Diz topuk bilek dalak kalin kemik kör bagirsak diye diye…kekildeki sac telinden serce parmagindaki fiske kintiklik tirnagina kisiye beden bünye olmus her bir yerin duyan dokunan bilen gören haz his hisse sahibi olunca, yasanmis yillarla yorulup yiprandigi eskiyip örselenen haller ve ahvaller, ömür sahibini belki iniste belki yokust belki gecee elki gündüzde belki handa belki kervanda yolculukta cagirip cekip LOKMAN HEKiM tarafindan biryerlere ISTIRHATE sakin ediyor…
Artik bilindik bilinmedik ilac surup iksir cerrah deva derman, sapsari solgun yapraklarla evini barkini sana ait olmayan ellerin acip geceyi gündüzü kendi klavuzluk ettigi lambalarla yakan söndüren ARAF bir mahlenin semtine varini yogunu teslim etmis HASTAHANELIKLIGIN boguk bulanik seyir defterini yazip bozdugu günlük güncesindedir AMBULANS takvimli siren sessizligi….
Yedik ictik tozduk gezdik…birgüne birgün temmuz ikibinonalti oldu…sanci sizisi geceboyu durmayan kivranmalarla safagin köründe bindirip yükledigi gibi yöre kasabasindaki ELISABETH`in hastahanesine sürdü götürdü beni masmavi siren sinyalli ambulans. Elisabeth macar derebeyinin kiziymis. Bavyerali dükle daha kundagindayken besik kertmesi yapilmis. Ondört demeden dükün satosuna gelin olmus. Erken evlilikle kendini solmus kaybolmus bir goncanin yaban yilkiya sefil tomurcugu gibi yitik hayat sürgünü hissettiginden kendini fakir fukaralarin yardim muhtacina vakfetmis. Kocasi dük de ölünce satodan ayak takimiyla hasir nesir oluyor diyen hasimlarinca kovulmus sokaklara düsmüs. Otuzuna varmadan kan kusarak ölmüs göcmüs gitmis Macar derebeyinin kizi Elisabeth. Sonraki yillarda kilise kutsayip adina yardim kuruluslari huzur evleri sapeller ve hastahaneler filan yapip imar etmis…
Bu hastahanelerden birine ambulansin ancak tepe camindan gördügüm bulutlu gökyüzünü seyrede ede vardim yetistim. Soguk zeminli ACIL`den ilk etüt tespitler saatler boyu sürdügü sirada..:
`hisst hans peter…kapinin anahtarini verdim sana degil mi..beni duyuyor musun hans peter ne lanet sey, seksen yasima kadar hicbir agrim sancim olmasin simdi tutar isler ne elim var ne ayagim burada ölüp gidecegim galiba hans peter…ama yemek icmek bedava….` diye yan paravanin arkasinda oglu oldugunu söyledigi hans petere nefes soluk aldirmiyordu ipihtiyar susmak bilmeyen kadin…
Hemen karsida muayene sirasinda donunu pantolonunu cikardigi yerde bulamayan adam ille donumu gömlegimi nereye kaybettiyseniz bulun diye hemsirelere baaar bar bagiriyordu bakimini tamamlatmis zayif, uzun ve tir tir titreyen ihtiyar yogunluklu pansuman bakim onarim…
Derken götürülüp yarisi yenilenmis yarisi insaat halindeki hastahanenin eski binalar kisminda diptaraf bir odaya kondum. Cok konusmayan zapzayiz bir adam, kendi ilaclarini kendi karistirip harmanladigi bakiminin cogunu kendi yapiyor, aksamlara kadar bunaltici yaz sicagi boyunca yemekten yemege ve yatmadan yatmaya odaya geliyor, nasil disarda vaziyet durum hal havadis dedigimde günü daha biraz önce asirip kararttim geldim deyip lafi sözsüz kimildayan gölge oyunculuguna kestirip atarak kendini sessizliginin dibine kovuguna gömüyordu. Agir usul yogun bakim haliyle iki gün sonra bir baska kur yerine nakil oldu. Yerine gelen bir baska ihtiyar sabah beraber sarki naralari atarak birlikte günaydin ettigimizle cana gelip, aksama varmaya ölüm ölüm ölen iniltilerle tansiyonu dahi ölcülemeyen veya nabzi yoklanamayan salacalasmis susms ceset halini aliyordu. Günboyu kizi gelini oglu torunlari ve geceboyu kizlarindan biri bizimle refakatci yattiysa da, birgün elmali tepelerden nefes acmak icin kendimi rüzgara yele verip döndügümde baktim bütün bölüm doktorlari ve bakicilar adamin basinda pürtelas kalp masaji yapiyordu. Aksama kalmadi adam gecti göctü gitti ahirette dünyadan…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta