Günün devrin hali vakti hangi yagislarin karinda sogugunda ayaz yapar, tipi eser, poyraz bozar, kara yeller estirir veya durmaz dinmez saganaklar yosar yikarsa yiksin, yagmur camur demeden odalarin ve ocaklarin pencereden bakan ve kapidan öteye cikip giden düyaya yasam rizkini ve hayat güvencesini calisip kazanarak eve dönmenin dirayetli- mutlu insanini; ve evde bekleyenlerin ayni gönül sofrasinda doyup beslenerek huzur ve mutluluk artiran ortak horanta sevincine kucaklasip kavusur.
Bu yüzden ister sabahin uyku semesi kizil tan yerinden safaklar söktügü zifir bulanigi kör kütük erken vakitler saatine kurulsun uyansin, ister gecenin yorgun yiktigi yerden koyu karanligin ve bezgin yilgin dünyanin yükünü devraldigi zindan bir yerden ekmegin suyun gelecegi alin terine dogru giden zindan vardiyelere koyulup yollanirsa yollansin, artik hicbirseyin kendi bagindan tarlasindan ve topragindan ekip bicmeyi bilmedigi; fakat tutunacak her dala ve yasanacak her nefese insanin var ömrünü ölüm-zulum pahasinda ödeserek ancak; kaba kacaga, gömlege gocuga, caya sekere, kaleme deftere, aynaya taraga, gülümseyen mutlluluga ve hayali düsü kurulan türlü cesit yavana sogana ev hali olup ates ocak yakabildigi, hakki ödenmez degeri ve anlami vardi, uykusunu zahmetini dünegini harap edip adanmis emekl-zahmetlerle yövmiyesine gittigi yerden elini kolunu yükledigi kese kagidiyla yahut iki eli carsindan beri arnavut kaldirimlarini veya yagmur camur varoslarini sivayarak sürüklenip getirn yorgun adimlarin bakkal-manav veresiyeli sevinci pesin, file zenginligi.
BALZAC`in EUGENE GRANDIT ismiyle kaleme aldigi yerdeydik galiba en son bir ara. Galibasi da ne, kesinlikle öyleydik. Ekmegi suyu cirayi odunu ufrayi unu erigi elmayi sekeri yemeklik ve gaz yagini kilit altinda tuttugu ambardan tane ve dilim hesabiyla sayarak gündelik hayatin ihtiyacini dagitip gözeten ve kendi bildigi öngörülmüs hesabi disinda hicbir fazlaliga eli gönlü ve tahammülü varmayan; kiyassiz bir denetim gardiyanliginin tüm sefkat saygi sevgi ilgi yakinlik vicdan hak hukuk özveri paylasim gibi en temelden insani insanla özdestirip yakinlastirip cogaltip zenginlestiren duyarlilik inanc itibar ve duygularini kapildigi - hirs ihtiras kapris yaris üstün gelme dürtüleriyle bogulmus kusatilmis ve her gücün nufuzun yahut hakkin imtiyazlisina sahip olma tutsakliginin esir aldigi gönlü kararmis ve gözü dönmüslüge - saplantili kisilik bozuklugu ugruna yitirmis kaybetmis pintinin pintisiydi, kendine kapali yasadigi hayatin en ufak ayrintisina kadar TEK BASINA buyurup hükmederek, her ne zaman ne yapar ederse etsin veya sonuclari neye mal olursa olsun her durumda kesinlikle hakli cikmaya, hic bir sartta da asla yanilip haksiz cikma ihtimalini kendinde bulmamaya kilitlenip odaklanmis, sayisiz kalemdeki haddi hududu defter kitaplara sigmayan servetin mülkün özel noterlerce yazilip yönetildigi ve herkes yattiktan sonra -ortak hayatin hayaleti gibi hic bir varlik degeri olmayan kaisiyla dahi birbirine ayrilmis duvarlar paravaniyla sadece buyurdugunu dinletmekle mecburda anlasan – altin ve para dolu servet siginagi hücresine cekilip, sabahlarca mum isigiyla yetinen gömüldügü karanligin ve sessizligin icinde ordaki yiginaga tüm insanligini adayip tapindigi büyülenmisligi seyretmekmekten baska hicbir ileri öte iceri ve disari ilgisi iltisimi olmayan bencil bunak ASOSYALLiGiN -yeryüzündeki her cagda var olan tüm benzerleri gibi- doyum yetinme ve kanaat siniri bilmeyen cimriligin örnek seckinidir, evin babasi ve ortak yasamin tek hakimi konumundaki GRANDET.
