Ne var ise sattılar, üçe-beşe,
Ağızlar kulakta, hepsi pür neşe.
Kestiler yurdumun can damarını,
Akbabalar çöktü sanki bir leşe.
Hayali ihracat ve de ithalât,
ALKAN’lar ve Al Kanlar
Sıcak bir Temmuz sabahı kara bir haber geldi
Alkan’ların büyük oğlu Kıbrıs’ta şehit oldu.
Oğluna adını koydu Kamil ağabeyinin
Yine bir temmuz sabahı bu genç Kamil de soldu!
Bir elli yılı,
acı dolu bir elli yılı
bıraktık geride.
Anadolum sancılı,
Anadolum gebe.
Elli yıldır başta şu zalim illet,
Hiçbir gün gülmedi bu mazlum Millet.
Merhem olmaz asla senin yarana,
Bütün dertlerini sen kendin hallet.
Yıllardır emiyor Türkün kanını,
Birileri Ankara’ da Türkiye’yi satarken,
Su almış bir gemi gibi bu memleket batarken,
Nasıl yüreğin sızlamaz, hiç kılın kıpırdamaz?
Ben yarını düşünürken, sen rakını yutarken.
Elini hiç sıcak sudan soğuk suya sokmayan,
Âdet yerini bulsun diye ATA’ yı anma,
Timsah göz yaşlarınla öyle usûlden yanma.
ATATÜRKÇÜ kesilme, yutturamazsın asla,
Senin maksadın belli, millet bilmiyor sanma.
“Lâtife de başını örtüyordu bak” diyor,
Yâr gözlerin üzüm gibi,
Sevdim seni özüm gibi,
Yüzüstü bıraktın beni,
Kırılan şu sazım gibi.
Ne dedim ki yâr ben sana?
Apaçık ortada niyetleriniz,
emelleriniz.
Mazlum milletler üzerinde
o pis elleriniz!
Hani biyolojik silah vardı Irak’ta,
Memleketim bu heyetle hiçbir yere varamaz
Zalimlere kul olanlar yaraları saramaz.
Türkiyemin bugünleri daha fazla süremez
Beyinleri kör olanlar yarınları göremez.
Avrupa’nın tüm emeli Türkiyemi bölmektir
Boranında, yağmurunda, kışında,
Çocuk iken daha sekiz yaşında,
Sığırtmaçlık yaptım davar peşinde,
Yoksulluk yakamı bırakmadı hiç.
Beşikte yitirdim daha anamı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!