Batıdan, Güneydoğuya uzanan kardeşlik

Hikmet Çavdar
22

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Batıdan, Güneydoğuya uzanan kardeşlik

63 yaşındayım. Bu yaşıma kadar dostlarımızı bu Gürcü, şu Abaza, Göçmen, Roman, Laz, Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak şu Arap diyerek arkadaş olmadık dost edinmedik.

Huzurun, barışın, sevginin, kardeşliğin değerini çok iyi bilen halkımızı 12 Eylül’den önce sağ-sol diyerek birbirine düşürdükleri gibi, şimdi de Abaza diyerek, Gürcü Laz diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek, Çerkez, Boşnak, Roman, Ermeni, Alevi, Süryani diyerek bölmeye çalışıyorlar.

Şırnaklı rahmetli Hasan Kuran, Diyarbakırlı Hüseyin Gezer, Hasan Ovat, Elazığlı Mehmet Bulduk, Batmanlı Adnan Yıldırım, Ağrı’dan Metin Kocaman, Medet Ayhan, Urfalı Ramazan Tekdal, Mardinli Abdulkerim Onat gibi bir sürü yüreği güzel ne çok Kürt kökenli arkadaşlarım olmuştu o günlerde.

Dostluk ve dostlarımızdan söz etmişken Kars kökenli Kürt bir arkadaşım olan rahmetle andığım Oktay Eren’den söz etmek istiyorum.

Geçtiğimiz yıllarda kadim dostumuz Oktay Hamlamaz’ı telefonla aramıştım. Oktay Hamlamaz Yol- İş Sendikası eski başkanlarımızdandır. .

Emekli olmamıza rağmen özel günlerimizi hiçbir zaman unutmayız. Kandillerde, Bayramlarda birbirimiz ararız. Oktay Hamlamaz sık sık arar, sağlığımın nasıl olduğu nu merak eder. Çünkü benim de hastalandığımı ve de felç geçirdiğimi bilir.

Oktay iyi ve kötü günlerimde her zaman yanımda olmuştur. Acımı, sevincimi, sıkıntımı her şeyimi paylaşır. Beni dinleyen acı gerçekleri söyleyen, bana hiçbir zaman kırılmayan bir dostumdur. Birlikte olduğumuzda sohbet etmeye doyamadığımız, zamanımızın nasıl geçtiğini anlayamadığımız ayrılma zamanı geldiğinde de bir sonraki toplantı zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklediğimiz dertlerimiz sevinçlerimiz ortak olan dostumuzdur.

Bir başka arkadaşımız da birlikte olmadığımız zamanlarda her an hatırlanan kalbimizde olan çeşitli nedenlerle görüşemiyor olsak da çok özlediğimiz dostumuz kardeşimiz Oktay Eren’di.

Oktay Eren, Bursa’da ikamet eder. Benim canım dostum, birlikte mücadele verdiğimiz arkadaşımın vefat ettiği haberini de Oktay Hamlamaz’dan almam beni çok üzdü. Ağladım ellerim titredi, canım yandı ve içim sızladı. Onu hasta iken gidip görememiş, helallik alamamıştım.
Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti bir an. Şen şakrak neşeli ve de çok yakışıklı bir adamdı Oktay. Hani artist gibi delikanlı derler ya öyle biri idi benim arkadaşım. İyi bir hatipti. Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı. Kelimeleri, sözleri benim diyen Edebiyatçılara taş çıkarırdı. Sesi tok ağır ağır konuşması ise akıcı ve berraktı. Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez insanların gözlerinin içine baka baka topluluğa hitap ederdi. Bulunduğu meclislerde, toplantılarda ayrıcalığını hemen belli ederdi. Ben onun kadar sevilen ve saygı gören birini daha tanımadım.
Oktay Eren, benim en zor anlarımda her zaman yanımda oldu. Ama ben onun gibi olamadım. Onun son günlerinde elini tutamadım ona son gücümle sarılamadım, dostluğumu ona gösteremedim.