Cünkü alkol kumar afyon özenti ihtisam tantana imrenti gösteris güc saltanat makam mevki kibir gibi, kiyassiz ve korkunc derecede `her neye mal olursa olsun veya her hangi düzen yahut yolla kazanilirsa kazanilsin, gecerlidir malum ve makbüldür ` anlayis inanis ve yaklasimli bütün bagimliliklardan hic bir farki özelligi ve ayricaligi olmaksizin servet, mal, mülk, ihtisam, nufuza dair kontrolsüz-sinirsiz yoldan hesaptan kitaptan ve INSANLIKTAN sapip azip cikmalar da, ugrunda feda ettigi tüm insanligi karsiligi onursuz itibarsiz kendi yerine sergileyip teshir ettigi sönük silik cansiz cisimsizlik hücresi ve mezarlik mecra soguklugudur, bencil bozgunu akibetini cehennem azabiyla ören donatan her kisinin.
Servetine servet, mülküne mülk, cevherine cevher katarak büyütüp genisledikce doyumsuzlugu daha da azip kudurmaktadir yasca da günden güne ilerleip ihtiyarlayan Grandet`in. Fakat her gün bir adim daha evleme cagina yaklasmis gelmis duygusal, uysal, nazli, sefkatli, sevecenligiyle tüm dünya pis ve kirli iliskilerinden habersiz ve uzak, annesinin sade safligi dibinde büyüyerek O´nun bire bir ikincisi ve yedegini serpilip gencelmis ve güzellesmis kizi EUGENE vardir bu bütün esyalari eski püsküyle gecinip idare etmekten baska caresi cikis yolu yoklugun , merdivenlerine basildikca sarsilan gicirtisi dörtbir taraftan duyuldugu agaclarla kapli pencerelerinden zar zor rüzgarin esip isigin sizabildigi kasvetli tekdüze evde.
Evin tek cocugu ve biricik kizidir EUGENE. Bu yüzden de Pinti babanin misafir gelis gidislerine sadece banka kilise noter mahkeme gibi hayatin ana kanallarinin sürüklenip döndügü isinin icabi ve bütün bu aradiklari iki ailede toplanmis olan; ve onlarin evlenme cagina gelmis kizinin etrafinda malni mülkün ve servetin tek basina mirascisi olacagi sebebiyle kizinin etrafinda birbiriyle fir dönüp yaristigini cok iyi bilerek, kapisip yarisan durumdan sinirsiz sonsuz istifade ederek devlet dairesindeki yahut her olmaz isini olur kilan memurluk hizmetlerindeki tüm imkanlardan bedavaya yararlanmaktadir pintiler pintisi Grandet.
Fakat ne varki Paris`te en az kendi kadar fakat -lüks satafata yasamiyla kasabali Grandet`ten cok farkli hayat sürdüren- servet mal mülk ünvan sahibi olan kardesi, kendine ihanet eden bankaci ve noterinin kurbani olarak iflas etmistir. Ve tek kursunda hayatina son vermekten baska yol görmedigi caresizlik, kiskac, bunalim buhraniyla, onlarin da tek erkek cocugu olan CHARLES´i bundan sonraki tüm hayatini koruyup kollayip gözetmesi icin Pinti Grandet `e yollayip emanet ve havale etmistir.
Satafatli ve gösterisli valizler dolusu esyalariyla birlikte amcasinin evine yerlsip, aradan gecen tanisip görüsme faslindan sonra kendinden hic bir Paris türü yasamaya sosyete imkaninin esirgenmeyerek büyütüldügünün tam aksi olan amcasinin silik sönük renksiz monoton ve hep alisilmislari tekrar eden bir hayatin hüküm sürdügü evine erleserek zamanla babasinin hangi sebeple hayatina son verdigini ögrenir. Dünyada olabileceklerin hic ihtimali mümkünü olmaz saydigi ve hic akla gelmeyen yerinden duyup ögrendigi bu haberle büyük bir yikim aci kimsesizlik ve cöküntü yasayan amcasinin oglunu saf temiz bakire duygularla sarip kucaklayan EUGENE`nin sicak kalpligili, her ikisini yemekte, merdivende, salonda,agacli yolda, cicekli bahcede basbasa birakan hal hatir dertlesip konusmasinin sonucu hic ummadiklari derecede birbirlerine yakinlastirir. Yakinlasmakla da kalmaz gece-gündüz zaman mekan tanimayan his ve düsünce sarmasiklariyla sartlar neyi getirirse getirsin birbirinden hic kopmamanin kacamaklar arasinda öpüsüp kucaklasarak ebedi aska bagli sözünü verirler.
Derken, Ingiltere`nin her durumda kolay servet edinme yollarindan biri ve sömürgesi olan Hindistan `a -zaten babasinin da veda mektubunda pinti kardesine yazip tembih ettigi üzere – yolculuk günü gelir catar Charles`in. Her dogum gününde hediye edilen mücevherlerini hic bir meteligi olmadigini ögrendigi hem sevgilisi hem de Kuzeni Charles`e yolculuk kayintisi olarak veren Eugene, annesinden kalan kolye yüksük madalyon küpe gibi takilari ve altin kaplamali resimli cerceveyi almasi karsiliginda ancak amcasinin oglunun kabullenecegine razi gelir.
Ilerleyen zamanda bekleye bekleye sabirlari tükenerek Eugene`den umudunu kesen bankaci`lar ailesi ogullarini bir baskasiyla evlendirirler. Ölen kardesinin de iflasi henüz tam ilan olmamis sürüncemedeki mirasini kurtarmak icin eldeki tüm alavere- dalavere imkanini seferber eden Pinti Grandet, es zamanli olarak da sarap piyasasinin tüm sinsiliklerini herkesten gizli özel pazarliklarla rakipsiz kazanc saglayip, tüm kazandiklarini yüksek fiz getiren hisse senetlerine ve devlet tahvillerine yatirma sonucu, haddi hududu belirsiz servetine servet katmaktadir. Sonra yine dogum gününde uzaklardaki sevgilisinin ask yanginlariyla kasilip kavrulmanin disinda akli fikri gündeminde baska hic birsey olmayan Eugene` ye, hediye edilen kese icindeki altinlarini her yil oldugu gibi getirip göstermesini isteyen pinti babasina bekledigi karsiligi veremip; daha da kötüsü yegenine verildigini öyle ya da böyle ögrenince , hayatinda hic yasamadigi sertlikte saldirganlik ve siddet görür, ekmekten astan kesilerek oda hapsine mahkum edilir. Duruma dayanamayan anne cok gecmez dünyadan göcer.
Karisi öldükten sonra yasal mirascisi ve onca servetin büyü bir bölümünün ortak sahibi durumundaki kiziyla dahi bölüsmeye kanat getirmeyen Pinti Grandet, usul usul elden ayaktan düsmesiyle beraber, fakat tüm servetinin tika basa dolu oldugu özel odadan asla vazgecmeyerek ölüm günlerine yaklasir ve kavusur.
