Yoksa bütün isteklerinden vazgeçip; sadece hayatının kaliteli bölümü olarak gördüğün aile ve mesleki beklentilerine mi dönmek istiyorsun… Sadece başkalarını mutlu etmek için, kendinden, özünden uzaklaşarak karar verip, sevmediğin işyerine mi gidiyorsun…
— Kendine Ben Ne Yapmalıyım? Diye sordun mu? Belki bir kez daha sormalısın…
Yaşamına (nasıl ve niçin) ? Bilgi, Beceri, Üretkenlik katmak istediğini bir kez daha kendine sorduğun da, cevaplayabiliyorsan o zaman belki de gerçekten Karar noktasındasındır. Verdiğin her karar için sana saygı duyarım…
— Kendine Ben Ne İstiyorum? Diye sordun mu? Belki bir kez daha sormalısın…
..
Arı gibi çalışılarak
Sen çok zor kazanırsın
Petek petek dolu dolu
Ama hep sen kıskanılırsın
Başarı
Seni birileri hiç sevmez
Birileri sana istese de
..
Edebi kimliğim bir yana işim gereği de uzun zamandır eğitim ve kişisel gelişim dergileri yayınlıyorum. Kişisel gelişimin fokuslandığı iki temel nokta var: Mutluluk ve başarı. Aslında birbirinden ayrılmaz bir ikili gibi görünseler de her başarılı olan mutlu değil, her mutlu olan başarılı değil. Peki neden?
Yıllardır yaptığım işin neticesinde binlerce mutluluk ve başarı üzerine yazan çizen insanla görüştüm.
Kendilerinin çok mutlu ya da çok başarılı olduklarını iddia eden adanmışlar gördüm.
Kendim de az buçuk yazdım çizdim.
..
Senin hakkında karar vermesi gereken sensin. Senin yaşamın hakkındaki düşüncelerin önemli. Aşmakta zorlanacağın kişide yine kendinsin. Zincirlenmiş hayat kapının anahtarı yalnızca senin elinde... İyiler her zaman şeytan, kötüler her zaman melek rolündedirler. Bu ikisi arasında gidip gelenler cin rolünü kabul edenlerdir. Yaşamının önemli anlarını görebilmek ve farkındalık boyutunda yaşamasını öğrenebilmek için daima hep ileri düşüncesini benimsemektir. Toplumun senin gibi canlılara ihtiyacı olduğunu unutma... Projelerinde istikrarlı durur ve görevine ara vermeden kararlı gidersen, tüm acıların bitecektir. Mutluluk dağıtacaksın. Yaşamının plan ve projesini dış dünyana duyururken buna inancın çok büyük olsun. Geleceğin için geliş. Geçmişin için değiş. Bu gün için iç dünyana dön. Öz benliğine... Sağduyuna selam ver. Ben Enerjiyim... Ben Bir Hiçim... Ben Kelebek Çocuğum... Dönüşümüne adım at. Yaşamını başkalarına teslim ettiğin an yaşam felsefenden uzaklaşmışsın demektir. Bu da içinde yaşatacağın sinir krizlerin için mum yakmaktır. Eğer, Kelebek Çocuğa dönüşüm yaparsan, bu iletişim başlamadan önce ne verebilirim diye düşünebilmelisin. Huzurlu ve sevecen bir ilişki, olumlu ve olumsuz yönlerini kabul edebilirsen, içinde sakladığın tırtıl korkularını bırakabilirsin. İnsanların yaşamına farklılık getirmek, yazmak, gezmek, karışıklığına çözüm üretebilirsen, başarı merdivenini doğru duvara yaslamışsın demektir. Kimsenin yaşamına karışmasına izin verme... Ağaçların tepesinde oturup çevrene baktığında, Yalnız bugün için yapmayı