Ben sevdiklerimi unutmam. İstesem de unutamıyorum. Zaten bu sevdiklerim yüzünden hayatım acı geçiyor. Bana yokluklarıyla acı veren sevdiklerim yüzünden onları suçlamıyorum, suçlayamam.
Herkes gün gelip birilerini terk edecek. Ama öyle, ama böyle… Elinden olmadan…
Birileri de hep terk edilen olacak onun acısını duyacak. Hiç bir zaman unutulmayacak bu terk edenler, terk edilenler tarafından. Ta ki kendileri de bir gün bu fani dünyayı terk edene kadar.
Bilmiyorum ya, ben ne yazıyorum.
Yüce Rabbim; insanlara ne kadar güzel değerler duygular vermiş. Gözle görülemeyen güzellikler sevmek, üzülmek, ağlamak, sevinmek, acı, acımak, özlemek, ümit etmek, paylaşmak, gönül bağı, affetmek, gurur, vicdan gibi.
Düşününce bunlardan daha güzel şu dünyada ne olabilir ki diyorum? Bunlardan daha fazla zenginlik olabilir mi? İnsan olmak en büyük zenginlik değil mi? İnsan derken insan gibi insan olmak. Adam gibi adam deriz ya öyle işte.
Tabii ben güzel olan değerleri saydım. Güzel olmayanları zaten Yüce Rabbim bize nasip etmemiş ki.
Bizler de dost olarak sevmişiz birbirimizi. Aslında hiçbir şey için geç değildir yaşadığımız Dünya da .
Hep derim, yine diyeceğim yarın bugündür diye. Hiç bir şeyi ertelememek lazım.
Hayat ertelemeye gelmiyor. Bir bakıyorsun ki nereden nerelere gelmişsin. İstesen de istemesen de seni bir yerlere getiriyor. Bir yerlere çarpıyor veya bir kıyıda bırakıyor. Benim hiçbir zaman hayal bile etmediğim işimi büromu bırakarak Adıyaman’a gelmem gibi.
Onun için kendini hayata bırakmak yerine, hayatı biraz olsun kendi istediğimiz gibi yaşamak varken neden başkalarının istediği gibi yaşayalım? Ot gibi de yaşayacaksam ben istediğim için olmalı. Bunu da ne kadar yapabiliyoruz?
Bilmiyorum bilemiyorum. Ben bir oradan bir buradan konuştuğumun farkındayım. Bağlantısız farklı bir dil kullanıyormuşum gibi geliyor bana. Bildiğim beynim söylüyor parmaklarım yazıyor işte.
Beynim de değil aslında çünkü düşünemiyorum gerçekten yüreğim söyletiyor tüm bunları. O Kadar üzgünüm ki dostumu kardeşimi kıymetmişim Sevdiğin insanı yitirmişsin ama ona son görevinde yanın da olamamışsın. Onun seni sağlığında taşıdığı gibi sen ona vefanı sadakatini göstermemişsin onu tabutunu taşımamışsın gel de üzülme ve de yıkılma.

Şimdi ise ilk kez geldiğim halkının % 60’ ı Kürt % 40’ıTürk olan ve inançları, misafirperverliği, insan sevgisi, hayat felsefesi, dünya görüşü, kendilerine ait örf adetleri olan Huzur Şehri Adıyaman ve ilçelerini tek tek gezme mutluğunu yaşıyorum.

Sincik ilçesinde Dursun Demir, Nafiz Erkut Öğretmenlerimiz, İbrahim Halil Yazan, Hüseyin Borazan hocalarım, Kahta’da Eczacı Ramazan Yaman kardeşim, Berberim Ramazan Seçkin, Tekbir giyimin sahibi Mehmet Karakurt, Kahta Ses Gazetesinin sahibi Ziya Bozkurt hocam, Mehmet Güzel, İshak Bozkurt, Ekrem Bozan gibi Adıyaman ve Kahta’da da misafirperverliği harika dostlar ve arkadaşlar edindim.
Bu dostlukları edinirken hiç birine Kürt, Arap, Ermeni, Alevi, Süryan mii olduklarını sormadım. Onlar da bana Abaza, Gürcü, Laz, Çerkez, Boşnak, Roman ‘mısın diye sormadılar.
Yetişme tarzım, dünya görüşüm ve hayat felsefemden dolayı, İnsanı insan olduğundan sevdim ve sevmeye de devam ediyorum.

Sakarya’dan Adıyaman’a uzanan kardeşlik köprüsünü kurmayı ümit ediyorum.

Hikmet Çavdar
Kayıt Tarihi : 1.5.2017 20:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


1yıl misafir olarak kaldığım Adıyamanın kahta ilçesinde görmüş olduğum dostluklar...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hikmet Çavdar