Ben özgürlük olmadan,
Başarı olmadan,
Başaramadan...
Yani iş olsun diye,
Yalandan...
Hiç özgürlük işareti yapmadım.
..
Bütün işlerde cesur olmanın faydası var,
Cesaretin bittiği yerde esaret başlar.
Cesaretsiz bir iş yapanın başarması zor,
Cesaretin bittiği yerde esaret başlar.
Çoğu başarının azim olduğunu bilir,
Başarıyı başarı benim diyenler bulur.
..
Öğretmenler odasına ilk girdiği günü hatırlıyorum. Çok mahcup, sıkılgan ve tertemiz yüzüyle. Gözünü dört yana gezdirerek sanki bir tutunacak dal arar gibiydi.
Sanıyorum onun bu doğal ve temiz yüzü yaklaştırdı beni ona. Sanki bir kardeşim gibi hissettim onu. Onunla başlayan bu sessiz iletişim sanıyorum yıllarca sürecek dostluğun bir ifadesi olacaktı.
Zaman öyle hızlı geçti ki… Onun ve benim her türlü sorunlarımız karşısında benim en samimi sırdaşım olmayı başarabildi.
Öğretmenliği, en samimi bir atmosferin en engin paylaşımı gibiydi. Onun gençliğinin verdiği heyecan, okulumuzdan aldığı destek ve katkılarla gün geçtikçe pişiyordu.
Yeşil gözleriyle, kendisi içindeki üretim ateşinin yegâne temsilcisiydi. Devamlı üretmek, devamlı yararlı olmak düşüncesi onu tempolu koşu yarışçısı yapmıştı. Öyleki yerinde duramıyor, elinden gelse yanlış bulduğu her şeyi kökten değiştirmek istiyordu.
Enerjisini, futbol sahalarında atamamış bir sürat koşucusu idi o.
Edebiyat onun her şeyi idi. Çünkü biliyordu ki insanı insan yapan bütün değer yargılarının müteşebbisi edebiyat idi. Konuşmak, fakat çok iyi konuşmak. İnsan olduğunun değerini hissettirerek insanlarla iletişim kurmak vazgeçilmez değerlerindendi.
..
Engel tanımayız, hemen aşarız,
Kabımıza sığmaz, dolar taşarız,
Şampiyon doğmuşuz, özgür yaşarız.
Bize Siverek'in kızları derler,
Rakip olacaklar bedel öderler.
Başarıya giden yolu tırmandık,
Bu yolda koşarken, hep Hakkı andık,
..
Eğer başarılı olacaksan gülümse,
Başarının yolu gülümsemekten geçer.
Başarı gülümsemede gizli bilinse,
Başarının yolu gülümsemekten geçer.
Yaşamanın tadına bak sen olma gamlı,
Dertli olup sonra gözün olmasın nemli.
..
Neden
Nedensiz nedenler neden
Neye karşı bu çırpınış
Bunca emekler nedensiz
Bomboş dünya
Emek verip karşılığında birşeyler almak
Birşeyler kazanmak için uğraşlar
..
Karar, kazanç için çıktığı yolda, kendi kararı ile pastaya katkı katacağı un kaliteli olsun diye seyahat halindeydi. Meslek olarak reklamcılığı seçmiş, kendisi ile bu yolda çıkmak isteyen dost yüreklere birliktelik ve paylaşım yumurtası verme kararı almıştı.
İçindeki çocuğun sesi ile yürüdüğünün farkındaydı. Meraklı düşünceleri ile kapı, kapı dolaşıp, üç insan da bir değer kendisine yüzü dönük gülümseyerek verdiği reklamlar ile kendini ifade etmenin başarı pastasına kattığı tepsi için kendini onurlandırıyordu.
Pastanın üçte biri kendi başarısından kaynaklandığı için, merakını azaltmamaya ve aynı zamanda içindeki karışıklığı çözmeye çalışan, devamlı kendi hayatından kesitler gören, detaycı, düzenli bir yaşamı seçmek isteyen şahıslara, sanki cesaretsizliğin içerisindeki cesareti var gibi davranarak, yeni kapılar bulmak için, çıktığı yolda aslında kendini bil ve kendini tanı isimleri olan değerleri ile kendi kararlarını sergiliyordu.
