Kimindir
Hapis hane oldu bütün okullar
Soruyorum bu başarı kimindir
Bak kapandı demokratik tüm yollar
soruyorum bu başarı kimindir
..
-Felsefi tinler-13
Mutluluk kavram olarak Tin’e ait bir özselliğin içindedir. Töresel, ya da doğal bir eylem
Değildir..Duyusal çarpılmanın kendi toplamanı vermesidir. Duygu ile duygunun bir olmasıdır mutluluk.
-İçimizde sürekli üreyen duygunun kendini bulup kendiselliğine dönmesidir mutluluk. Özselliği zirveye çıkarma ülküsüdür. Sevgi,övgü, başarı,eğlence, gibi duyguların dilinde büyür çoğu zaman.
..
1923 de kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu’nun kadim halklarının büyük desteğiyle, Osmanlı’da yeni yeni oluşmaya başlamış olan küçük burjuvazi desteğiyle Osmanlı Bürokrasisi'nin kurmuş olduğu bir devlettir. Devlet kurmuş bile olsa, her iktidar ayaklarını yere sağlam basabilmek ve meşruiyet sağlayabilmek için mutlaka kendisini destekleyecek olan bir takım yasalara, bundan da önemlisi toplumsal sınıflara ya da katmanlara ihtiyaç duyar.
Cumhuriyeti kuranlar da bu desteği o gün için milletten almış olmalarına rağmen daha sonra ellerine geçirmiş oldukları iktidardan onu uzaklaştırmış kendisini sürekli olarak destekleyip iktidarda tutacak olan bir takım güç odakları oluşturmuş ve yine kendi elleriyle ortaya çıkartmış oldukları bu odakları geliştirip güçlendirmek yoluna gitmişler, halkın tepkisizliğinden de faydalanarak bunda başarılı olmuşlardır.
O gün için iktidardan uzaklaştırılmış olunan millet zaman içinde ekonomik bakımdan geliştikçe kendisini kendi temsilcileri vasıtasıyla yönetmek istemiş ve mevcut iktidardan pay almayı talep edip, buna da gücü oranında kısa sürelerle bile olsa ulaşmayı başarmıştır. Ama ne yazık ki hiçbir zaman belirleyicilik vasfını kullanabilme imkânını tam anlamıyla yakalayamamıştır.
Ne zaman iktidar olmuşsa ve bu iktidarı kendi lehine dönüştürme çabası içine girmişse, iktidarı asıl belirleyenler (muktedir olanlar) tarafından bundan men edilip oradan uzaklaştırılmış, geri plana itilmiştir. Ama tüm bu zorla uzaklaştırılmalara rağmen ülkede elini taşın altına asıl koyanın kendisi olması bakımından bu iktidar mücadelesinden asla vazgeçmemiş, zaman zaman kendisini satan, arkadan vuran temsilcilerini tasfiye ede ede, uzaklaştırıldığı iktidara bir öncekinden daha güçlü bir biçimde gelmeyi ve yarım bırakmış olduğu işi tamamlama gayretini her daim sürdürmeyi bilmiştir.
..
Karıştırma be dostum, bakmak ile görmeyi!
Çok bakanlar görse de, bilmez doğru yormayı.
Açıkgöz mü sanırsın, her etrafa bakanı?
Yok, çoğunda basiret, kalp gözüyle bir tanı!
Kadir Mevlam kızarak, perdelerse basarı;
..
Masamda bir kitap, gözümün önünde sen,
Konu Osmanlı tarihi, kafamdaki sen,
Fatih sefere gidiyor dolu dizgin,
Ben koşuyorum sana bitkin bitkin.
Zorlu bir savaş, düşmana aman yok,
Ben çoktan yenilmişim dizde derman yok.
Fatih kuşatıyor İstanbul'u başarı ile,
..
-Gerçek başarı,hedeflere uzun dönemli odaklanma ile mümkündür.
ÖZCAN KALAÇ
-İnsanın kaderini saptayan şartlar değil, verdiği eylem kararlarıdır.
Ö.K
-Kontrollü odaklama,sizi engelliyormuş gibi gözüken her şeyi, yarıp geçen lazer ışını gibidir.
..
Yalnızlığın kalabalık sokaklarında ağır aksak geçiyor ömür dedikleri teselli.Gece uğurlamakta yine tan yerine yakın zamanı, pişmanlık yıldızların gözlerinde güne sitemkar bir tavır takınmış suskun.
Sevgi perçem düşürdü yüzüne yine yalanlarla bezenmiş kendi dünyasına bakmakla görmek farkı sancılı..
Sahipsiz bir mezar buldum taşında isim zar zor okunuyor''KİMSE/SİZ'' kimse ve siz biz sahi hep böyle mi yaşadık! ? .Yuvasız evsiz yurtsuz isimsiz...
Ne çok sahiplendik böyle hayatı gerçeğinden uzak.Ne çok sevdik ayrılığın ölümden beter vuruşlarında hep kaybederken..Gülmeyi unutmadık acılar otağında yapayalnız kalmışken, uğurlarken bizden gidenleri bir tek gözyaşı dökmeden kalanlardan daha çoktuk..
Yara,yaralar,yaralananlar sancı yüreğinde barındıranlar gece sarıyor yaralarını ya da kanatıyor durmadan..
Ne tuhaf bir gün dünden kalma sancılar da..Bunca telaşın çırpınışın karmaşanın sebebi ne? ..İnsan yürürken neden hep arkasına bakar? .Endişeli çıkılan evden neden hep geri dönülür unutulmuşluk ağrısı kemirirken beynini? ..
Etrafını süzüyor gölgeler adım adım karanlığa inat ışığa yol alıyor..
..
Siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, felsefi, düşünceler bütünü demek olan ideoloji, tanımından da anlaşılacağı gibi bir dünya görüşünün öğretisini ortaya koymuş olduğu için tabiatı gereği temsil ettiği şeyin tarafıdır.
Bu yönleri itibariyle, ideolojiler objektif olmaktan uzaktırlar ve esnek bir yapıya sahip olamadıkları için kendilerini deyim yerindeyse genellikle otoriter bir fanus içine hapsetmişlerdir.
İnsanın düşünme ve algılama kapasitesinin sınırları henüz belirlenebilmiş değildir. Bu itibarla bir takım dünyevi düşünsel kalıpların içine hapsedilebilmesi mümkün olmamakta ve zaten buna da kişinin yaratılışında var olan bağımsızlık özelliği izin vermemektedir.
..
Umudunun kesildiği yerde,
Yükselen kayaların bittiği yerde,
Göz yaşlarının tükendiği yerde,
Nefesinin kesildiği yerde,
Hayata umutla bakıyorsan,asıl başarı o dur.
Senin ellerin nefesimi hissettiğinde,
..
19/
1 yoksul yaşadı
dürüst yaşadı.
akılsızı ise yalan öldürdü.
2 çok plan yaptı
..
Ey oğul;
Malını kaybeden insan,
Bir şey kaybetmiş sayılır…
Onurunu kaybeden insan,
Çok şey kaybetmiş sayılır…
…
Ey oğul;
..
lara bilgisayarını aldı baya zaman geçti pek çok şey becerebiliyordu artık yusuf pencerede lara yı gördü yine yazdı bilgisayar aldınmı lara başını salladı aldım yusuf çok mutlu oldu lara ya şöyle yazdı artık üzülme ben seninle arkadaş olmak istiyorum lara hiç oralı bile olmadı babası kızardı zaten lara bilgisayarı açtı öylece baktı sonra ablası geldi lara ya yaklaştı lale anlamıştı lara ya şöyle cevap verdi hadi gel sana bilgisayarı öğretim lara başını salladı lale ilk önce lara ya mesengeri öğretti açtı bazı şeyleri öğrenmişti lara artık resim yapıyor kitap yazıyor artık çok sıkılmaz lale lara nın mutlu olduğunu görünce oda çok mutlu oluyordu lara kendisi herşeyi yapabiliyordu artık lara nın aklında öyle şeyler vardı ki kimse bilmezdi lara yine ağlıyor öylece ağlardı kendi kendine ve de çok düşünüyor gözyaşları yanaklarına kadar süzülüyordu tek lara nın değildi yusuf ta acı çekiyor övey annesi onu dövüyor vede aç bırakıyor akşam olunca öyle iyi davranırdı ki yusuf bile şaşırmıştı babası zaten farkında değildi bile oğlu neler çektiğinden sabah gider akşam gelirdi yusuf ta hiç babasına anlatmaz yani lara dan farkı yoktu lara da çok acı çekiyordu selma hanım ilgilenmezdi hep lale bakardı lara ablasını çok seviyor lara kendi kendine düşünmeye başladı hemde söyleniyordu bu ülkede engellere yer yokmuş diye haykırdı lale lara nın sesini duyunca çok merak etti ve koşmaya başladı kapıyı açtığında lara yine ağlıyordu bu sefer daha derinden ağlamaya başladı lale lara ya sımsıkı sarıldı hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyor lara ablasının sarılışını sevmişti öyle hoşuna gitmişti ki lara da ablasına sarılıyordu ve çok rahatlamıştı kendi kendine söyleniyordu ablam olmasa ne yaparım ben hep geleceği düşünüyordu annesi ve babası lara yı hiç anlamıyordu lara tamamen yanlız kalırdı lara nın bedeni titriyor ve çok soğuktu çok acı çekiyordu acısı hiç dinmiyordu bile yusuf hep pencere önünde kitap okurdu arada bilgisayara bakıyor lara yı düşünüyordu ama lara yusuf la konuşmuyordu arada sandalyesile pencere önüne geçiyor etrafı seyrediyordu öylece susgun yüreğinin sesini dinlerdi yüreği çok acı çekiyor ve de bedeni ateş gibiydi lara baya kalmıştı pencere önünde yusufu görmüştü yusuf da lara yı gördü ama konuşamıyordu onunla lara pencere önünden çekilmişti yusuf çok üzülüyordu bu şehir insanları yutuyordu yusuf çok yanlızdı hayata çok hakaret ediyor engeller küsmüş kendilerini unutmuşlardı bile lara bilgisayarda yusf la konuşmuş haberi olmadan yusuf da anlamamıştı daha yusuf o kadar mutlu olmuştu ki duygularını anlatamıyordu lara hiç konuşmuyor vede yazmıyordu yusuf yazmasını çok istiyor lara lütfen yaz arkadaş olalım diye yazıyor ama lara dan hiç ses yoktu yusuf yazmaktan bıkmıyordu vede bıkmıcaktı lara sonunda yazdı efendim ne var diye cevap verdi yusuf lütfen konuş benimle arkadaş olalım lara neden diye yazdı yusuf sen çok iyisin seni tanımak istiyorum lara ben istemiyorum ama beni kendi halime bırakın yusuf neden ama lara benden hiç birşey olmaz biz engeller kendi hayatımızı da yaşamamış lazımış bu ülkede engellere yer yokmuş yusuf evet ama dirensek hayatta başarabiliriz lara başarmakmı sen başarıdan bas ediyorsun demi yusuf evet başarı mesela sen ne yaparsın lara resim vede kitap yazarım yusuf ha bak işte şimdi bilgisayarında var lara yusufun dediklerinden hiç birşey anlamamıştı ama yine yazdıklarını okuyordu yusuf şöyle yazdı engeller sitesine kayıt ol ve yazdıklarını ekle lara hayır diye yazdı ve meseneyi kapatmıştı çünkü annesi gelmişti selma hanım kızına yemek getirmişti lara ne verilerse onu yerdi tepside biraz ekmek ve de bir tabak çorba vardı ama kendileri pek çok şey yiyiyorlardı lara hiç şikayet etmiyordu annesi çıkınca yine neti açmıştı yusuf çok sevindi hemen yazdı neden kapattın lara annem geldi o yüzden vede işim var yazmasan sevinirim yusuf neden ya lütfen böyle yapma bak ben seninle tanışmak istiyorum bak lara bizim gibi engellerin birbirlerine destek olmalılar biz birbiriizi anlamasak kim anlar ki bizi başka sen söyle lara haklısın ama ben istemiyorum çünkü birgün sende beni yanlız bırakırsın yusuf asla ben nerde olursam olim sen aklımda olucaksın seni bırakmam lara bundan birşey anlamadı onlar konuşurken zaman çok geç olmuştu selma hanım lara ya bakmaya gelmişti lara meseneyi kapattı bilgisayarıda kapattı ve annesi onu yatağına yatırdı vede çıktı lara bebeğini kucağına aldı sımsıkı sarılırdı ve ağlardı gözyaşları yanaklarına kadar süzülüyordu bir yandanda kara kara düşünüyordu gece çok rahattı onun için bir yandan da yusufun söylediklerini düşünüyor ne demek istiyor diye derin derin düşündü ama bulamadı düşündüğü halde bulamamıştı yusufun onu nasıl sevdiğini zaten hiç umrunda değildi ailesi sevmiyorken yedi yabancı nasıl sever ki saatlerce yatağında öylece yatmadan düşünür vede ağlar sabahı zor eder sabah olur lale lara nın yanına gelir yanaklarından öper kaldırır giydirir kahvaltısını getirir lara ablasını çok seviyor lale kardeşile konuştu ona bir sır verdi lale nin bir erkek arkadaşı vardı lara ya sordu biz evlenceğiz ama ailem bırakmaz ilaki onların buldğu kişiyle evlenmemiz lazımmı lara ablasını çok iyi anlıyordu kağıda ona yazdıki ablacığım eğer seviyorsan oda seni seviyorsa hiç ayrılmayın birde şöyle yazmıştı abla bir insan severse nasıl bir duygu besler lale lara ya anlatır birini seviyorsan onu görünce kalbin atar heyecanlanırsın ve konuşurken sesin titrer hep onu düşünürsün lara ablasını çok iyi dinlemişti ve ablasına sımsıkı sarılmıştı lale de lara ya sarılmıştı iki kardeş birbirlerine sarılıp ağladılar lale kendi kendine düşünürdü ben gidersem kardeşim ne olcak onlar öylece otururken selma hanım bağmaya başlar lale nerelerdesin lale hemen çıktı annesinin yanına koştu ve efendim anneciğim burdayım selma hanım çağdığım an yanımda olucaksın lale ben lara ya bakıyordum o yüzden duymadım sesini peki işleri yapta nere gidersen git hem o kızdan sanane lale olurmu anne o kız dediğin senin kızın benimde kardeşim selma hanım bırak hiç birşey yapamıyor zaten lale annesinin bu sözleri karşısında ne söyliceğini bilemedi o kadar kızmıştı ki annesine kendi kendine söylendi birgün kurtulucam diyordu lara da odasında yanlız kalmıştı bilgisayarını açmıştı bir yarışmaya katıldı ve kazanmıştı ama ailesine nasıl söylicekti çok düşündü söylimi söylemimi diye ama çok korkuyordu lara öylece dalmıştı lale lara nın yanına geldi biraz konuştu lara ablasına söyledi dedi ki ablacığım ben yarışmaya katılmıştım ve kazandım lale çok sevindi bu habere ne güzel bu bak ee ne kazanmısın lara para ödülü ama almıcam çünkü annem ve babam bana kızıyor hep bunuda söylesem daha da çok kızarlar bana abla neden annem bana öyle çok kızıyor ben ne yaptım anneme benim engelli olmamdanmı kaynaklanıyordu yoksa lale olurmu öyle laracığım annem seni çok sever lara he sever ama nasıl sever hiç sevmiyor beni abla içim çok daralıyor birşey yapsam hemen bağırır çağırır neden böyle yapıyorsun der hep kızar lara nın mesenesi açıktı yusuf yazdı lara da yazdı işim var lütfen yazma lale sordu kim bu nerden tanıyorsun lara bir süre konuşmadı sonra karşiki komşu engelli bir genç benim gibi bedensel engelli annesi övey ben pencereye ne zaman çıksam bana birşeyler yazar beni tanımak istiyordu adımı bile öğrenmişti ben bilgisayar aldığımda beni nasıl buldusa eklemiş ben daha önce anladım o olduğunu adı yusuf ben tanışmak istemiyorum dedim yusuf ilahi arkadaş olalım işte böyle abla lale ne güzel demek ki seni çok sevmiş lara çok şaşırdı nasıl yani sevmiş derken mesela sen çok güzelsen karşında ki kişi senden hoşlanır lara benmi güzelim yooo ben güzel değilim ki lale olurmu öyle sen çok güzelsin yusuf ta seni seviyormuş belli lara yok abla olmaz ailem karşı gelir boşver unut zaten ben istemiyorum olurmu abla lale peki canım neyse ben gidim annem benim yemek yapmadığımı görürse çok kızar bana lara peki abla diye bildi yani yine tek başına kalıyordu çok üzgündü lale çıktı yanlız kalan lara çok duygulandı ağlamaya başladı hem ağlıyordu hem yusuf yazdı lütfen konuş lara diye lara hiç yazmıyordu ve de hıçkıra hıçkıra ağlıyordu yusuf şöyle yazdı sakın lara ağlama ne olur yusuf hissetmişti lara nın ağladığını lara lütfen rahat bırak beni benim canım yanarken seninle uğraşamam yusuf neden ama ba lara bizim ülkemizin insanları cahil bizi anlamazlar ama biz iyi insanlara ras gelsek çapa göstersek biz çok iyi yerlere geliriz biliyormusun ben dışarıdan okuyorum avukat olucam sende resim yapıyorsun ve de çok güzel yazıyorsun hadi lara lütfen hayata sarıl sımsıkı lara hayır olmaz benim yüreğim çığ gibi olmuş yusuf biliyorum canım fsrkındayım benide öyle lara neden yusuf ben bir kıza deliler gibi aşık oldu ama o bilmiyor hiç haberi yok ben konuşurken heryecan başıyor kalbim çapıyor lara kim yusuf boşver tanımazsın sen lara iyi sen bilirsin benim işim var yusuf yinemi offfff lara yaa sen neden konuşmuyorsun sana birşey söylicem ben seni bir yere davet etmek istiyorum gelirmisin pek çok kişi olucak hepsi engelli arkadaşlarım lara neden gelemem yusuf ablan getirir yakın zaten biraz değişiklik olur senin için bak lara yazdıklarımı iyi oku biz bir gurup kurduk sen çok azimlisin ben senide istiyorum bu gurupta lara ben ne yapabilirim ki yusuf yapma be lara senmi birşey yapamıyorsun atma lütfen lara katıl bize lara bakarım lütfen zorlama beni olurmu
..
KEŞKE ÇOCUK YAŞTA KALABİLSEYDİK...
***** ÇOCUK KALSAK *****
Zaman aşımına uğruyor beden,
Bu hayali kurar her gelen giden,
..
Ahmet KAYA; Tek Kişilik Sancılarını Kaleme Alıp Paylaşamayacak Kadar Korkak Biri Olduğunu İfade Etti Şarkılarında! . Ahmet KAYA Savunmasını Yazacaktır ve “Ben, Yeryüzünde Depremler Yaratabilecek, Tek Kişilik Sancılarımı Kendime Saklamak İstedim! .” Diyebilir! . Bu Bir Özveride Bulunmak İsteyen Bir İnsanın Şarkısı ve Özveride Bulunmak İsteyenin Haklı Bir Savunması Da Olamaz! . Ahmet KAYA; Yeterince Düşünememiş ve Gerekli Olanları Değil De, Gereksiz Boş Korkular Üzerine Yoğunlaşmış ve Kendi Kendini, Paylaşımdan Uzak Tutmuştur! . Ahmet KAYA’ya Göre; Ahmet KAYA ŞARKILARI ZARARSIZDIR! . Ahmet KAYA Adına Kaleme Alınan “BAŞIM BELADA” Adlı Kitap Da Var! . O Kitapta; Yusuf HAYALOĞLU AĞABEYİMİZ ŞİİR SÖZÜ YAZIYOR ve Ahmet KAYA AĞABEYİMİZ DE BAĞLAMASI ile ŞİİRE BESTE YAPIYOR! . O Kitapta Bir Dostluğun Başarısı Anlatılmaya Çabalanıyor Aslında! . Dostluğun Yaşandığı ve Dostluğun Anlatıldığı Bir Kitaba Niçin, “BAŞIM BELADA” Adı Verilir Ki? . Yani, DOSTLUĞU YAŞAYANLARIN BAŞI BELADA MI KALIYOR Kİ? . Bence, Ahmet KAYA’NIN KALBİ VESVESELERLE DOLU ve Ahmet KAYA ŞARKILARI BİRER VESVESE YUMAĞI! . “TEDİRGİN” Adlı Şarkı ile TEDRİGİN OLMAYI ÖĞRENİYORUZ ve DİNLEDİKÇE ŞARKIYI TEDİRGİNLİĞİMİZ ARTIYOR! . Yani, Normal Hayatın İçinde Tedirginliğimiz Yoksa Bile, Ahmet KAYA’nın ŞARKISINI DİNLEYİVERİNCE, BİZ DE TEDİRGİN OLUVERİYORUZ! . Benim Söz Yazarı Bir Dostum Olsa ve Ben Bağlamamla Söz Yazarı Arkadaşımın Şiirine Beste Yapsam; Ben De Mi, BAŞIMIN BELALARDA OLDUĞU İZLEMİNİ VEREN BİR KİTAP ADI ile KİTAP KALEME ALAYIM ŞİMDİ? . Ahmet KAYA; Kendimize Olan Güvenimizi SARSIYOR BENCE! . Ahmet KAYA PAYLAŞIMI SÜRDÜREBİLMEK İSTEMİŞ ve PAYLAŞIMI SÜRDÜREBİLMENİN DEVAMLILIĞINDA, BİR TAKIM KORKULAR HİSSETMİŞ KALBİNDE! . Yani, Ahmet KAYA Paylaşımdan Korkmuş ve Asıl Tek Kişilik Sancılarını Anlatmak Yerine, Kendine Zarar Vermediğine İnandığı Şarkıları Bestelemiştir! . Tek Kişilik Sancılarını Kitaplaştıramayacak Kadar Paylaşımdan Uzaktır Ahmet KAYA! . Bu Arada, En Kutsal Değerlerimize De Küfür Edebilecek Kadar Da Cesurdur Ahmet KAYA! . Yani, TEK KİŞİLİK SANCILARIMI KALEME ALMAKTANSA, TEK BAŞIMA ÖZGÜRLÜĞÜMLE EN FECİ KÜFÜRÜ AĞZIMDAN SAVURUR GİDERİM, Demek İstemiş Sanki Ahmet KAYA! .
Paylaşımı Sürdürmek Neden Bu Derece TEDİRGİN Etti Ahmet KAYA Ağabeyimizi! . Ve Ahmet KAYA’nın Hayatını Anlatan Kitabın Adı Neden “BAŞIM BELADA” Olarak Seçildi Ki? .
Demek Ki; Bir İnsan Dostluk Yaşasa Özden Öze Hitap Ederek, Yaşadıklarının Kıymetini Bilmeyecek ve Yaşadığı Dostluğu “BAŞIM BELADA” Diyerek Anlatıya Alıverecek! . Dostluk Kurmak ve Dostluğu Derinlemesine Yaşamak, Bizim Başımızı Belaya Sokan Mıdır? . Ahmet KAYA ALEVİ KÜLTÜRÜNE DAHA YAKIN OLAN BİR İNSANDIR! . “DOST, DOST, DOST” Diyeceksin Özlemle ve DOST GELİNCE YANINA, “BAŞIM BELADA! .” Diyeceksin! . Yakışır mI Bu Şikayetçilik İnsanlık Çizgisinde Yürümeye Çabalayana? .
Ben Rabbimizden Bir Derman İstedim ve Kendime Nasip Olan, Payıma Düşen Dermana Bakınca, “BU DERMAN, BİN DERT AÇAR BAŞIMA! .” Dedim Kendi Kendime! . Biraz Sabredince ve Biraz Özveride Bulunmaya Çabalayınca; “BANA NASİP OLAN DERMAN; BAŞIMA GELEBİLECEK BELALARIN EN HAFİFİ! .” Anlamında Cümle Kurdum! . Yani, Kolay Başarı Yok İnsana! . Bir Derman, Bir Öğüt Demektir, Benim İçin! . Diyelim Ki, Nasibime Veciz Bir Söz Söylemek Düştü; VECİZ SÖZ SEVENLER TARAFINDAN SEVİLİR İNSAN! . Veciz Söz Sevmeyen İnsanların Da NEFRETİNİ KAZANIVERİRSİN ANİDEN! . Yani, VECİZ KONUŞTUM, DİYEREK, ÖVÜNEMEZ BİR İNSAN, Çünkü, MUTLULUĞU DOYA DOYA YAŞAMAK DA MÜMKÜN, VECİZ SÖZLERE DÜŞMANLIK BESLEYEN, Duyarsız Bir İnsanın Küfrü ile ÇAMURA BULANMAK DA MÜMKÜN! . İşte Ahmet KAYA ve İşte Ben! . Farklıyız Birbirimizden; BEN YAŞADIĞIM DOSTLUĞUN KIYMETİNİ ANLAYABİLME ÇABASINDA OLAN BİRİ, Ahmet KAYA ise; YAŞADIĞI DOSTLUKTAN YANA ŞİKAYETÇİ OLAN BİRİ ve Kitap Yazılıyor Ahmet KAYA Anısına “BAŞIM BELADA” Diyerek ve Ahmet KAYA Albüm Çıkarıyor “BAŞIM BELADA” Diyerek! . Ben ŞİKAYETSİZLİĞİMLE ve ŞÜKRÜMLE BİR PAYLAŞIM GERÇEKLEŞTİRSEM; Ahmet KAYA DÜŞÜNCESİNE TAMAMEN ZIT BİR DÜŞÜNCE ve HAREKET BİÇİMİDİR! .
..
Topluiğnelerden sakınan insanlık balonu
Şişirilmiş bir balonun gücünün ve azametinin içindeki havadan kaynaklandığını öğrenmek için bir topluiğnenin ucu yeterlidir.
Gerçek lezzetinden asla tadamayacağımız muhteşem görünümlü hormonlu meyve ve sebzelerin artan dünya nüfusunun acil ihtiyacına dönük önemli bir işlevi gördüğünü hepimiz biliriz. Fakat benim aklımın almadığı;
..
Hayattamı insanı aramak lazım
İnsandamı, hayatın izini bulmak lazım
Arayan herşeyi bulabilirmi ki
Denemek başlamanın yarısı
Yarısı, tama giden yolun yarısı
Hal böyle olunca başlangıç aşılmış
Aşılan yol, yol alınmıştır
..
Asar Dağı Zirvesinde; Türkçemiz adına, duyarlı ve hassas temiz kalpler: diyalog kurar! .
Dostluğun daimiliği adına; birinin varlığı, diğerleri için bir varoluş sorumluluğudur! .
İki Asarlı, iki can, iki yoldaş, iki yandaş; dostluğun daimiliğine adanan özverilerde! .
Türkçe'nin geleceğinden sorumlular; duyarlı, samimi ve cömert kalemlere: başarı gerek! .
Düşünce iklimi baharında; çiçeklerimiz: dağlarımızı süslemeli ve dostluk kazanmalıdır! .
Birbirine yardımcı olmak isteyen dostluklar; kalem döndürmeli ve gelişimi yaşamalıdır! .
..
Yok bükmek boynumuzu.
İnanmalıyız çelik bileklerimize,
Mangal gibi yüreklerimize.
Düşsede gözlerimizden kanlı yaşlar,
Görmemeli bizden başka hiç kimse.
Yok bükmek boynumuzu.
..
Başarı mutluluk baştan gelmeli
Olmadan bu yola çıkma boşuna
Olmasa başarı gülmek bahane
Zoraki öpmenin gereyi yoktur
Nakışa çok ince ilmek atarsın
Evde sevgi mutlululuğu ararsın
..
SEVGİ İÇİMİZDE
Tarikat marifet deyip gidenler
Bu yolların sonu ummana gider
Bilmezlerki her yol tanrı yoludur
Er geç hakikatı görür sevenler
..