N aa.
Uzun yıllar sonra bir yaratık doğmuştu. Adı Bamu’ydu. Gerçi adının nasıl konduğunu, onu kimlerin koduğunu, ya da bunun ne anlama geleceği konularında bir fikir yürütemezdi ama, adı buydu. Ve bu boynuna asılı sallanan o yengeç yampirisi künyede yazıyordu. O nereye koştursa, künye de sallanıp duruyordu. Bamu çok yemek yiyordu, ve kemirirken her şeyi döküp saçıyordu –kemiren bir memeli? Ara sıra koşmaya başladığında; bazen iki ayakları üzerinde koşuyor, bazense dört ayak üzerinde devrilip gitmeye çalışıyordu.
Cangıldan çıktı. Çok yollar gitmişti; ona ulaşan dünya zamanı, ki insanlık tarihinin ona yetişmiş olması gibi belki de… Statik.
Bamu bir şehre ulaştı. Bir şekilde bir şehre ulaştı. Oraya nasıl geldiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Onu sürükleyen şans faktörü, bir otoparkın zemininden dolambaçlı yolları evirip çevirerek yukarı ulaşmasını sağladı onun, sekizinci kata. Büyük otopaktı bu.
Yine karnı acıkmıştı. Yiyecek bir şeyler aramaya başladı. Homurtusuna etki edecek başka bir ses yoktu. Yan merdivenlerden 8. katın çok yayvan, yılbaşı zamanı kalabalık alışveriş merkezlerini andıran ortalık alanına doğru tökezlemeler sergilemişti.Otomatik o makinalardan buldu Ve nasılsa, pörsümüş kotundan çıkardığı bir bozuk parayı o büyükçe kutunun özel, klişe kilit yerinden attı. El maharetiyle çıkarmıştı o parayı üstelik. Kutu da ona bonkör davranmış, ve bisküvi paketini hızla dışarı bırakmıştı. Bisküvilerin hepsini bitirdi. Homurdana homurdana etrafta dolaştı.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
sevinirim. güzel günler sn. Işık
tekrar döneceğim bu satırlara.....
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta