YENİ ROMA VE İSLAM DÜNYASI
Yeni Roma İslam dünyasına gizli ve açık bir savaş başlatmıştır. Yeni Roma eskisinden daha planlı bir şekilde düşman bildiği İslam dünyası için organize olmuş bir vaziyette savaş açmıştır. Bu savaş İslamın yayıldığı yıllardan bu yana sürmektedir.
Kendi aralarındaki çıkar çatışmalarına dinler arası diyalog çalışmalarıyla son vermiş, İslam alemine karşı top yekun bir savaş açmıştır. Bu savaş büyük bir savaştır, iki dünyadan biri yok oluncaya dek sürecektir. Geçmişte kapitalist ve komünist bloklara ayrılan Hristiyan alemi İslam toplumlarının dirilişi karşısında birleşme yoluna gitmiş, güç birliği yapmıştır.
Bu güç birliğidir ki bu gün İslam dünyasının geçmişte iki blok arasındaki bölünmüşlüğünü daha fazla artırmıştır. Böl, parçala, yok et teorisiyle İslam dünyası güçsüzleştirilmiştir. İslam dünyası Yeni Romanın böl, parçala, yok et teorisinin de ötesinde birbiriyle savaştır sloganıyla iç savaşlara sürüklenmektedir.
Önce İran devrimi desteklenerek Şia bayrağı güçlü bir savunucuya kavuşturulmuş, sonra ırak parçalanarak İran’ın yayılmacı siyasetine terk edilmiştir. Şimdiyse Yemen’e kadar uzanan bir Şia kuşağı tamamlanmaktadır. Bu kuşak Suriye’nin parçalanmasıyla yıldızına kavuşmuştur. Bu karışık ortamda yıllar önce Afganistan’da konuşlandırılan El-Kaide örgütü bu bölgede uç vermiş, taşeron Işid örgütüyle ehl-i Sünnet camiası Harici akımın kollarına atılmıştır.
İran’la savaştırılamayan Türkiye parçalanmak istemiş, Arap baharıyla bütün Arap devletleri korkunç bir iç karışıklığa, kaosa mahkum edilmiştir.
..
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri, 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuruyla İstanbul’dan yola çıkarak 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a bir güneş gibi doğdu ve Kurtuluş Savaşının başlangıcına imzasını atan bir dizi toplantıları başlatarak Türk milletini Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda emin adımlarla, onur, cesaret, birlik-beraberlik ruhuyla yürümelerinin, hep bir birlikte mücadele etme gücünü kendilerinde bulmalarının yolunu açarak zorlu bir mücadeleye hazırlanmalarını sağladı. Onun içindir ki; Atatürk’ün Samsun’a ayak basması “Kurtuluş Savaşı’mızda çok büyük bir anlam ve öneme sahiptir. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919’da İstanbul’dan başlayan yolculuğu, Zafer’le sona eren Kurtuluş Dönemini simgeler.
Atatürk’ün Türk Gençliği’ne güveni sonsuzdur. O nedenledir ki; Gençliğe Hitabe’yi dillendirmiş, o nedenledir ki; bu ülkeyi gençliğe emanet etmiş, “Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz! ”, demiştir. O nedenledir ki; ” Muallimler; Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister., diyerek gençliği de öğretmenlere emanet etmiştir. Türkiye’nin, aydınlık geleceğini inşa edecek olan gençlerin en iyi şekilde, özgür iradeleri ile özgür düşünceli, sağlam basan bireyler olarak yetiştirilmeleri sorumluluğunu da ancak öğretmenlerin omuzlarına yüklemiştir. Çünkü, ona göre öğretmenin başarısı, gençlerin, ülkenin başarısı demektir. Öğretmen, gençleri sadece kendi alanında yetiştirmekle kalmayıp, onları toplum hayatı içindeki rollerine de yani, hayata hazırlamakla da yükümlüdür.
Yine bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda, yine bin bir umutla, bin bir hayallerle bakarken çocuklarımıza, gencecik fidanlarımıza, onur ve gururla kabarıyor göğsümüz, içimden “Sizsiniz, her şeyimiz, ekmeğimiz, suyumuz, hayallerimiz, umudumuz, siz olmazsanız (Allah Korusun) ne anlamı var ki her şeyin, tek bir lokma şu dünyadan umduğumuz, o da yaş olmuş kuru olmuş ne fark eder, siz olunca her şeyin bir anlamı var, yoksa yavan her söz her kelam, iyi ki varsınız, işte o zaman uçan kuşa bile benden selam” diye geçiyor.
Ne umutlarla bel bağlıyoruz gençlerimize gerçekten de…Babalık duygusunu yaşamamış Atatürk de nasıl da inebilmiş olayın derinine, bazıları yaşayarak öğrenir hayatı, anne-baba olmayı ama, akıllı insan, geleceği akıl yoluyla görebilir, bir şeyi anlaması için illa da yaşaması gerekmez, akıl yoluyla hissedip algılayabilir. İşte Atatürk de çok zeki ve de ileri görüşlü bir insan olarak ülkemizin geleceğini ancak ve ancak onların zekasına, enerjisine duyduğu güvenle gençliğe emanet etmiştir. Zira, gelecek onların eseri olacaktır. İNŞALLAH.
..
Kumbara kumbara,
İçin doludur para.
Çok da küçüksün ama
Benziyorsun ambara.
Paraları yutarsın.
Harcamadan tutarsın.
..
Kuru cam,
Güneşin ışığı
Ebedi hayat veren.
İşin parlak gidişi,
Başarı cennetteki
Sulardan biri.
Adına anonim,
..
Masal,öykü,bilmeceyi,
Mevsim,gündüz,geceyi,
Tümce,sözcük,heceyi,
Öğretti öğretmenim.
Okumayı,yazmayı,
Güzelce konuşmayı,
..
‘’Ameller niyetlere göredir.’’Kimler hangi niyetlerin peşindedir bilemiyorum. Ancak bildiğim niyeti bozuk çok kişinin olduğudur. Neden mi öyle düşünüyorum? Çünkü sınırlı olan insan beynin algılayabileceği ya da düşünebileceği alan o kadarda geniş değil.
Yalanlarla istenilen amaca ulaşmak isteyen kişiler, yüzüne yalan maskesini takarak ortalıkta dolaşabiliyorlar. Kendilerini farklı göstermek suretiyle kendi menfaatlerini elde etme yarışına girebiliyorlar. Ama niyeti bozuk bu faaliyetler amaçlarına ulaşsalar bile unutulmamalıdır ki; Amellerinin kötülük hanesine bu yaptıkları anında işlenmektedir. Belki fani olanları kandırabilmek, bu yalan dünyada mümkün olabilir ve belki daha rahat bir yaşantı elde edebilirler. Ama inanan insan için gizlide olsa yapılan her hareketin görüldüğü, onun hesabının verileceği gerçeğini hiçbir şey değiştiremez. Yalnızca ahiret inancı sonucu bu değerlendirmeler son buluyor sanılmasın! İnsanlar yaşadıkları müddetcede yalan yüzlerine taktıkları maskenin bir gün düşebileceğini unutmasınlar.Kişilerin yüzlerine bakıldığında ya da belli bir süre hareketleri izlendiğinde icraatlarının sonucunun niyetleri ile uyuşmadığını görmek pekâlâ mümkündür.’’Dışının görüntüsü içinin aynasıdır’’Şair’in dediği gibi dış görünüşler,davranışlar,olaylara bakış ve olayları değerlendirme aşamaları insanlar hakkında net bilgilerin elde edilmesinde önemli bir ölçüttür.Aslında,kişilerin uzun vade’de ne yapmayı,niçin yapmayı düşündüğünü,niyetleriölçüsündeyeniden değerlendirmesi gerekir.
Kısa yoldan elde edilebilecek’’bir noktacık menfaat için virgül gibi eğilme’’ sözü mucibince
Kişilikten taviz vermemek ve itibar etmemek gerekir.
Gerçektende insanlar ayakları yere basan, ne konuştuğunu, neye niçin niyet ettiğini bilen, sözleri ile davranışlarının birbirini dengelediği insanlara daha çok itibar ederler.
İlk başlarda kandırma operasyonunda başarı elde eden, kötü niyetli kişilerin sonradan foyası ortaya çıkar. Yani; ’’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’Onun için hem dünya hem de ahiret hayatını güvence altına almamız, yalandan, riyadan uzak durmamız gerekir.
Saygı duyulan, sevilen, itibar gören ve bu dünyada olduğu gibi diğer dünyada da geleceğimizi kurtarmak için herkesin kendisi olması ve niyetlerinin sonuçlarını iyi değerlendirmeleri gerekir.
..
Kardan adam yapalım.
Burnuna havuç takalım.
Biraz odun getirip,
Önünde ateş yakalım.
Erisin yavaş yavaş.
Yapsın ölümle savaş.
..
'şiir dostunun gönül kızına doğum günün anısına'
Engin bir bakıştan arta kalan gelmelerin söz gemisindeyim
Masallar anlatır ruhlar sen doğdun ben büyüdüm mutluluklara
İzledim büyümeni bin dünya verdin hep başarı aynalarında tarandım
Nazlarına sonsuz özlemler ekledim ekilmiş huzurum oldun
Eskimez senli hiçbir şeyim sen güzellilere hasatken
..
Dille yapılan dua yetmez,
icraata dökmek gerek.
Açılan elleri çalıştırmak,
aklı kullanmak gerek.
Neticeye sebep olmak,
rahmet kapısını çalmak,
başarı için çalışmak gerek.
..
Bu ev bizim evimiz.
Burda rahat ederiz.
Evi temiz tutalım.
Rahatça oturalım.
Şükür eve kavuştuk.
Aynı evde buluştuk.
..
Geceleri uyumadın,
Beni uyuttun anne.
O ak sütünü verdin,
Beni büyüttün anne.
Yürümeyi bilmezdim.
Beni yürüttün anne.
..
Evde var iş bölümü,
Herkes bir iş yapıyor.
Annem dikiş dikiyor.
Ablam ders çalişıyor.
Ben okula giderim.
Evde ayrıdır yerim.
..
23 Nisan 1920’de açılan TBMM sinin en önemli özelliği kurtuluş savaşının yönlendirici beyin merkezi konumunda olmasıdır. Çünkü kurtuluş savaşı ile ilgili bütün kararlar burada alınmıştır. Mustafa kemal önderliğinde milletimiz dünyaya bağımsızlık savaşının nasıl olacağı ile ilgili büyük bir ders vermiştir. Bu hareket ezilen milletlere bağımsızlık yolunu açtığı gibi bağımsızlık savaşımızın diğer milletlere örnek olması açısından önemlidir.
Bayram oluşuna gelince; 23 Nisan 1920 ilk büyük millet meclisimizin toplandığı gündür. Yani 23 Nisan, Milletin yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gün oluşu bakımından Milli egemenlik bayramımızdır.
23 Nisan Dünyada kutlanılan ilk çocuk bayramı olma özelliğini de taşır. Çünkü bu günü Atatürk Türk çocuklarına armağan etmiştir. Bu çok önemli bir olgudur. Atatürk’ün Milletimizin geleceğini oluşturacak çocuklara değer vermesi demek; Milletimizin İlelebet varlığının devam edeceğinin bir delaletidir.
Son yıllarda Atatürk’ün’’Yurtta sulh, Dünyada sulh’’ ifadesinin bir tezahürü olarak, Dünya çocuklarının Türkiye’de Buluştuğu, dünyaya barışını haykırdıkları bir şenlik konumuna getirilmiştir. Çünkü Atatürk, Bütün dünya çocuklarına barışı, kardeşliği dünyada sulh ifadesi tezahürü ile ortaya koymuştur.
..
Bizim üniversiteye başladığımız 1982 Yılında sanıyorum yurdumuzda yirmidokuz ya da otuz üniversite vardı. Vakıf üniversiteleri yeni yeni hayatımıza girmeye başlıyordu. Şimdilerde ise özel üniversiteler ile birlikte üç yüze yaklaşıyor bu rakam bildiğim kadarı ile... Tabi bunların içinde dünya standartlarını yakalayıp da ileri düzey de eğitim ve öğretim verenlerin sayısı çok da fazla değil...
Sahip olduğu öğrenci sayısı bakımından üç büyük il Ankara, İstanbul ve İzmir'de ki üniversitelerin öğrenci sayıları hayli fazla. Bir de Açık Öğretim Fakültesi var, sanırım o uzaktan eğitim olduğu için en yüksek öğrenci sayısı da onda... Aslında ondaydı, şimdilerde onun tahtı kuvvetli bir şekilde sallanıyor, nasıl mı? Nasılı var mı arkadaş, bir de Hayat Üniversitesi varmış. Onu da yeni öğrendim ben. Face de bir sürü arkadaşım, profiline yazmış, mezun olduğu okulun bölümüne ''Hayat Üniversitesi'' diye... Eee boşa yazmıyor ya bunlar.
Bu Hayat Üniversitesi de öğrendiğime göre çok ilginç bir üniversite. Hatta dünyanın en ilginç üniversitesi de diyebilirsiniz. Herkes çok memnun halinden burada yazılı ve sözlüden not almak yok. Burada geçen notlar hep kanaat notu... Ama o kanaat notu o kadar önemli ki notunuz zayıf oldu mu, notunuz düştü mü, yandığınızın resmidir. İnsanlar sizin üzerinizde iyi kanaate varmadılar mı, işinizde iyi gitmiyor, aşınız da doğru dürüst pişmiyor, başınızda çok ağrıyor, karınız, çoluğunuz çocuğunuzda size bağırıyor...
..
İlim beyinde
Karekter ahlakda
Sağlık vücutta
Dostluk yürekte
Tarih geçmişde
Asillik soyda
Misafirlik sevgide
..
Seçim sona erdi, “ GEÇİM “ derdine devam. Seçim maratonuna başlarken; on-on iki partinin adayları ekibiyle birlikte, Sökelilerin önüne, görücüye çıktılar. Bir ay, yirmi gün boyunca Sökelilere yapacaklarını anlattılar. Ekipleriyle bir çalışma maratonuna girdiler. Maratonun sonunda, “CHP” Söke’de ipi göğüsleyerek, yarışı birinci olarak bitirdi.
Sökeliler hafızalarındaki “ YABANCI ADAY “ imajını silemediler. Sökeli olarak iyi tanıdıkları aday olan, ya da öyle olduğuna inandıkları “Necdet ÖZEKMEKÇİ” yi tercih ettiler. Buradaki tercih, siyasi partiye yapılan tercih değildir. Partiden ziyade, ağırlıklı olarak, Özekmekçi’nin şahsına ve ismine duyulan güven ve de sevgidir. Başkalarının yaptığı değerlendirmelerin detayına inmeden, Sökelinin belki yüzeysel, belki de özel değerlendirmesi bu oldu…Olumlu sonuç verdi. Bu sözüm yanlış anlaşılmasın…Bu benim gözlemim. Tespitim. Herkesin değerlendirmesi farklıdır. Gözlemleri, tespiti de farklıdır. Uygar insanlar olarak, hepsine saygılı olmalıyız. Tüm Sökelinin kabul ettiği gibi (oyları ile de bunu kanıtladığı gibi) Necdet ÖZEKMEKÇİ centilmen bir kişidir. Sanıyorum ki, samimi yaklaşımı ile de dikkatleri çekmiş, Sökelinin oyunu almıştır. Bu sözlerimi de Necdet’e övgü olsun diye yazmıyorum. Ondan bir gelecek ve çıkar beklediğim için de yazmıyorum. O benim, çocukluğundan beri tanıdığım, ailesini de iyi bildiğim bir genç…Benim partimin insanları belki beni yanlış değerlendirebilir. Ama ben; aynı zamanda bir yazarım, gazeteciğim. Sonuç, her ne olursa olsun, başka insanların kafasında her ne düşünce uyandırırsa uyandırsın. Gerçekleri, gözlemlerimi, tespitlerimi yazmak, insanları yanıltmamak benim görevim. Onun için bunları yazıyorum.
