Baldız işte nah şuramda yüreğimin olduğu yerde yani
Kocaman bir Bursa bıçağı saplı durmakta
Omuzlarımda tonlarca mısralar dünyanın kahrı
Şairlik ediyorum yani hem de şu asırda
Şu gördüğün insanlara inat sırça köşklerim
Çocuklarımın saçlarını okşuyorum fotoğraflarda
Kızımın mezuniyet törenine katılıyorum giyinip kuşanıp
Ah be baldız bu ne biçim bir veda nasıl bir hoşça kal ha
Akşamdan beri hazırlanıyor hanımefendi
Elbiselerini tek tek çıkartıp özenle koydu bavuluna
Albümden bir bir ayıkladı bütün fotoğraflarını
Bir tek komedinin üstüne saç fırçasını bırakmış
Kim bilir belki bir anı hatıra yada unutmuşta olabilir
İşte böyle baldız “bir varmış bir yokmuş” gibi
Ama ne yalan söyleyim sen bakma sakın
Göğsümde saplı duran kara saplı bıçağa
Canım yanmıyor biliyor musun ağlayamıyorum
Gözümde akıtılacak bir damla yaş kalmamış
Keşke diyorum bir hatam olsa mesela
Ayaklarına kapansam yalvarsam af etse
Yada ne bileyim küçük bir ihanet kokusu
Ne yazık ki ben adam gibi bir adamın
Gidiyor işte görüyorsun adını koy ne olursa
Üstelik bunu istiyorum artık katlanamam
Hatta duvarda asılı olan sevdiği
Bütün tabloları ellerimle indirip sardım
Özenle paketledim kırılmasınlar diye
Sonra baktım odanın ortasında duruyor
Sırtında kendinden ağır bir kürk siyah gözlükler
Taksiyi çağırdım eşyalarını ben taşıdım
Kapı aralığında karşılaştık bakmadım
Yalnız çocuklarım canımın parçacıkları yani
Sarıldım kokladım işte bir tek o anda
Birden bire boşaldı göz pınarlarım
Kızımın boğazında düğüm düğüm sözcükler
Haftaya Veli toplantısı varmış da
“Gelirim yavrum”dedim, gelirim bir tanem
Evet baldız ben sana oturup da
Buram buram insan ve aşk kokan şeyler anlatamadım
Kısmet olmadı masmavi göklerde uçurtmalar uçurmak
Benim aşklarım büyük olay mahal’iydi hep böyle
Şiirlerim karantina altında şaşırmadım hiç
Hatta şu benim çatlak yüreğim sarsılmadı bile
İşgalden kurtulmuştu bütün topraklarım
Ben bir kez daha merhaba derken hayata
Kahramanım kapattı kendini kendi zindanlarına
Şimdi çok daha coşkulu daha hırçın
Rüzgarı kovalıyorum katmışım önüme
Ara sokaklarım kaçacak delik arıyor
Bütün bulvarlar beyaz bayraklarla donatılmış
Kıskıvrak yakalamışım yaşamayı yakasından
Şimdi buraları göz alabildiğine kızıl çam ormanları
Vâdilerimde gürül gürül akar sularım
Türkülerim daha yanık oyun havalarım daha kıvrak
Alnımı sermişim güneşe sırtüstüyüm
Burnumda mis gibi adam olmanı huzuru
Uğradığım hiçbir ihanet benden çok yaşayamaz
Onlar çürüyüp yok olacak ben dal budak saldıkça...
22 Nisan 2002 Saat 19. 30
Murat DemirciKayıt Tarihi : 29.11.2006 09:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Murat Demirci](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/11/29/baldizla-hasbihal-2.jpg)
Selamlar.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
TÜM YORUMLAR (1)