Eteği belinde bir sevdadır tutunduğumuz,
Palas pandıras yokuşlar inilmez gayrı.
Sorulmaz dertler bir yana
Gök demire, yer bakıra çalar,
İmkân aramaya mecal yok,
Lâkin hal böyledir diye
Sırayı bozma! ..
Dışındakini bir sonra düşün,
İçinde yaşattığın dünyayı kurtar öncesinde! ..
Hüner,
Maça kızı oynar gibi yaşamak değil,
Eksiltmek, eksilmektir, bilesin.
Gelmiş geçmiş
Bütün mutsuzluklarıma ve umutsuzluklarıma
Başka sebep aramam
Bundan sonra...
Tükenmişliğimin ve yenilmişliğimin
Hesabını da sormam kimseciklere...
Farazi meslek değil benimkisi,
Gökyüzünü ayaklarımın altına alırım,
Gökyüzü utanır alçaklığından.
Dokunduğum kahpeliği
Eritirim amansız,
Ateş bile yanmaktan ihtiraz eyler.
Yazarken;
Birbirine dokunmamalı kelimeler.
Biri diğerinin elinden tuttu mu,
Anlamsız olur keratalar.
Şımarmadan, yerli yerinde olmalı hepsi,
Ne kendini yakmalı, ne cümleyi devirmeli.
Biraz mahçup, biraz mahzun,
Ama mutlak firari militanca,
Zamanı geldi
Vestiyeri boşaltmanın.
Sadece anımsatan tozlarını döküp raflara,
Dama atılacak pabuçlarını topluyorum
Yorulmaz mı kanatların hiç senin?
Kar boranlar da mı engel değil fulelerine?
Tükenmedi gitti hesapsız mermilerin,
Kaçıncı turnikedesin bilmiyorum,
Bırak da gövden yere değsin artık,
Bu sonuncu sortin olsun Sevgili,
Sen SEN OL’madan
Yollarımda yürüme KÜÇÜĞÜM,
Ardıma düşme yalınayak,
Kırık kalpler batar da ayaklarına
________________________Kıyamam…
Benim geçtiğim köprüler
Geçmiş gündü,
Hatırımca dündü,
Şimdi söylenen gibi
Üçgün öncesine atfedilmesin,
Çeyrek asır evvel başladım
Boyumdan büyük işlerin çıraklığına.
Hep küsürlü çıkar
Bu hesabın sonu,
Bir türlü tutturamazsın.
Yuvarlamak istersin, olmaz,
Kaydırılmış ayaklar,
Hayatlar gelir aklına ansızın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!