Ömrüm baharsa ilk cemresin
İlk seni gördü gözler
Ve bu ömrün son demisin
Dil en son seni söyler
Asma yüzün
Kimse almaz yerin
Yare değmiş avluda yûzleri gûleç
Gölgende süzülmüş bir zarif kuğu
Böyle netamete utanır vurmaz
Dilber asıl sen güneşin gel alnını yak
Yok olmaz dillerin seslerîn uyak
Ağıt yak bûlbûle olmaz şirk koşmak
Sanma ki can
Aslı var
Ne üzüldüğün şeyin
Ne sevindiğin şeyin
Bu bahtında her şeyin
Bir nihayet faslı var.
Pervane
Sende
Dolup boşalan kışlalar gibi yürek
Ne zaman yıkılırsa duvarlar
O zaman askerlik bitecek
Kızdığımdan demedim bunu da sana
Şems
Gülüşüm vardı sel sel
Çaldı yel
Pervasız el
Al bana geri ver
Şems
Pul ettin sevdiğimi mecalin ellere midir
Dönsün eşin dostun tutunacak dalsız kal
Köz ettin gözümü merhemin ellere midir
Yansın bağın bahçen sığınacak yersiz kal
Beddua gibi değil al bana attığın yükü
Uzandığın her yer uzak her şeye yetersiz kal
Anlayana sivri sinek sazdı
Davullar çaldı çaldı durdu
Elif dedim kurşun dedim vur dedim
Kımıldama yûreğimde dur dedim
Alem sağır oldu anca anladın
Özledim tabii ki seni çok
ben hangi bedenlerin Istanbul unu yasiyorum
Hangi suclu yureklerin cezasini cekiyorum
Faili bulamadin mi tuttugunu mu yakalarsin İstanbul
Neden gizli gizli etten kafeslerdeyim
4 yanım sen gökyüzü sen
Oysa dağlarım var benim deniz kıyılarım
Öyle güzeldi ki gözleri ayan beyan dil dade
Sımsıcaktı iklimi gönülden ziyade
Ne nisyan ettim de gelmedi bir daha
Ben onu o beni unutmazdı güya
güneş gibi gülümse hep yüzüme
toprağına kök salayım
her sabah doğ ki içime
kalbine sarmaşık olup filizleneyim
boyum arşa çıksın senin göğünde




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!