Bahçıvan
Nasıl yanıtlar ki sorunu, bu yolda hep kaybolan?
F. Attar
Mahşeri kalabalıkların devasa ıssız çöllerindeydik. Sahi nasıl bir şeydi aradığımız; tam olarak bilmiyordu kimse. Aranan insan çoğu zaman boyuyla posuyla, uzun saçları, iri gözleriyle,yani görüntüsel yanlarıyla önem kazanıyordu; sonra ansızın tüm bunların önemsiz olduğu gerçeği düşünülüyordu. Binlerce yıldır, tüm kuşaklar önemsememiş miydi güzelliği ve yakışıklılığı; ama bunlar tek başına, bir insanı sevgili yapmaya yetmezdi, bilinirdi. Neyi arıyorduk biz. Sonra neden her defasında, ellerimiz ayaklarımız kanayarak, mutsuzluklarımızı sırtlayarak gerisin geri döndük, biraz daha çoğalan yalnızlığımıza. Yalnızlığın gecesi yıldızsız oluyordu, aşkın gecesinde yıldızlar bir peri masalının kandilleri. Yalnızlığın gecesinde küflü bir ay, kalbimiz kadar cansız oluyordu; aşkın peri masalında, yârimiz ay oluyordu. Yalnızlık, kimi zaman, işte o elimiz ayağımız kana boyanmış, mutsuzluğumuzu sırımıza vurup döndüğümüzde, yaralı hayvanların ini kadar güvenli bir barınaktı. Belki de hep yalnızdık, anamızdan doğmadan başlayan bir başka dünyaydı orası, bu yüzden, aşkı seçtik yalnızlıklarımızın karanlığından kurtulmak için. İnsan evrenin farkına vardıkça insandı, çoğalıyordu, yalnızlaşıyordu. Bizi bu sonsuz karanlıkta aşktan başka kurtaracak başka ne vardı. Ama her defasında, en yalnız yerimizden incinerek geri döndük, daha da büyüyen karanlığımıza. Sahi, biz ne arıyorduk, ne istiyorduk; hiç tam olarak bilebildik mi bunu.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta