sayfalarca dönüyorum
durmadan başa
bir şehir gibi sessiz
duraklarımda bekle
sen sabah gibi erken
ve ellerimde
bilmem hangi günden
kalmış bir gazete
dün diyorum bir yerlerde
yarıda bırakılmış gibi
daha derli toplu
bir bakımlı odanın içinde
bir şifonyer sesi
üst çekmecede
elleri ve ayakları ve gözleri
bağlı bir yerlere
dün...
sessizce ağlamak için
herkes gülerken
uygun bir zamanı
kollayan bir şey olmalı
çekingen ve donuk
ne yapsam gitmeyen
bir alışılmış ve sebepsiz
huy gibi...
yenmiş tırnağı
saçları uzanmış
ve gelmiş tıraşı
sen hayat
bana bir daha anlat
neydi uzlaşım
nerden başlamalı
bana kucak aç
oyna benimle
pense kutuda
ve tavşan kaç!
tazı kovala
yoksa...
kararıyor her yanım
içli dışlı akşam sefaları
ve düzensiz bahçelerde
teneke sıraları
öldüm sanki beş sularında
beni sormadı kimseler
en son çay içiyordum
yeşil renkli kuşlarla
sanki rüyaydı
ikindi vaktinde uyuklarken
akıldan yoksun gibi
gülmek gibi her şeye rağmen
ve hâlâ çıkıyorum yokuşu
yıldızların tepesine
orda ne var
biliyorum
benden uzakta şimdi
olan neyse
yani sen
bir ılık rüzgâr gibi
yani sen
elimden gelmez nafile
seni isterken
başka bir şeyi
istemediğimden
işte ondan biliyorum...
Kayıt Tarihi : 13.8.2014 12:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!