BAŞARI ŞİİRLERİ

BAŞARI ŞİİRLERİ

Cemal Şimşek

Aslan evinde kükredi
Salladı bütün Türkiye'yi
Düşmemek için Denizli'nin horozu
Diklendikçe diklendi fenere.
Gagayı yiyen kanarya
Döndü deli divaneye.

..

Devamını Oku
Süreyya Aktaş

SAĞLIK GÜZELLİĞİN YOLU
Sağlık sorumluluk apartmanı sekiz kiracıya aittir. Ve bu kiracıların her biri bir sağlık karnesine sahiptir. Sağlık zemin sorumsuzluk yaşam engelleri dört ana caddeye ayrılır ki… Birinci ana cadde “ BAŞARISIZLIKLAR”, ikinci ana cadde “ KORKULAR”, üçüncü ana cadde “ SINIRLAR”, dördüncü ve son cadde ise “ KARARSIZLIK” tır.
Bu caddelerin her birine iki sağlık sorumluluk apartmanı düşer ki bu da iki kiracı ve iki sağlık karnesi eder.
Birinci ana cadde de yaşayan apartman sakinleri sonun da “MUTLU” ve “YAŞAM” karneleri ile soğuk kış gecelerin de kömür zehirlenmesi yaşamadan doğal gazın eve takılmasıyla ödeme yapılmayan faturaları ile ısınırlar ki başarısızlıklarının sefasını sürerler…
İkinci ana caddede yaşayan apartman sakinlerinin sağlık karneleri “HUZUR” ve “ GÜZEL” tedbir alıp korunmak için sorumluluğunun kendi avuçlarına alma zamanının geldiğinin farkında lığını görürler. Böylece yeni başlangıçlar için tüm insanlara ve dünyaya huzur ve güzelliği duyururlar. Korkularını uyum ve ölçülerinde DENGE sağlarlar… Bu iki sağlık karnesi ile hoşa giderek hayranlık uyandıran, “BAŞARI” düşüncesi uyandıran sakin, görgü kurallarına uyan,beğenilen insan artık “KENDİNİ TANI” zamanı gelmiştir.Kendi ile yüz yüze gelme ihtiyacı içerisine girmiştir ki “ZENGİNLİK” orada saklıdır. Diğer “BAŞARISIZLIK” ana caddesine gidip, “MUTLU Ve YAŞAM” ile arkadaş olur.Korkularını anlatır. Kendini tamamlamak için “GÜZEL” Olan her şeyi kabul ederler…
Üçüncü ana caddede yaşayan apartman sakinleri “ SAĞLIK Ve GÜVEN” diğer iki ana caddede bulunan “MUTLU, YAŞAM, HUZUR, GÜZEL” ile çok iyi dostturlar… İki caddenin, iki kiracısı ve iki sağlık karnesinin can ve mallarına “BEN” değil “BENİM” demiştir.Güzel olan her şeyi estetikten, coşkudan, okşayıcı söz ve davranıştan uzaklaştırıp, ahlak ve fikri özellikleri olmayan insanlara güzelliği yayıp sınır koymada birebirdir.Sağlık ve güvenlerini sağlayabilmek için…
Dördüncü ve son cadde olan “KARARSIZLIK”, “COŞKU” ve “ RİSK” adındaki sağlık karneleri “KENDİNİ İFADE” yolunda birey olarak kendini ödüllendirir.
..

Devamını Oku
Gürsel Güveloğlu

Her zaman kendini kusursuz bulma,
Bu hayat gömleği dar gelir geçer.
Aydınlat umudu hayalsiz kalma,
Aşılmaz gördüğün zor gelir geçer.

Başarı kaynağı neşeli olmak,
Coşkulu yaşamda güzellik bulmak,
..

Devamını Oku
Berrin Güneş

Gelip geçer herşey bir düş gibi
Kadınım çakır pençe,
Hayatımın tutkusu,
Zevklerimin en büyük kaynağı,
Sekiz katlı hayat yolunda
klavuzluk edersin bana.
Çakır pençem daima dersin,
..

