Deniz, dalgalarla olur ebrulu
Saf aşklar tertemiz, ne güzel, duru
Sevdalı gönülde binlerce soru
Sor, bana sor, cevap vermeye geldim...
Uzak sahillerde eğer görürsen
Yelkenlere yön gösteren, hep esen
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ferdinin bana sor adlı parçasını anımsattı bir anda bana harika bir şiir tebrikler fatih demir
sulara serilip dalgalanan aşk...
bazen durulan bazen fırtınaya yakalanan..!
çok güzel/di..
sevgi ve saygıyla
Sorar cânanım nerde…
Gönüller nerede, gülerler nerde
Bülbül görünse de her bahçede
Duyulmaz figân olur virân içinde
Aşık dert söyleşir,gülşen dilinde…
Koşar durmaz, neşeden neşeye
Götürür neşeyi bakmaz her yere
Bakar geriye, ne kalmış kendine
Her şey olup biterken yüreğinde…
Çekse de gözlerine hüzün sürme
Sanılmasın öyle kederliymiş diye
Açar, bütün baharlar yüreciğinde
Aldanma, boynu bükük gezse de…
İnsanın hoş geldin diyesi geliyor....Tebrikler
Ne fırtınalar gördü bu yürek...ne sevdalar kuşandı..leylak kokularını unuttuk gün batımında..uzuyarak yol büyüdü...aşk büyüdü..bir deli rüzgar esti..sor bana sor...sevgiyle kal..
melek ayaz
Rastlamadım…
Aşkın vurmuş gözlerime, gözlerime
Selam olsun, kadehteki gül çiçeğe
Dolaştım yüreğinin caddelerinde
Bak yine rastlamadım siteme…
Aşkı taşıyansın gözlerime, gözlerime
Selam olsun, baharın üzümdeki rengine
Gezimdim aşkın eşsiz sahilinde
Rastlamadım aşktan başka bir şeye…
Değil mi…
Gönlümüzün, ak pak neşesi
Neyleyim aşkta, senin olmayan sesi
Sarar zamanı, hem ileri, hem geri
Uçuşur yüreğimde, senden anlık teselli
Gönlümüzün uzaktaki kaderi
Yakın yüreğinde, ne sıcak değil mi
Benim değil, öten bülbülün sesi
O da senin gül bahçenden değil mi….
Bana sor…
Güneşin sabahını
Gecenin mehtabına sor
Derdin feryadını
Dertliden değil, dermandan
Yağmurdan değil
Bulutun gözyaşından
Şarabı içenden değil
Meyhâneden sor
Aşkı,
Sararmış yüzüyle buğdaydan
Ekmeği undan değil
Değirmenden sor
Ateşi sorma külhandan
Külhancıdan sor
Sorma yolu, yolcudan
O yükleri çeken, yoldan sor
Ama sor neşeyi aşıktan
Savrulur gelir maşuktan
Açar gözlerini her gün
Bir başka sabahtan
Her kadehe düşmüş izi
Her sahilden onu sor
Yankılanır…
Dalgalanırken deniz yüreğinde
Çiçeksi yağmur açar, gözlerimde
Mehtap fısıldar, en sessiz sesiyle
Kırılır kalemler, aşkın gölgesinde…
Bir başka yerden, bir başka yere
Aşkın, sesi dolaşır inceden inceye
O meyhaneden, bu meyhaneye
Yankılanır şerefe, gönülden gönüle…
Şu sııcak yazz günlerinde hafiif hafiif esen rüzgar
Yoksaa geleceğininmi haberciisi sahilleree......
Seni ne çook özlüyor şu sahiil şu deniiz
Rüzgar bırakın essiin yönümm senn yöncüm seen
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta