Oltaya gelmiş bir palamut sesinden:
merhaba lüfer,
sen, denize düşmüş gümüş bıçak gibi, parlayıp geçerken gözümün önünden
derin ne kadar mavi, mavi ne kadar vurgun, vurgun ne kadar da yorgundu
ve ne kadar keskin aşk çarpmasıydı bu, bir bilsen…
Tarihini bilmediğim bir günün,
Sarhoş saatleri …
Üzerime bulutlar çökmüş.
Bütün ışıklar sönmüş.
Ve güneşim çoktan bana küsmüş.
Ben yağmur yağıyorum …
Devamını Oku
Sarhoş saatleri …
Üzerime bulutlar çökmüş.
Bütün ışıklar sönmüş.
Ve güneşim çoktan bana küsmüş.
Ben yağmur yağıyorum …
Hep o Başroldekiler değil mi şiirde de işlendiği gibi canımızı yakan, alevlere saran, ciğerlerimizi dumanla dolduran, sonra ayağa dikilmiş kömür ormanlarını keyifle seyreden ve rant elde eden. Bu sabah bu güzel ve duygulu şiirinizle başladım güne , paylaşımınız için teşekkürler. Dinmez ER/ Çeşme /
ağabey sabahın bir deminde okuduğum ilk şiir içimi ferahlattı.emeğine ve yüreğine sağlık.
nereden bilebilirdim çıkacak canımın, bir kibrit ihanetinin alevinde yattığını
kapımı çalan çam firarisi kozalağın, kendini yakarken beni de yakacağını
artık kül kokulu derelerde çırılçıplak yüzüyorum, görme istersen…
Kutluyorum Cevat bey kardeşim,
yine güzel, yine güncel..
Selam ve muhabbetlerimle...
Bu şiir ile ilgili 103 tane yorum bulunmakta