Bütün kavrayışlardan öte devinen öncesizlik
altın temposunu kurar her nesnenin, zerrenin,
çizer çevresini belirsizde belirenin.
Biz unutuşun kıyılarında kaybolmuş gemiler gibi,
bir pusulanın söylemine arzuyla ancak zihin
denen hazinenin altınlarını saçarız, parıltısıyla
doyan belleğimiz kum taneleri gibi dağılmış
evren ötesi açıklıklara, toplarız da dağılanın izlerini
döneriz kuyumuza yepyeni cevherler çıkar da
zamanla çözeriz bir bir kendini vermeyeni.
Kör duyularımıza bir ateş düşse şiir olur
aydınlatır yanımızı yöremizi, ne kadar yatkınsak
anlamaya, o kadar yardım edecek gecede
çakan şimşekler yarınları parlatmaya.
Aç algının kapaklarını, dolsun sel gibi akan
titreşimler, açıkla kendine ve onlara bazı
ışınlar gecenin yoğunluğundan öne fırlar,
anlatır eskimiş yıkımları, yeniden bir çağrı gibi,
sefası biten ömre, başka zamanlarda titreyen
altın çağları.
23/04/2010
Gökhan OflazoğluKayıt Tarihi : 23.4.2010 06:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!