Geçmişindeki her başarısızlığın altında ki başarı, ikilem yaşatmış olsa da, tereddüt, başarılı olma çabası ile yürüdüğü yol, kriz dönemlerine rastlıyordu.
..
Herkes gelip geçer fani Dünya'dan,
Geçemedim adını size anmadan,
Bize guru duydurdu, heyecan yaşattı,
Minnettarım Sinan Şamil San'dan.
Hakkını helal etsin. Türk'ün temsilcisi,
Bir ulusun başarı duasını aldı kendisi,
..
1890'lı yıllarda tasarlanan Yahudi devleti tam da İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Yahudilere uygulanan soykırımın sonrasında 1948'de İsrail'de kuruluyor.Almanya devleti tazminat ödemeye mahkum ediliyor ve şu an alınan her BMW ve Mercedes ile birlikte İsrail'in gelişmesine aslında herkes katkıda bulunmuş oluyor.
İsrail bilgi ve teknelojide gelişmesine karşın nüfusta bir türlü istenilen seviyeye gelemiyor.Afrika'dan, Dünya'nın muhtelif yerlerinden İsrail'e Yahudiler getirtiliyor ama bir türlü nüfus olarak büyüyemiyor.En son İran'daki Yahudilere yüklü miktarda para karşılığı İsrail'e gelmeleri teklif ediliyor.İranlı Yahudiler biz satılık değiliz diyerek bu teklifi geri çeviriyorlar.
Büyük İsrail'in sınırları Nil'den Fırat'a kadar uzanan coğrafyayı kapsıyor.İsrail'in bugünkü nüfus yapısıyla bu idealini gerçekleştirmesi ise imkansız gibi görünüyor.Ama İsrail tabi ki boş durmuyor 1950´li yıllarda 100 bin Kürt'ü İsrail'e yerleştiriyor.Kürt mahalleleri kuruyor.Hatta bununla yetinmeyip Türkiye'ye kadar elini uzatıyor. GAP projesini, İsrail kendisi için Batı tarafından desteklenerek Türkiye'ye yaptırtıyor,böylece Yahudiler yavaş yavaş Arz-ı Mevud’u gerçekleştirmeye doğru gidiyor, hatta Ecevit’i karşılamadığı için görevinden alınan eski Urfa valisinin aslında İsrail firmalarına engel çıkarttığı için görevinden alındığını herkes biliyor.Yahudiler Türk coğrafyasında at koşturuyor.Atın sırtına Kürtleri de aldıkları görünüyor.
Amaç Büyük İsrail Projesini Kürtlerle birlikte gerçekleştirmek.Bu projeye aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesi de deniyor.İsrail kendine hizmet edecek insanları çok iyi tespit ediyor ve onlarla birlikte adım adım idealini gerçekleştirme yolunda ilerliyor.Bilgi ve teknolojiyi elinde bulundurarak İslam ülkelerini avucunun içine alıyor.Hatta bazı İslam ülke liderlerini Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı bile yaptırtıyor.
Bu projenin başarı şansı yüksek görünüyor.Fakat İran'ın nükleer denemeleriyle ortaya çıkması şu an sorun olarak gözüküyor.Birçok İslam ülkesinde gerçek bir bilim adamı olmaması olanların ise öldürülmesi İsrail'in işini iyice kolaylaştırıyor.
..
Canlar bir deri bir kemik etse.
Öldürmek başarı marifetse.
Bize musalat olan beddua mı ah mı.?
Acaba yaşatmak suçmum günah mı.?
..
Ön yargılı sevdi mi
Hiiç bitmez değer.
Ön yargıdan perdeler
İşler değerler örter
Ön yargılı perdeli
..
HAYATIN DÖRT İŞLEMİ! .....
HAYATIN 4 İŞLEMİ VARDIR;
BAŞARI; İNSANI TOPLAR,
BAŞARISIZLIK; EKSİLTİR,
AŞK; ÇARPAR! ..
AYRILIK; BÖLER! ..
..