Bir başka etkenlerden biride, CHP Ana muhalefet partisidir. Sol çizgide, sol partilerin Lideri görünümünde olan partidir. Ayrıca; parti içi kutuplaşma ve bölünmeler olmayan, seçime bir bütün olarak katılmış olan tek partidir. İyi bir organize ile seçim maratonunu götürmüş, aynı uyum içinde seçime girmiştir. Bölünme olmayan, birlik, beraberlik v e uyum içinde yapılan her işte “BAŞARI” kaçınılmazdır. Sonuç olarak: “ CHP “ yi başarıya sürüklemiş, Söke’de Birinci parti yapmıştır. Belediye yönetimine getirmiştir.
Bu sonucu değerlendirirken; üzülmeye, ağlamaya, dövünmeye gerek yoktur. Kazanan parti tarafından da, diğer siyasi kuruluşları ve de üyelerine sataşmaya, üzmeye, kırmaya, kavga etmeye gerek olmadığı gibi, “ Küçük görmeye” de gerek yoktur. Centilmence bir yarış olmuştur, ayni centilmenlikle, karşılıklı sevgi, saygı ve anlayışla ilişkiler devam etmelidir. İtidal içinde davranmak, seçimin sadece bir yarış olduğunu unutmamak gereklidir. Seçimlerin amacının, “ insana hizmet” için olduğunu bilmek önemlidir.
Seçim, ekip çalışmasıyla kazanılır. Sonuç ise; seçmenin, halkın “ Tercihi “ dir. Suçlu aramak, ya da kaybeden partilerin birilerine, fatura kesmesine de gerek yoktur. Doğrusu olan şudur ki; kazanan ekibi önce centilmence kutlamalı, yardımcı olmalı, “ Halk İradesine “ de, saygı duymalıdır. İnanıyorum ki; bu seçimden hangi parti olursa olsun, bir başka partide, Milliyetçi Hareket Partisi de kazanarak çıkmış olabilirdi. O durumda; Necdet Özekmekçi’de, partisi de aynı centilmenliği yapardı. Önemli olan bir noktada birleşebilmektir. O da, Söke’nin geleceğidir. Kutlarız…Söke’miz için hayırlı olsun.
..
Eski yıl uçtu,gitti.
Tam on iki ay bitti.
Yeni bir yıla girdik.
Müjde yeni yıl geldi.
Güldük,oynadık,koştuk.
Yeni yıla kavuştuk.
..
Eğitimde barışta,
Aslerlikte, yarışta,
Yaraları sarışta,
Bayrağın gölgesinde.
İş, aş, evlilik, çocuk,
Piknitte köfte, sucuk,
..
Yapalım kardan adam,
Dikelim yol üstüne.
Gelip geçen her insan
Selam versin büstüne.
Lapa lapa,kar yağsın.
Soğuktan donup kalsın.
..
Eğer, ne istediğini bilirsen, o gün
Yaptıklarının sonuçlarını fark edersin.
Öğrendiklerinle harekete geçer,
Peşinde olduğun isteklere ulaşırsın…
Davranışlarını değiştirdiğin gün
..