Düşman, Güzel Türkiyem’ i içten ve dıştan sarmış,
El atmış vatan kalbine, direncimizi kırmış.
Conilerden emir alıp devlet yönetmek kolay,
Türkiyem’ in yararına hizmet etmek ne zormuş.
Ankara’ da oturanlar yollarından saptılar,
Köylüye diyorlar olmaz! . Bu gün git, yarın gel!
Koyuyorlar önüne hep binbir türlü engel.
Adam kantarına konmayacak kişi ama,
Yönetici yapılmış koca kafalı kangal.
ATATÜRK dedi; “Köylü milletin efendisi”
Ana fakir, baba fakir.
Fakir doğmuş, ondan hakir.
Nasıl diyebilsin şükür?
Bebeler aç uyumuyor.
Çektiği hep kahır, cefa.
Fakir hasta olsa bakan olmuyor,
Zengini sormayan kimse kalmıyor.
İnsanlara benim aklım almıyor,
İsyanım, işte bu dalkavuklara.
Fakirin çaldığı kapı kapalı,
Bağlanmıştım bir güzele can-ı gönülden,
Bir hatıra vermiş idi zülfün telinden.
Onulmaz dertlere düştüm, kaldım çaresiz,
Ne etsem de kurtulamam elin dilinden.
Çekmediğim dert mi kaldı yalan dünyada?
Kapılma hiç hülyalara Avrupa diye, diye,
Haçlı zihniyeti varken seni alsın ne diye.
Aç o tarih kitabını, bak sana yapılanı,
Ölüm fermanın olacak sana o Annan Plânı.
Kaldırmak ister Meclisten unutup yeminini,
Mareşal rütbeli diye ATATÜRK’ ün resmini.
Mareşal rütbeli Ata’ n verdi bu hürriyeti,
Neden yıkmak istiyorsun söyle Cumhuriyeti?
Bir batı hayranlığıdır işlemiş iliğini,
Avrupa’nın kapısında tüketme soluğunu.
Ben çözebilirim ancak benim kendi derdimi,
Kırk yıldır Avrupa dedin, sana bir şey verdi mi?
Göstermişti Atan sana yolunu
Zalimlere karşı bükme belini
Avrupa’ya asla verme elini
Düşmanlara esir olma Türkiyem!
Bin bir hile vardır garbın kanında
Yoksulluğun yollarında,
Dertler bitmez dillerinde.
Yarın senin ellerinde,
Uyan artık memet, uyan.
Senin için ne yaptılar?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!