İŞKOLİK KOZA
İnsanlar yaşamları boyunca, ardı ardına koşuşturur. Bu koşuşturma bir müddet sonra kişiyi sorumsuz yaşamaya bırakır. Eylemlerin sorumsuzluğu aileyi, çevreyi, mesleği de etkiler… Aynı zaman da kendini unutan kişi yaşamdan zevk almamaya başlar… Etkisiz ve tutarsız davranır… Kendini beğenir. İç sesi duyurmamaya çalışır… Sorumsuzluğunu inkar eder. Yalan söyler. Başkalarını çiğner. Bir müddet sonra, severek o işi yapmaz. Mutsuz, huzursuz, sıkıntı yaşadığı için devamlı mesleğini değiştirmek ister, Ailesini değiştirmek ister, Çevresini değiştirmek ister… Aslında Kendini bil ve tanı çiçeği araştırırsa, SONUÇ Onunladır. Sen “ İŞKOLİK KOZA” bu düşüncedeki insanlara öğreteceğin kişiliğindeki değerin ile “ Huzursuz, sıkıntılı, bağımlı, mutsuz” insanlara geçmişini unutup, bağışlaması gerektiğini ve önünde kocaman yeşil bir vadinin olduğunu öğretmelisin. Başarı, Mutlu, Rahatlık çiçeklerinle sorumlu ve müdahale etmelerini göstermelisin. Güneş çiçeğini tutup bu insanları gülümsetip, geleceğe ışık saçmalarına bakmalısın! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ............
Kelebek Çocuğun sesine kulak verin. “ Özgürleşin! Gülümseyin! Fark Yaratın! Bütünleşin! Ne Kadar Güven İçerisinde Görünürse Görünsün, Çocuk, Genç, Yaşlı; Zengin Ve ya Yoksul Tüm Canlı Varlıkların Sana Gereksinimi Vardır. Kendinizin Armağan Olduğunu Unutmayın. Gezebiliyor, Duyabiliyor, Görebiliyorsunuz. Farkında lığa varın”
İstanbul, 11 Kasım 2007
..
Şiir denince öncelikle kişinin ne anladığını sorgulamamız gerek. Aksi halde şiirde ulaşılması gereken ne sorusuna sağlıklı cevap üretemeyiz. Öncelikle şiir dendiğin de aklımıza aşk, ya da mistik özellikler içeren mısralar gele bilir. Hiç şüphesiz bu mısralar da şiir olabilir. Ancak şiir in amacı bundan çok ötelerdedir. Bunun anlaşılabilirliğini sağlamak için Homeros’a kadar inmemiz gerek. Çünkü orada öylesi yalın mısralarla karşılaşırsınız ki, ta o dönemde insan sevgisini öne çıkararak savaşın ne anlamsız bir eylem olduğu ortaya konulmuştur. Günümüzde şiir, toplumu bir ilizyona tabii tutmanın ötesinde, geçmişte olduğu gibi toplum sorunlarına öncelik vermek zorundadır.
Biz kıyaslamamızı bu eksene göre yapmak zorundayız. Aksi halde şiir, bireyi ve toplumu bir noktadan yukarıya çıkarmak gibi bir eylem yüklenmemiş olur. Şiir böyle bir fonksiyon icra etmez mi? Bu sorunun yanıtını elbette geçmişte arayarak bula biliriz. Kurtuluş savaşımızda ve öncesinde şiire baktığımızda, şiir toluma kimlik kazandırmanın ötesinde, toplumun duygu ve düşüncelerini de şekillendirmiştir. Ne var ki şiir, uğramış olduğu istibdat dolayısı ile günümüzde toplumu uyutmakta kullanılan bir araç olma durumuna indirgenmeye çalışılmakta. Hatta bunda da başarı sağlanıldığı söylenile bilir.
Şiir, eğer okuyucuyu, efsunlamanın dışında, yaşadığı zamanı düşünmekten alı koyuyor ise, bence o şiir den uzak durmalı. Şiir haksızlığı dilendire bilme cesareti de göstermek zorundadır.
Nazım Hikmet Ran bir büyük Dünya şairdir. Nedeni, o, haksızlığa Dünya’nın neresinde ise karşı çıkma cesaretini mısralarında sergilemiştir. Eğer, Nazım Hikmet Ran Türkiye’de yaşasa idi, bu gün Türk şiir çok başka evrelerde olurdu.