Devamını Oku
Selçuk Sen

Hikayem

Esnaf bir baba ve ev hanımı bir annenin ilk oğlu idi Yüksel,daha yedi yaşında idi.İlk okula başlıyacak olmanın heyecanı vardı o minik yüreğinde.Sevgi dolu,neşeli,kıpır kıpır,zeki'ydi.Orta halli bir ailenin oğluydu sonuçta,o yaşta bunun bilinci ve birazda babasının esnaf yapısının yansıması ile kendi başına para kazanmanın hesaplarını yapıyordu o yaşlarda.Neler yapmadıki? evlerinin bahçesinde bulunan erik ve dut ağaçlarının meyvalarını toplayıp paketliyerek satması,sıcak yaz günlerinde,otuz iki dişini trampet çaldırır abiii diyerek buz gibi su satması.Ve o ilk,üzerinde bir zenci ve onun kulaklarında kocaman küpeleri olan sakızı sattığı o ilk günü unutamıyordu Yüksel.O gün babasına gidip,
.........Baba bak ben bu sene okula başlıyacağım para kazanmak istiyorum.
Babası...Eeeee
.........Bana Yusuf abiden bir kutu sakız al onu satıp para kazanayım kazancımı alıp verdiğin sermayeyi geri vereyim
(Yusuf abi dediği babasının çarşıdan ermeni uyruklu,kırtasiye ve hırdavat işi yapan bir komşusu ve Yükseli evlatlık edinmek istiyecek kadarda çok seven biri) .
..

Devamını Oku
Mehmet Yücel

Disiplin omazsa olmazıdır insanın. Displinisiz bir insan freni patlamış araca benzer; katar önüne bütün riskleri, alır alır alır... Bireysel disiplin kişinin birey olarak hareket etmesini sağlar. Bu harekat kişili ile toplum arasında bir tampon olup, disiplinsiz kişi tamponu sürekli kırar. Bireysel disiplin aileye, disiplinsiz yaşanan gerçekler kanalı ile de topluma yansıyınca. başarı, gurur, namus öğelerinin geçerliliğini su yüzüne çıkarır. Disiplinsiz bir kişi, aile bireylerini ve ailenin geleceğini kararttığı, displinli bir kişi ise karaanlığa saplanmış aileye ışık olur, kaldıraç olur, umut olur, aksilik ve engeller ile mücadeleye vesile olur.

Disiplini olmayan kişinin zamanlaması, refleksi, müdahelesi bozuktur. Eğer siz displinli bir hayat yaşıyorsanız ve disilinsiz kişilerle bir şekilde muhatapsanız kesin olarak yenilgi,kesin olarak bitişe doğru yol almışsınız demektir. Muhatapiyet vesilesi ile gücünüzün kaldıramayacağı şeylerle yüz yüze kalmanız mümkündür. Kişi,bazı şeyleri başkalarına havale ederek yaşıyorsa ve kendisi bu havale sayesinde displinli olma gereği duymuyorsa buradan oluşan olumsuzlukların önüne geçmek mümkün değildir. Aileyi meydana getiren unsurlardan bir tanesi disiplinsiz davranıyor ise on tane displinli kişinin bunu örtmesi mümkün değildir. Disiplin bu kadar
önemli, bu kadar vahimdir. İçki içen bir kişinin hem içki içip, hem de içtikten sonra dengesiz davranması bilinçli başlanan disiplinsizliğin, bilinçsilik haline bürünmesidir. Savunması ne olursa olsun, davranış şekillerinde tutarlı olmayan insanın hasta olduğunu düşünmek ve o kişiye bazı şeyleri inanmamak gerekir.

Aşık oldum diye, bu tutkusuna dayanarak taviz verip kötü niyetli kişilere karşı mağdur duruma düşen kişinin savunması, başına gelen yanlış olaylar arttıkça düşmeye başlayacaktır. Bir müddet sonra aklım başıma geldi demeye başlayacaktır. Bu geçen süre içerisinde başına gelen olayları savmak için aldığı destek ne kadar çok ise kişi o kadar hatasını uzun sürede anlayacaktır. Bir kaç kez başına aynı kötü şey gelmesine rağmen tekrarında israr eden kişi ise disiplinsizliği adeta kendine zevk olarak bellemiştir. Bu tür kişiler gidebilidiği yere kara giden ve bitmeye mahkum kişilerdir. Kendi içinde disiplini olmayan kişi, dışarıya karşı bunu uyglamsı da mümkün değildir.

..

Devamını Oku
Mehmet Aslan

Bu gurbet ellerdeki ilk doğum gününde,
Ayrı tutmadın, çok mutlu ettin bizleride,
Ailenden, dostlarından ayrı böyle bir günde,
Eksikliklerini gidermek isterdik bu gecede.

Birbirlerimizi daha iyi tanıyamadık,
Eksik kaldık, geceni iyi kutlayamadık,
..

Devamını Oku
Nihal Çınar

Mutsuzlukla tanışıklığım dünyaya gözümü açtığımda popoma yediğim tokatla başladı
Ağlamaktı ilk öğrendiğim
Mutsuzluk girdi koluma başladık yol almaya
Tüm geçtiğim yollarda çok ender ayrıldı yanımdan
Buender anlarda mutluğu bulduğumu sandığım anlar oldu
Belki mutluluktu gerçekten,ama bana yakın olmak istemedi
Bilmem sebep neden
..

Devamını Oku
Naim Yalnız

{Bu şiirimi; Eşimle birlikte,sevgili
gelinimiz Tuba'ya ve sevgili oğlu
muz Özay'a; en içten sağlık,mutlu
luk ve başarı dileklerimizle arma
ğan ediyoruz.(Düğün Tarihi ve Ye
ri:18.Temmuz.2009 - Anamur.) }

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Karşı taraftakinin elindeki mala ulaşmanın bedeli olarak, karşı cinsin seksi ihtiyacı sağlama değiş tokuşu araya girecekti. Artık aşk yerine, çoğu kez tek taraflı, alınıp satılan seks vardır. Meta ürününü diğer cinsin yanına, cinsel kurunun, bir yakınlaşması olaraktan götürülmesi de; zaman içinde ortaya konan bir ahlak olu vermişti. Bu günkü anlamda, kadın ve erkek fahişeliği; tarihin ilk meslekleri arasında, kısa sürede yerini alır olacaktı.

Önceki genel cinselliğinin, aşk olarak, kutsallıkla oluşunun yanı sıra da; bir cesaret gösterisine başarı ödülü olaraktan da, sunulabiliyordu. Sosyal birliğin kendisine özgü bir zamanı içinde, aşk daveti bir düellonun, bir kur yapmanın, bir hoşlanmanın, karşılığı da olabilen seremonileri de vardı. Ama aşka davet henüz hale yola konmamış, belirti olarak süren, sosyal birliğin aşksal, ruhsal seksi de vardı. İşte bu var olanlar, yeni özelleşmenin tutumlaştırmasıyla da girişti.

Bu tür özel üretimler, hem araç, hem emek, hem de ürün olarak, çok kısmi özelleşti. Ürünün kişiye özgü oluşu; zaman içinde, hem araçlar bağlamında, hem artık ürünün birikimi bağlamında, bugünkü anlamda, miras dediğimiz olgu ve kaygıları doğurmuştur. Tekilden, tikele, kaoslu gelişmeler, klancı komün anlayışında, felaketler algılatacak süreçlere doğru bir gidişti. Bunun yavaştan yavaştan kendisini hissettirir oluşu, kendisini dayatmağa başlamıştı. Buradaki felaket, eski alışmalardan vaz geçişinin bir duygusudur. Bilinen, garantili olan, güvenlik içinde yapılan davranışların, rahatlığındaki kopmanın, kırılma ve çelişme duygularıydı.

Kabaca, eskinin klan, nesep aidiyet soy sürüşü, şimdi; kişilerin soy sürüşüne dönüşmüştü. Şimdiki garanti ve güvenlikli yaşantılaşma, mülkü olanlarda daha bir güvenceli duruyordu. Bunlar mülkiyetin ve nesebin bir özelleşmesi idi. Yine buna bağlı olarak uzun süreç içinde cinsler de, cinsellikte özelleşmişti. Tarih yepyeni bir süreci ortaya korken, klan ahlak anlayışı, felaket derecesinde enkaza dönüşmüştü. Alabildiğine rekabet ve meta ürün gücü, kişilerin karşısına çıkmıştı. Klan ben katışması, şimdi tek tek bireyler beceri kazancına dönüşmüştü. Artık klan komün ortak yaşamındaki huzur ve paylaşma, her toplumsal yaşamın derinleşen tedirginlik veren kaygıları boyutlarınca bir cennettin hatırlama söylence algısı olmaktan öte gitmeyecekti.
..

Devamını Oku
Alev Yavuz

Tırmandığın zaman zirveye
dön bak bir de geriye
ne söyler sana o anlar.
Çabayı anlatır tırnağındaki kanlar,
her adım ilk önce çekingen atılır
adımlar çoğaldıkça
azimli ayaklara dev yarışlar takılır.
..

Devamını Oku
Şevki Çobanoğlu

Bizim vardır bir işimiz
Veli nimet müşterimiz
Tatlı olsun hep aşımız
Veli nimet müşterimiz

Mallar ucuz, kaliteli
Alanın hiç yanmaz eli
..

Devamını Oku
Aynur Avcı

Yürek ile beynin buluştuğu noktada yazmaya başlarız.Devam ederse - başarı olur alkış sesleri yankılanır ve unutulmaz olursunuz.
Eğer dost çelmelerine karşı koyabilirseniz.
Ayağı büyük dünyanın sarhoş sokaklarından dünü bugünü,gece ve gündüzü ayırt edebilirsek o zaman yaşadığımızı anlarız..
Kalemi başımıza destek tuttuğumuz sürecede herkes tarafından unutulmaz oluruz..
Güneş bile o zaman gölgemize yansır,bizi güçlü kılar.Yazmaya devam ederiz.
Sözcükler çoğalır bir araya gelerek anlam taşır. - Şiir olur,kemanlar bir
anda çalmaya başlar.Yüreğimizdeki coşku bestelenir unutulmaz anlar yaşarız.
..

Devamını Oku
Müfit Aksakal

Atatürk kurdu,
Bu güzel yurdu.
Bizi korudu,
Düşmanı kovdu.

Meclisi açtı,
Devrimler yaptı.
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Oluşan nesneler,
Yasalarla olduğunda
Maddi imkanlarda
Kendini arıyor.
Düşünce sisteminde
Soyut maddeler
Yer alıyor.
..

Devamını Oku
Müfit Aksakal

Çevremizde bulunur,
Türlü türlü hayvanlar.
Hepsinin insanlara,
Sayısız yararı var.

Koyun,inek süt verir.
Köpek iyi bekçidir.
..

Devamını Oku
Müfit Aksakal

Hastalıklardan korkmam.
Geç kalmaktan korkarım.
Biraz rahatsız olsam,
Doktoruma koşarım.

Doktorun ilaçları,
Mikropları öldürür.
..

Devamını Oku
Suat Tutak

Şair, Gazeteci ve Yazar Suat Tutak; 7 Eylül 1945 günü Aydın ili, Söke ilçesinde doğdu. Babası Da-vut Tutak, 93 Harbi Kafkas Muhacirlerindendir. Üçü erkek, ikisi kız kardeşin en küçüğüdür. Babası Davut, Kurtuluş Savaşı’nda kendi atı ve silahı ile gönüllü ola-rak Kuvay-ı Milliye’ye katılıp, Afyon Cephesi İLK-KURŞUN denilen mevkide yaralanan, bir Kurtuluş Sa-vaşı Gazisi’dir. 1313 tevellütlüdür. İbrahim ve İdris amcası Çanakkale’ye gönüllü olarak gidip savaşa ka-tılmış, İbrahim amcası şehit olup orada kalmış, İdris amcası da Çanakkale’de kalıp ne olduğu bilinmeyen, kayıp askerlerdendir. Annesi Zehra ise ev hanımıdır. Annesi 1958 yılında vefat eden şair, on iki yaşında anneden öksüz kalıp büyümüş, babası Davut ise, Şairin askere gitmesinden yirmi gün önce, 6 Mart 1965 tari-hinde vefat etmiş, yirmi gün sonra da şair Suat, öksüz ve yetim olarak askere gitmiştir.
Suat Tutak; İlk, Orta ve Söke Akşam Ticaret Lisesi’ni ilçesi olan, Söke’de bitirmiş, Eskişehir Ana-dolu Üniversitesi (AÖF) İşletme Bölümü 2. sınıftan öğ-renimine ara vermiştir. Ekonomik nedenler sebebiyle, çocuklarının Lise ve üniversite çağı gelmesi nedeniyle okula ve öğrenimine son vermek zorunda kalmıştır. Şairin; A. Mustafa, H.-Taner, Melek, Muharrem ve Murat adlarında ikisi evli, H.Taner nişanlı olmak üze-re beş çocuğu vardır.
Suat Tutak; yaşamında Edebiyata, kültür ve sanata çok önem vermiş, 1960 yılından buyana edebiyatın her dalında diyebileceğimiz, çeşitli e-serler vermiştir. Ayrıca Tiyatro oyun yazarlığı, Si-nema senaryosu çalışmaları, amatörce yağlı boya resim çalışmalarını sürdürmüştür. Resim dalında da 2’lik Ödülü gibi aldığı ödülleri vardır. 657 Sayılı Devlet Memuru emeklisidir. Söke Belediye-si’nden 1993 yılı Mart ayında emekli olmuştur.
Suat Tutak’ın 1980 yılında ilk şiir kitabı olan, “SEVGİ BAAHÇESİ” yayınlanmış, elinde mevcudu kalmamış, tükenmiştir. İkinci baskısını planlamaktadır. 1998 yılında da ikinci şiir kitabı olan “CANIMSIN TÜRKİYE’M “ adlı kitabı yayınlanmıştır.Ondan da e-lin de çok az sayıda kalmıştır. Şair Suat; bilgisayarda hazırlayıp ciltleterek, birer örnek şeklinde elinde bu-lundurduğu, ekonomik nedenlerle baskısını yaptıra-madığı, “BAZEN AĞLAMAK GEREKİR “ adlı ro-manı, “YAŞAM TÜNELLERİ “ adlı öykü kitabı, on beş öyküden oluşmaktadır. “ANILARLA SÖYLEŞİ “ adlı ikinci öykü kitabı, “ŞİİR KÜLLİYATIM” Cilt-1 adlı tüm şiirlerini içinde toplayacak olan ve 3 cilt ola-cak olan DİVANI, “ GÖNÜL ÇİLESİ “ adlı şiir kita-bı, “SEVGİYE ÖMÜR VERDİM” adlı şiir kitabı, “GÖNLÜMDEKİ ÇİĞ DAMLALARI” adlı şiir kitabı, “ZAMANA TUTUNMAK “ adlı şiir kitabı, GÜL YAPRAĞINDA AŞKI YAŞAMAK” şiir kitabı ve “HAYAT BÖYLE BİR ŞEY (Her son başlangıçtır) -adlı Tiyatro oyunu,
“BİR BAŞKADIR ŞİİRDE YAŞAMAK” kitapları ba-sıma hazır olarak beklemektedir. Ekonomik ortam doğdukça bu kitaplar basılıp, okuyucusuyla buluşacak-tır.
Şair Suat Tutak; bu sürekli üreticiliği yanı sıra Söke kentinde bu güne kadar yapılan kültür ve sanat etkinliklerine katılmayı, vazgeçilmez bir görev sayıp katılmış, çok sayıda şilt, başarı ödülleri, çok sa-yıda teşekkür ve takdir belgeleri almıştır.Bu çalışmaların yanında 1967 yılında Söke’de Amatör bir Şehir Tiyatrosu kurmuş, Hababam Sınıfı oyununu sah-neye koymuş, oyunda kendisi de küçük bir rol almıştır. 1992 yılında Söke Hacı Halil Paşa Halk Kütüphanesi Koruma Derneğine bağlı olarak SÖKE BEŞPARMAK Kültür ve Sanat Dergisi’nin yaşama girmesinde kurucu olarak büyük emeği vardır. Ardından; 2001 yılında Sö-ke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin kuruluşuna yine Kurucu üye olarak katılıp, yönetiminde görev a-mış, halen bu derneğin Yönetim Kurulu Başkandır. Dernek kuruluşundan bir yıl sonra 2002 yılı Eylül ayında, Söke SARIZEYBEK Edebiyat, Kültür, Sanat ve Turizm Der-gisi’ni yayın hayatına sunmuştur.
1990’lı yılların ikinci yarısında Söke TV.-de bir süre Haber Editörlüğü, YENİ SÖKE Gazetesi’nde de Haber Müdürlüğü yapmış, Gazeteci-Yazar-Öykü us-tası Abdullah Ziya KABAK ile birlikte, Söke Esnafın Sesi Gazetesini kurup, yine ekonomik nedenlerle mer-hum Mehmet Ali AKKAR’I gazete sahibi olmaya ikna etmiş, kendisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Abdullah Ziya KABAK da, Genel yayın Yönetmeni ve kurucu üye olarak kalmışlardır. Daha sonra Mehmet Ali AKKAR-’IN ölümü ile gazetenin yayınına mirasçılarınca son verilmiştir.
..

