Fecir bu olmalı, karşı tarafın bulutları kızıl bir şerit, martılar
ve kargalar işe başladı, eski bir arabalı vapur ki karabatak imgesi,
sefere katılmak için iskeleden kalkıyor, İstanbul yavaş yavaş güne
başlıyor. Ay ile Venüs, ayın hilâl hali ve Venüs bir iz sürücü, açılan
mavilikte yol alıyor, arabalı vapur kayıyor mavinin sâkinliğinde,
bir tanımsızlık hali, sözcükler yetmiyor ya da benimki yetmiyor,
uyku tutmaması ne güzel!
Işıklar teker teker sönüyor, Ada karşıda yükselen bir tepe, bu
Kınalıada, ardında kara bulutlar, küçük balıkçı tekneleri Kız
Kulesi’ne doğru, av zamanı, vapurlar, motorlar işgününün habercisi,
sesler giderek artıyor ve Ay ile Venüs hâlâ açık mavide. Bir
tanker ağır ağır ilerliyor, koca bir kütle, sular şimdi gri mavi, bu
Boğaz’ın sabah mavisi, Çamlıca tepeleri iyice belirginleşti, birazdan
güneş kendini gösterir, vapurlar, motorlar artık yolcusuyla;
martılar ve kargalar zamanı çalıştırıyor.
İçte Sıkıntı
Sonunda başlayabildim, kaç zamandır tasarlanan bir
kitap. Aslında kitabın hayalini kurmak, kafamın içinde canlandırmak,
satırları, yazacaklarımı, birden zihnimde canlanan
imgeleri, yatağın içinde dönerken, unutur muyum kalkıp
yazsam, dediğim şiirsel buluşları; evin içinde şu bu işleri
yaparken, birden düşünce evrenimi eline geçiren fikirleri,
ânları, sözleri... seviyorum!
(İstanbul’da Mavi Bir Tereddüt, Literatür yay. Nisan 2013)
Kayıt Tarihi : 19.4.2016 12:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!