Gecelerce ağladım senin için
Aslında
Sen ne gördün ne de bildin
Sert, kırmızı, sulu bir buzhane elmasına benziyorsun,
Bakınca ağzında güçlü, buruk bir tad bırakan.
İlk ısırış şaşırtıcı, garip bir kutsama,
Sonrası büyük bir arsızlık.
Gözlerinde bir şey var
Henüz çözemediğim.
Bin yılın yorgunluğu sanki,
Bin yılın yılgınlığı.
Kırık bir hüzün,
sonsuz bir yas içinde.
De ki vurgun var suyun dibinde
De ki gölgesiz nemli yakıcı bir güneş toprağın üstü
De ki karabasan her gece rüyalarım,
De ki aşsız ekmeksizim bundan sonra, bir yudumum yok içmeye,
De ki sokaktayım, yataksızım, yatacak yerim yok,
De ki ayakkabım delik, pantolonum yamalı,
kor gibi yüreklerle çıkagelmişiz
yıllar sonra.
İçimizde bahar çiçekleri,
Her yerimiz boydan boya papatyalar.
Sevda falları dilimizde,
Seviyor,
Sevgilim,
Gözlerin düşer aklıma her daim.
Gülen gözlerin,
Ağlayan gözlerin,
Hüzünlü gözlerin,
Neşeli gözlerin,
Küçük bir sandal hani,
İki ağaçtan iki kürek,
Tepemde dönüp duran martılar,
Mendirekte bir karabatak.
Çılgın gibi çekerken ben kürekleri,
Selam söyle diyorlar,
ektiğim rüzgarın hicran dolu fırtınasısın sen.
mis kokulu ağaçların altında gördüğüm tatlı bir düş,
dudaklarımda hüzünle karışık bir gülüş.
...? ? ?
...? ? ?
...? ? ?
Günüme gel sabah sabah,
Daha aydınlanmadan dünyam,
Kızıllaşmadan tan yeri,
Daha horozlar ötmeden
Gel.
Sevgiyle burkulsun küçücük yüreğim,
kalp yorgunu aşklardan arta kalandım
bir zamanlar.
örselenmiş çocuk sevinçleriydim
şehrin kenar mahallelerinde.
Martının ağzındaki balık,
ayyaşın şişesinden dökülen şarap,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!