Devamını Oku
Ömer Tural

1877-1878 Osmanlı- Rus savaşı,rumi 1923 yılına rast geldiğinden,bu savaşa 93 savaşı denir.Bu savaşta her ne kadar başarı gösteildiyse de,Rusların,Erzurum sınırlarına kadar gelip işgal etmesi sonucu,Başta Konya olmak üzere Anadolu ya göç etmelerinde bu adı almışlar.Rusya’nın içten karışmasıyla Dadaşlar tekrar Erzurum’a dönmüşlerdir.
Erzurum Tarihi:Yavuz sultan selim 1517 yılında Osmanlı topraklarına katı.
Birinci dünya savaşında 16-Şubat-1916’daRuslar tarafından işgal edildi.1917 yılında Rusya içten karışarak geri çekilmek zorunda kaldı.Ancak Dogu Anadolu bölgesinde Ermenistan hayaliyle yaşayan Ermeniler Erzurum ve çevresinde soy kırımına giriştiler.
12-Mart 1918 Ordumuz Kazım Kara Bekir komutasında Erzurum,esareten hüriyete,ölümden hayata döndüğü gündür.
Erzurum’dan gelen bu komşular sayıları tam bilinmemektedir. Köy’de Türkmen’ler tarihçeleri vardır. Bu sebepten dolayı iki etnik gurubun örf ve adetleri aynı dır. Türkmenler,sac üzerinde yufka pişirirlermiş. Muhacirlerden gördükleri tandır ekmeğini benimsemişlerdir.

Bu iki etnik grup kazanlarda hedik kayanatır ,bulgur üğüdürler çok güzel Bulgur pilavı yaparlar.Dokudukları kilimleri aynı tezgahlarda dokuyup,aynı deseni verirler sebebi Osmanlı kültüründen gelme olmalarıdır,100 yıl aynı kültürü paylaşmış olmalarından ve Arap kültüründen etkilenmiş olmalarındandır.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Sanat sömürü bilmez. Aksine, fikren, duyguca ve kullanım sürecince, sanatın kendisi sömürülen yararlanılandır. Anadolu (Gazi) Hareketi, kendi dışına eperiyalist olmayan bir amacı olmakla tüm mekanik savaşlardan ayrılıp, konusu toplumunun yararı ve yararlanması olan bir faydacı sanattır.

Sanat kendi yanlışlarını da yansıtan bir diyalektik oluşumdur. Anadolu (Gazi) hareketi de uygulama aşamalarında, yanlışlar sapmalar yapsa da, temel yapıyı gerçekleyen amacı, kendi toplumunun bekası olan ve insan aklının (naklin değil) ürünü olan, sistem gerçeklenmesi tam bir diyalektik sanatıdır.

Anadolu hareketi bir etkileme gücü olarak da, sanattır. Estetiksel (kendisine özgü imeceleşen devinim ve karma ekonomi politikalar gibi koyuşlarla) doyurucu olaraktan sanattır. Sanatın toplumsal oluşudur.

Anadolu (Gazi) hareketi, akıl ve bilimsel seçeneklerin eşliğinde; güzel ile uğraşır olması (devrimler süreci) güzelin göreceliği içinde yanlışları (sürecin aksayan yanlış uygulanan yanlarını) taşır olmasının kabulü ile bile, bir sanattır; estetikliği de buradadır.
..

Devamını Oku