..
Ne garip ki…
Basiret olmayınca
Azim ve bilgiye ulaşılmayınca
Kısır bir döngünün içinde kalmaya kanaat getirince
An ve zamanı hesapsız bir şekilde tüketip miskinliği tercih edince
Ne haftalık sohbet ve ne de rızkın artması adına “Vakıa” süresinin okunması
Çare olmayacaktır, fetih ve başarı azim ve gerekçelerini ikamet etmekle mümkün olunan nasibi takdirdir
..
Kardeşliğe atılan her adım
Bir zafer
Bir başarıya koşuştur
Onun için biz kardeşiz
Kardeşliğin kıymetini bilmeliyiz
Başarı ve zafer bizim
Mutluluklar bizi bekliyor
..
Dinler;
evrensel değerlerin evrenin yaratıcısı Allah (cc) tarafından, seçkin şahsiyetler olan peygamberler aracılığı ile evrenin en değerli varlığı olan insana, iki dünyasını da huzur ve mutluluk içinde yaşamsını temin eden pratik ve teorik ilahi masajlar manzumesidir.
Evrensellikten uzaklaşıp millileştirilip, devlet reislerinin, aşiret ağalarının, dini geçim kaynağı gören istismarcı alimlerin menfur menfaatlerinin teminine hizmet ettirilince, inançlar, savaş ve sömürünün sebebi gibi görünür.
Evrensel boyutu korunduğu müddetçe!
insanlığın barış, huzur ve saadet içinde yaşamasını,
..
Yayını germeden ok atamazsın,
Eller çalışırken sen yatamazsın,
Başarı dediğin emekle gelir,
Bu gerçek var iken sen duramazsın.
Gerilmek hedefe ulaşmak için,
Hedef belli ise korku da niçin,
..
İyi insan olma ile başla yaşama:
Eğer, hasta olmak istemiyorsan, bir kez daha dön bak kendine. Ayna benim özüm ise: Duygu, bana anlat önce. Unutma, bastırdığın her duygu, sana bir hastalık getirecektir. Mide sancılarını, bel ağrılarını incele…
İyi insan olma ile başla yaşama:
Eğer, hasta olmak istemiyorsan, bir kez daha dön bak kendine. Ayna benim özüm ise: Sır, bana anlat önce. Unutma, kararsız her sır, sana bir hastalık getirecektir. Güvensiz, endişe, ızdırap, çelişki, kelimelerini incele…
..
Şu anda dün olduğu gibi, mahşere yürüyorum. Yolumun kesiştiği marazlıklardan, yediğim sopanın ağırlığınca hakkı izhar ederek. Hemen hangi yola saptıysam nefret kokuları geliyor.
Yukarıdan verilen mesaj aşağılarda başka türlü tasvir edilmiş olacak, anlaşılan. Her ne kadar dokunmadan geçeyim denilse de, illaki dokunuluyor bir yerlerde zülf-i yare ve fıtratın tecellisi husumete tezahür ediyor sonrasında musafahanın. Soru başka cevap başka bu alemin bazı kerelerindeki üslubunda.
Herkes bir çıkış yoluna doğru ilerliyor yada öyle sanıyor ancak tuz taşlarında oturan bezirganlar bile oturdukları yerde yaşlanıyor, zamana yeniliyorlar.
Yedi iklimi bir göz kırpması vakit aralığında yaşadığım anlar olmuştur! Önümde sis bulutları, arkamda ayaklarımı yerden çelecek bir fırtınanın gümbürtüsü, yüreğimde sıcacık bir huzurla sevgiliye koşuyorum yılmadan, dur durak bilmeden.
Kendime soruyorum; Kim ki o sevgili?
Ve kendi kendime cevap veriyorum; Kirli tozlu yüzüme ve yırtık pırtık üst başıma aldırmadan, gözleriyle gözlerimi arayacak olan o sevgi ve şefkat dolu bedendeki ruh, belki de. Kaç defa kafam gözüm yarılmıştır bu faraza umut için!
..