düşündüklerini hayata geçirmen ve hayatta ayakta kalabilmek yükünün azlığına da dikkat et. Eğer bir el omzunuza dokunuyor ve siz hala göremiyorsanız yazgınızı kelebek dokunuşu ile görüntü gelecektir. Sinir krizleri yaşarken, etrafına gülücük at. Başarısız, hissi ve benlikte bastırılmış duyguların için sağduyulu ol. Yıkıcı, bencil, ikiyüzlü, yalancı yüzlerle karşılaştığın an başarı sağlamak için kendine güveni, özgür düşünceni yaratıcı gücünü ve hoşgörünü kaybetme. Kararsızlıklarında kendini ifade etmesini öğren. Kendini kaybetmek adına da olsa menfaatlerini ve riyayı Zenginlik ve mutluluk adındaki iletişim anahtarınla değiştirmelisin. Aşırı ilgine sınır koy. Özgüvenini artır. Şefkatli ve ağırbaşlı yaşamak istiyorsan, zaafını kullandırma. İlham perisini bilgi ve becerilerinle yüzleştir. Hak ve adil davranmak için kararlarını ver. Disiplin sahibi ol. Ve hayata geçireceğin her şey sana büyümende yardımcı olacaktır. Mademki seviyorsun beni... En ince nokta mı kırma. Dokunma, rüzgar ile savrulan yüreğime Essin dilediği yere Tutunamadığım dallara Mutluluk savrulsun etrafıma Haykır dağlara ovalara Aşkımız büyüsün...
İstanbul, 11 Eylül 1998
KELEBEK ÇOCUK
..
Hani derler ya “Kendi gözündeki merteği görmez de başkasının gözündeki çapağa laf eder."
Ne yazık ki böyle.
İstisnalar kaideyi bozmaz ama hangimiz bu yanlışı yapmıyoruz?
Hâlbuki kendi davranışlarımıza eleştirel bir gözle baksak ve adil olsak göreceğiz ki kendi halimizden başkalarına laf edecek vakit kalmayacak.
..
Turizm sektörü risklerinden bir tanesi de, çok hareketli olduğu için, değerlerin sürekli yerini kaydıran, şizofren hizmet algısını benimseyen çalışan faktörünün çoğalmasıdır. Bu algının en büyük tehlikesi ise bu davranışın doğru olarak kanıksanmasıdır, Sınırları yoktur, Çıkarı neyden fayda sağlar ise, ona kucak açar, nihayetinde baktığınızda tam bir şizofren olmuştur, Sevgi diline şüphe ile bakar, saygı diline şüphe ile bakar, başarı diline şüphe ile bakar, motivasyon diline şüphe ile bakar, antenleri karışır, Onun için verilmiş bir sevgi dili yoktur, artık kendi dili oluşmuştur, Ve o verilen sevgiyi hiç bir bağlama oturtamaz ve bağ kuramaz. Tehlikesi büyüktür, farkında olmak lazım.
..
Başarı, bu dünyadaki pek çok şeyin başarısızlığından daha zordur
..
Hoş Geldin 2006
Tüm Sevdiklerime;
2005 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2006 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar!
..
Doğru bakış açısına sahip insani değerimizin, başarı adına söyleceklerini, iyi dinlemeliyiz ki, farkına varılan hedefe yürümek kolay olsun! .
..
01 Mayıs 2013 Çarşamba 04:53:59
Bugün Yine Pişmanlığım Vesile Oldu; Hatamı Görünce: Paylaşım! .
= X =
Öncelikle; Her Türlü Başarıyı Taşıyabilecek: Olgunluğu Kazan! .
Taşıyabildiğin Kolay Başarının Kazanımını Dostluğa Hediye Et! .
Yani Kendinle Beraber; Sen Kazanırken, Başkaları Da Kazansın! .
..
Orijinal
Her sistem kendi bünyesinde bir bütünlüğe sahiptir. Yedek parçacılar, orijinal ile taklitin farkını çok iyi bilirler. Taklit orijinalin performansını vermediği gibi, yeni arızalara da kapı açar. Her şey yerli yerinde güzel... Toplumlar zaman içinde gelişirler, sosyalleşirler. Gelişme adım adım olur. Hazmetmeden tekrar yemek nasıl zararlı ise basamaklar da tek tek çıkılmaz ise geri düşme tehlikesi var.
Önce doğru, adil, Milli bir sistem kurulmalı ki geliştirilsin. Devamlı değiştirilen, gelişmelere açık olmayan, fason sistemlerle nereye kadar gidilebilir?
Başarı için inanç ve azim gerekli. Hevesi kırılmış, meyus bir toplumdan başarı beklenir mi?
İnanç ve azimle çalışıp, kazanmanın verdiği şevk ile daha da ileri gitmek neden mümkün olmasın?
..
Çaresizlik çareyi ürettiğine göre çaresizlik diye birşey yoktur..Ölüm dışında.Canlı olmak zor iştir..Yaşamak daha zordur..Hele hele bir de düşünüpte yaşamak..Düşünen insanları kolay kolay güldüremezsiniz ve kolay kolay ağlatamazsınız..Düşünmeyen insanlar için ikiside kolaydır..Sadece bedeni yaşayan insanların çaresizliği kolay çözülür..Düşünen insanların çaresizliği küf gibidir..Düşünme kabiliyetini kaybettimi önce beyin fonksiyonunu yitirir..Yavaş yavaş ölür..acı çeke çeke..Beden suni şekilde yaşasada..Sadece nefes aldığı için yaşar.Şu halde düşünen insanların çaresizliği hayalleri çok geniş olanlarda görülür..Hayalleri akıllarını geçtiği zaman büyük hata yaparlar..Düşünmeyen insanları bile güldürürler..Düşünen insanları geçmek için hayal gücümüzle aklımızı birleştirebiliriz..Fakar hayallerimizin aklımızı geçmemesi şartıyla..Hiç hayalleri olmayan beyinler buzluklardaki etlere benzerler.Öz olan tazeliklerini koruyamazlar.Hayal olmadan hiçbir yenilikleri bulamaz ve hiçbir zaman öncü lamazsınız.Öncüleri takip edersiniz.Çaresizlik çareyi ürettiğine göre ne yapacağımıza karar vermek,nasıl yapacağımıza karar vermek gerekir.Başlangıçta düşünen insanlar üretme ve icad etme yarışlarında biribirlerini geçmeye çalışırlar.. her yani fikre açıktırlar..Herşeyi biliyorum diyen insanlardan sakının.Akıllı insanlara herşeyi yapmak kolay gözükür,seçim yapmakta zorlanırlar,tereddüt etmeden hangi yolda gideceğine karar vermelidirler.Düşünen insanlar her düşündüğünü her ortamda söylememelidirler..Kendine güvenmeyen insanlar ne kadar akıllı olurlarsa olsunlar başarı oranları çok düşüktür. Kararlı ve akıllı insanların aşamayacağı hiçbir engel yoktur...Ölüm dışında! ! !
..
Eğitim hizmetleri-öğretmen öğretici
Elamanıyla olur-sormamalı bu neci
Verimli başarılı-olmanın şartı ise
Uyumlu çalışmaktır-dikkat edin bu sese
Okullarda başarı- sağlanır öğretmenle
Huzur ile mutluluk-burada gelir dile
Bilgi ve beceriler-verilir öğrenciye
..
Saygıdeğer ZEYNEP ABLA; İLGİNİZE LAYIK OLABİLMEK İÇİN: www.antoloji.com Adresinde, Şiirlerimi Paylaşıma Sunmaya Çabalıyorum! . İNŞALLAH; DOSTLUĞUN TEBESSÜMÜ: DAİMİLİKLERDE VATANIMIZ UĞRUNA BİZLERLE BERABER OLMAYA DEVAM EDER ve TÜM VATANSEVER DOSTLUKLAR BAŞARILARDA İZ SÜRMEYİ ve İZ SÜRÜMÜ KAZANIMLARINI GELECEK KUŞAKLARA AKTARABİLMEKTE, HER DAİM BAŞARI ÇİZGİSİNİ MUHAFAZA EDECEKTİR, HER ZAMAN Kİ GİBİ! . SAYGILARIMLA! . TEŞEKKÜRLER ZEYNEP ABLA! . İYİ Kİ VARSINIZ! .
..
Aynada ki Maskemiz… Suçlu ben değilim. Suçlu sizsiniz. Beni yetiştiren sizsiniz. Beni Türk Devlet Okullarında okutmadınız… Sandınız ki paralı eğitim size başarı getirir. Fransız- Alman- İngiliz Kolejlerin de beni bana yabancılaştırdınız. Bana bir model olmadınız… Modelimi bulmama da izin vermediniz… Yanlış yada doğru bulduğum modellerimin de içine ettiniz… Mustafa Kemal Latin harfini öğretti. Dilimiz Türkçe. Dedi…Siz Tükçe’Nin de içine ettiniz… Lakap takarak ruhumu bedenimden ayırdımnız… Adımı unuttum… Şanımı unuttum. Dinimi unuttum. Irkımı unuttum… Dilimi unuttum… Şimdi ise kendimi unuttum. Kendimi ifade etmeyi…Kendine Saygıyı, Kendine Güveni, Kişisel sorumluluğumu…Kimliğimi, Tarhanın Manik Atak Tarhana Çorbası ile beynim kişilik ve karakter bozukluğu ile kaşelendi. Karakolda, Cevriyenin damgası kolunda, benim damgam kafatasımda kaşelendi… Sokaklara düştü…Delilik… Velilik… Zırdelilik… Mesleğe gore merhabalaştınız. Yedi hafle başlayan ATATÜRK’ü öğrenen… Mustafalar, Kemaller, Latin harflerini öğretirken, Bir çocuk vardı. Geleceği için…Karatahtanın önünde, tebeşir tozu yutan. Ve bilmediği zaman kafasına tebeşir fırlatılan… Ben Türkçeden, Türk yazarlarını bilmezken, Siz İngilizce, Almanca fransızca örnekler verdiniz… Ne fark eder ki! Bir de doğuda ki dili öğrenin… Kürtçe… “Bir dil bir insan eder” bir insan bir millet, bir mllet, bir vatan eder.” En azından o boğaziçi çocuklarını topluma kazandırırsınız… Çocuklarınız yabancı memlekette askere gitmesinler diye paralı askerlik için beklettiniz.… Parası olanlar okuyamadı. Engel konuldu. Biz okuduk. Ne olduk ki! ... Sen okuyasın… Sen de okuma… Adalet yerini buldu. Sistemi değişecek, “ Adalet Kadın” haketti okumayı. Adına çağdaş Türkiye dediniz. Öğretildim mi? ... Eğitildim mi? Bilmiyorum… Çok cahilim... Çok çaresizim… Değil size kendime bile mühahale edemiyorum. Sorumlu sizsiniz, Çünkü, siz insanların isteklerine, düşüncelerine, inançlarına, iltifatlarına, ihtiyaçlarına, iradelerine, iltimatlarına, müdahale edenlerdeniz… Hamasa şiirler yazarak, göz boyadınız. Kendi egonuzu sahne ye eklediniz…Barış isimli gezi motounu, savaş gemisi haline getirdiniz. “Bana beni yabancılaştırdıklarınızdan” değil, bana “NUTUK”tan örnekler verin… Bana Mevlana’dan, bana Yunus’ tan, bana beni anlatan kitaplarımdan örnekler verin… Bana Kuran_ı Kerimden örnekler verin. İlk Emir Oku… Oku… Oku… Olanı çevirdiniz kendinize… Yaz kızım yaz… yaz… yaz… “ İlham arısı bile karışmadıkça sokmaz en acı noktanıza… Siz kendi dilinize, dininize, ırkınıza kendiniz iğnenizi soktunuz. Arı soktu dediniz… Modeli unuttum…Yabancılardan değil, “Başarı Adam” peşinde koşarken, eğitmenliğin ve öğretmenliğin arasında sıkışıp, liderliği unuttum… Nerede “Çalışkan Adam”ım… Nerede “ Utangaç Kadın”ım. Suçlu Sizsiniz. “Aile Kadın”ım, “ Çevre Kadın”ım, “Eğitim Kadın” ım, “Sağlık Adam” ım Suçlu Sizsiniz… Arı bile güldü halinize… Gülümsedi. Dışarı da deliler kalmayacak diye…Hep içerideyiz… Diye… “Gülümse Kadın” gülümse… gülümse… gülümse…” Artık şiir yazmayacağım. Beni ve içimdeki Elmas çocuğu öldürdünüz...Siz hep, yıllarca gülen çocuk tanıdınız. Maskeyi attım. Kaporta gevşemiş… Bu son şiirim size… Deprem Çocukları…
…“ SORUMLULUĞUNU TAŞIYACAĞIN FİKRİN ADAMI OL.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar) ”
..
Bir Kadın ÇOCUKTUR ASLINDA, erkeğin bir çocuğa gösterdiği şevkati göstermesini ister. Ama hiçbir kadın çocuk muamelesi görmek istemez söylediği şeyler çocukçada olsa dinlenilmesini dikkate alınmasını ister. BİR Kadın güçlüdür aslında ama gücünü ortaya koymayı sevmez isterki erkeğin gücü kendisine huzur versin BİR KADIN SEVGİLİDİR Aslında içinde her zaman sevgi taşır. Zor sever ama tam sever. BİR Kadın YANLIZDIR Aslında, hiç bir zaman bütünüyle elde edemezsiniz YANLIZLIK onun sığınağıdır… bütünü ile elde edemezsin,, mutluluğun sırları bende diyorsanız, elde edemeyeceğiniz başarı, yok edemeyeceğiniz engel kalmaz,,
..
Yaşam bir tecrübe sanatıdır. İyisi kötüsü, doğrusu yanlışı, bunlardan çıkarttığımız sonuçların toplamıdır. İnsanız; kimse dört dörtlük değil, istenmeyen olaylar bizi uçuruma sürükleyebilir. İşte tam o an, durup arkana bakmadan manzarayı izleyip, iyi sonuçlar verecek başarı adına sürükleyici hedefler belirlenmelidir. Sonuç: yanlışı yenen doğrular olmalıdır. Bedelini ödemekten korkmadığımız hataları kabullenmeli, yaptığımız iyilikleri sır gibi saklamalı, yargılamamalı, doğruyu teneffüs etmeliyiz... İnsanız, insanı sevmeliyiz, umut ediyorum biz gibi düşünenler aynı felsefe ile yaşamda var olurlar.
Sessiz Bekleyiş
..
Sana öyle derinden tutulmuşum ki
Git dediğime bakma,
Biz bir şey yaşamadık seninle,
Çok şeyden başka..
Bu yüzden geri dönmeyi düşünürsen
Geçmise git, gezebildiğin kadar gez ve dön bana...
Görebileceğin bütün güzelliklerini de al getir vur yüzüme...
..
BAŞARI+
En küçük işine kalple ruhu kat
İşte başarının sırrı da budur
Başar da işini sen de rahat yat
En küçük işine kalple ruhu kat
Çalışmak, çalışmak işte başarı
..
başarı
sonsuzluğa dayanan merdiven
her basamağın ardında
yen bir basamak
ayağın kaydığı anda dip
seni ne bir el tutar
ne de ip
..