Yegeni Charles ise, en basta insan pazarciligi ve köle ticareti yapmaktan edindigi ve tüm insani duygu degerlerini her zaman daha büyük kazanclara acimasizlasip doyumsuz yetinmesiz hedeflere her hangi yolla olursa olsun erismeyi büyük bir erdemlilik saydigi ve adeta yaratiklastigi kisilikle yeniden Paris`e dönmüstür. Aklinda ne Eugene, onunla eskiyi hatirlatan asktan sevgiden eser bile kalmamistir. Gözü kraliyet monarsisi devlet dairesine kapagi atmaktir. Bunun icin Hindistan dönüsü gemide tanistig kont ailelerinden birinin kiziyla evlilik karari alir. Bütün bu yillari yana yikila büyük kavusma özlemleriyle avutarak geciren Eugene`ye yazdigi son bir mektupla, yaninda Hindistan yolculugu icin dogum günleri birikintisini eskide kalan seylerin hic bir anlami olmayan ahmakca seyler oldugunu yazarak, kendinde olan annesinden kalma takilari ve altin cerceveli portreyi geri ister.
Inanip tapindigi askin külleri enkazinda susup sönen Eugene , tüm zamanlar boyu kendisiyle servetini esas alan; ve evlenmek icin öteden beri can atan ve O´nun da nihai hedefinin söhret servet üzerinden kraliyet daireli yüksek mertebelere ulasip erismek olan hakim Grouho`la evlenmeyi kabullenir.Tam da bu hedefine ulasir ulasmaz ölüp giden kocasindan sonra yeniden yalnizligiyla basbasa kalan Eugene, evdeki hicbir esyayi oldugu görünüsünden hic degistirmeyerek, kalan ömrünü hayir isleyip yardimlar dagitarak gecirmeye adayan, fakat babasindan kalan erzak giysi servet cogaltma ve esyalari kullanma hususunda bütün aliskanliklari oldugu gibi benzeyen sürdüren yasantisiyla, dert ortagi ve biricik sevgi-saygi degerinde güvenip inanip önemsedigi ev hizmetcisi Nanon`dan baska hic bir seyi ve hic kimsesi yoktur aslinda.
Cünkü bulastiktan sonra hic cikmayan seydir, bütün saglikli dokulari ve yasamsal hücreleri onca sevgi saygiyla onurlandirip besleyen kök ve kaynaklardan hirs, yaris, kin, intikam, nefret, servet, mülk, mal avlama ve edinme ugruna zehireyip öldürdükten sonra, insanin kendisiyle bassedemedigi doyumsuz kanaatsizligin esir ve tutsagi oldugu, histen sorumluluktan bilgiden sezgiden haktan hukuktan akildan vicdandan duygudan düsünceden asktan sevgiden körelip yozlasip soguyarak, kendi cehennemlesmis karanligini hic kimsenin farkedemeyecegi kadar herseyden üstün degerli kiymetli anlami vazgecilmez yüce ve kutsal oldugu yanilgisina, dünyanin her yerinde her cagda her olus bitisiyle hic degismeksiin aynidir ihtiraslarina ve asagilik isteklerini karsilayip doyurmaya yenik ve kayip insan. Hele hele de ki bu durum, kusaklar ve kitalar arasi bütün özgün farkliliklari yok ederek tek tip tüketim aliskanligi ve imrenti bagimliligiyla esitleyip sifirlayan günümüz YAPAY ZEKA cagindaysa, hic olmadigi kadar belirgin görünür etkin ve yogunlukla, kaptirip götürüp gitmektedir kopmus olan kiyamet. Özenle yozlastirarak yikip yagmalayip iceriksiz itibarsiz ve istikrarizliga kayitsiz ilgisiz kopuk yitik ayrismis kutuplasmisligi öncelikli kildigi; ve tek elden bütün toplumsal deger birikim kazanimlarina iradesiz tepkisiz firsatciligi kundaklayip korku kabus endise kaygilarini kiskirtan topyekün ortak cikarcilariyla birlikte hükmettigi özenti ve tüketim bagimlisi Bop Esbaskanligi yönetim denetim Türkiye`sindeyse, ha keza..!
Ocak / 22
Kayıt Tarihi : 1.2.2022 14:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!