Çıktım bir yer aramaya hayaller bahçesinde,
Söz dinlemez yüreğimi bulamadım bir yerde.
Renk renk açılmış gülleri dost gördüm bülbüllerle,
Kelebekler masumluğa kanat çırpar sevgiyle.
O güzelim çiçekleri ruh verir o güllere,
Nota bilmeyen kuşları konser sunar bizlere.
..
Göz bir anda bir bakış ile karşılaşır
Karşılaşır ama çok şiddetli karşılaşır
Derken iki göz iki göze aşk hitap eder
O ilk anı yazmak bilmem ki kaç kitap eder.
Konu bir aşk olunca âşık olur kul kula
Zarf atarken ıslak dudaklar yapışır pula
..
Derslik kendi evimiz.
İlk kattadır yerimiz.
Geniş pencereleri
Güneş alır her yeri.
Arkadaki duvarda,
Türkiye haritası.
..
Milyonlarca yıl önce,
Dünya kızgın bir toptu.
Güneş ile dönerken,
Ondan ayrılıp koptu.
Yıllarca yağmur yağdı.
Her bir yanı su aldı.
..
2009–2010 Eğitim ve öğretim yılı birinci dönemi sona eriyor. Öğrenciler karneleriyle evlere gelecekler ve evlerde çeşitli hikâyeler yaşanacak. Ancak sayın velilerimiz bu karneler sizin. Lütfen öğrencilerinizi yargılamadan önce kendi kendinizi yargılayın ve eleştirin. Bu dönem öğrencim için ben ne yaptım? Sorusun lütfen kendinize bir sorun.
Daha öğrenci okula başlamadan velilerimiz maalesef yanlışlarla başlıyorlar. Nedir yanlış olan? Öğrencilerini adam yerine koymadan kendi istediklerini ve kendi hayallerini çocuklarında yaşamak istiyorlar. Gerçek olan öğrenci yetenek ve kabiliyetleri kesinlikle dikkate alınmıyor.
Öğrenciler, okula yazdırıldıktan sonra öğrencinin psikolojik gelişim durumu ve okuldaki hal ve gidişatı takip edilmiyor, Öğrencileri evden okula göndermekle bu işin bittiği sanılıyor. Parasını vermek, defter, kitabını almak, servise vermek acaba yeterli sorumluluklar mıdır? Öğrencilerin çoğunun şikâyeti evlerinde kendileri ile ilgilenilmediği ve insan yerine konulmadığıdır.
Acaba hangi veli ergenlik içerisinde olan öğrencisini karşısına alıp ta onunla konuşabiliyor? Hangi veli öğrencisini okula gidip gitmediği konusunda okulla istişare içerisine girebiliyor? Hangi konularda başarılı olup olmadığını araştırıp, hangi veli altarnetatif öneriler sunabiliyor.
Kendi problemlerini öne sürüp, aylarca kontrolsüz bıraktıkları öğrencilerini ancak karne günü hatırlayan veliler acaba bu çocukların geleceklerinden ne bekliyorlar ve bu çocuklara kızma hakkını nerden bulabiliyorlar?
Öncelikle başarısızlıkların odağında aile, çevre, kişi, tercih, okul gibi etmenler vardır ama asıl olan önce elimizdeki çiçeğin farkında olabilmektir.
Acaba başarısızlıkta öğrencinin hiç mi suçu yok? Olmaz olur mu? Öğrenci öncelikle hedefini ailesi ile beraber iyi koymalıdır. Okul seçimini iyi yapmalıdır. Kendi yetenek ve kabiliyetlerinin farkında olmadır. Kendi hedeflerini önceden belirleyerek ona göre çalışmalarını şekillendirmelidir. Şu anda Türkiye de belli bir mevkide olabilmenin şartı mutlak ve mutlak herkesten iyi olmaktan geçmektedir. Torpil morpil diyebilirsiniz ama orta direk ailelerinin okumaktan başka çıkar noktası kesinlikle yoktur. Maalesef öğrencilerimiz hayalperest bir dünya oluşturmuşlar filimler de gördükleri gerçek olmayan dünyaları içerisinde ağlarını örmeye devam etmektedirler. Velilerin buradaki görevleri öğrencileri gerçeklerle tanıştırmaları ve onları iyi olana doğru yönlendirebilmeleridir.
..
Yirmi dokuz ekimde
Kuruldu cumhuriyet.
Türk ulusu ilk defa
Tadıyordu hürriyet.
Saltanat sona ermiş,
Gelmişti cumhuriyet.
..
Ulusuna Atatürk'ün
Armağanı hürriyet.
Yirmi dokuz ekimde
Kuruldu cumhuriyet.
Elimizde al bayrak
Alanlara koşalım.
..
Oysa ne çok yanılmıştır erkek denen mahlûk, kadına verdiği her şeyi çok görüp, cimrilik yaparken... Her şeyin var, daha ne istiyorsun, derken... Bilmez ki adı her ne olursa olsun, ilişkiyi daima ayakta tutan şeyin; duygusallık, romantizm ve çılgınlık olduğunu.
Gün gelir, çatlaklar oluşmaya başlar, kadın ve erkek arasında. Zamanla o çatlaklar öylesine büyür ki, fay kırıklarından daha beter uçurumlar oluşur. Atlamak, karşı tarafa geçmek istedikçe, dibi görünmeyen derinliklere düşer, erkek.
Erkek hep kadını suçlarken, öz eleştiri yapmamaktan, empati kurmamaktan, nasıl olsa benim, beni bırakamaz diye düşünmekten, bir ilişkinin gerçek katilinin kendisi olduğunu düşünmez bile. Sürekli; benim gibi birine nasıl yapar bunu, neyini eksik koydum ki der durur. Üstelik bu, kesin ayrılığa giden bir yoldur, fakat o rakipsiz egosu yüzünden, kör olmuştur gözleri. Daima kadından beklenen bir anlayış ve sabır vardır önünde. Madalyonun diğer yüzünü aklına bile getirmez. Çünkü, her zaman, haklı olan kendisidir.
Farkında bile olmazsınız,, sessizce gelip oturan suskunluğun. O dırdır dedikleriniz, ilişkiye değer veren bir kadının son çırpınışları, sevdamıza sahip çıkalım ne olur diye haykırışlarıdır aslında.
..
Kendi lisanında okur kitabını
Alman'ı, İngiliz'i, İtalyan'ı,Amerikalısı
Anlayarak okuyanlar, olmuş medeni
Anlamadığın duaya nasıl dersin amini?
Baştan sona dört kitap, kullanmaktan bahseder,aklı
..
Ne okursak okuyalım, ne görürsek görelim, ne duyarsak duyalım, ne söylersek söyleyelim hepsi birer gerçeklerdir şüphesiz ve bilinecektir bu gerçekler… ve bu gerçekler dahilinde düşünüyor olduğumuzu da, sorumluluğun var olacağını da, diyebileceğimiz bir değere taşıyabilenler olacağımızı da, bilelim ki düşündürecektir… ne yaparsak yapalım an'ında buluşmak denilendir bu, çatışmaya sürüse de...
Ne yaparsak yapalım kavramında 'buluşma anı' olacağıyla, buluşacağız o an'ında ve bilinmeli ki, incelikler bırakmaz yakamızı… burası bir biz varlığıdır… ‘boynumuz kıldan ince’ denilendir bu kişi ve buluşma olan kişiler varlığı… kişinin ben sağlığı gibi buluşmanın biz sağlığıdır bu yakamızda taşıdığımız incelikleri… buluşmak için Havva ananın Adem babaya Selam varlığı, Allah’ın lütuflarıdır… Selamın Allah'a ulaşması için yaratılmıştır Havva anamız Adem babamıza... düşünceler kısır değildir...
Allah tek! İnsan aşkına hayranlığını aracılayacak olan bu Selam varlığı, Allah aşkıdır aynı zamanda… hep çifte çifte değerler bunlar… Güzelliklere şansımız tek değildir böylece… Güzelliği bütünleyecek varlığımızdır tek Güzel Allah ve oku güzelliğine işaret eden Kuran… Güzel oku varlığıdır: güzel anla, güzel düşün, güzel duy, güzel gör, güzel söyle…
Böyle biliyorum diyebiliyor olduğuma göre, artık hayat laboratuarıma merhaba diyebileceğim… her merhaba beni bazen okşayacak, bazen ihtar edecek, bazen öteleyecek, bazen içime götürecek hep ama sık sık, bazen hayret bakışları okşamayı öğrenmiş olduğumdan incinecek, öyle mi öğrettim diye: bir bebeğin hayret bakışlarıyla, bir saldırının, bir felaketin, güç benim elimde bir cinnetin yarattığı arasında uçurum düşünülecek… hep hayret karşısında bir merhaba hakkıdır bu daha sadece… hayret duyarlığımızı yaşatabilmeliyiz… evet + hayır = hayret midir? formülü kuşatılamaz…
..
İkide birde
Geri dönmesi,
Başarı sağlayamamak;
Yarı saydam
Sonuca ulaşamamak.
Işık veya
Ses dalgalarının,
..
İşten kendisine
Bir pay çıkarmak.
Karşısındakinin düşüncesizliğini
Belirtmek için,
Gerçeği iyi gören ve
Ona göre davranan...
Akıllı düşününceye kadar
..
Annem,babam kardeşimle
Çok mutlu bir aileyiz.
Büyük annem,büyük babam
Hepimiz bir aileyiz.
Babam,amcam aynı kandan,
Annem,teyzem aynı candan.
..
Toplumun ahlakına, anlayışına uyan
Küçüklere şefkatli, büyüklerini sayan
Herkesi istisnasız, insan yerine koyan
O da insan yerine konulur o takdirde!
Akılsızca, şaşkınca, delice işler yapmak!
Hayallere kapılıp gerçek âlemden kopmak!
..
Çeken bütün zahmeti,
Kurtaran bu milleti,
Kuran cumhuriyeti,
Atatürk'tür Atatürk.
Tüm devrimleri yapan,
Canımıza can katan,
..
Işılda başvuru!
Diyerek başarı.
Sorulmaz; birlikte
Umut göstermek.
Uğraşan böyle!
Oranla sarsılmaz;
Kadarıyla karışmış.
..
Canım annem,güzel annem.
Seni pek çok seviyorum.
Gece gündüz hayalimde,
Ben,seni hep görüyorum.
Sen olmazsan ben olmazdım.
Emzirmezsen büyümezdim.
..
Canım annem,güzel annem!
Okşayarak uyut beni.
Şarkılarla türkülerle
Koklayarak büyüt beni.
Canım annem,güzel annem!
Dizlerinde uyut beni.
..
Çocukları çok severdi.
Eşi bulunmaz önderdi.
Durmadan çalışın derdi.
Atatürk'ü tanı yavrum.
Yurdumuzu o kurtardı.
Yaralarımızı o sardı.
..
Öyle dert vardır ki, taşar dışarı,
Taşırmamak elbet büyük başarı....
Derdine çare olacak sanırsın,
Sözlerin geri dönünce tanırsın,
Dost mudur. yoksa düşman mı anlarsın.
Mahlukatta olmayan iyi niyet,
..