BAHÇE ŞİİRLERİ

BAHÇE ŞİİRLERİ

Şair Köse

Ey bülbül yetmedi mi dolaştığın
Arar durursun bahçe bahçe
Yetmedi mi her dalda ağladığın
Belliki gül bulmuş bir bahçe
Ey bülbül yetmedi mi dolaştığın

Kendine zülm etmen onu getirmez
..

Devamını Oku
Osman Tezcan

Geldi bahar haydi açıl haydi Gül
Viran bahçe yeşerdi durma sen de Gül
Ne boynun bükülsün ne ömrün bitsin
Gül senin adın,tende gül canda Gül
..

Devamını Oku
İsmail Şahin

güzellik gülde,
gül bahçede bulunur,
bahçe insan yüreğinde.
yüreğin bilmeyen kişi;
aldanıp dikenlere tutunur.
kanar dururken şaşkın eli
çamurlar içinde,
..

Devamını Oku
Burak Ballı

Yıkık dökük harabe bir bahçe, Yıldız'ın çıkmaz sokaklarında bir adres, gece Kız Kulesi'ne karşı üç beş nöbetleri, yüreğimde sessiz bekleyişler, akla hükmettiğim kalbimin sesini dinlediğim geceler. Ayrılık vakti düştü gönlüme, yollarda karşılaşacağım gerçekler, belki de silinmeyen bir hatıranın iziydi bu hüzünler, sevinçler, özlemler, sırlarla dolu günler. Bazı dostlarımızla kurardık hayaller, gerçekleşen düşler, akardı gönlümden birkaç mısra ve tamamlanan şiirler. Hiç beklenmedik misafirler, menfaatsiz muhabbetler, karşılık beklemeyen düşler, tarifsizdi dünden kalan bu günler... Şimdilerde, sakin semtlerin düş sokağıyım ben. Bilirim acı çekeni, çektireni. Yalnızlığı da bilirim; kimini mahkum etmiştir, kimini de sevmiştir. Hangi adam şiirlerin dışında bu yüreklere dokunabilir ki? Kader insanı mahkum etmiş, yürek insana feryat etmiş... Şimdilerde demindeyim kızıl bir goncanın gülünde, şarkılar da eksik biliyorum; yaşanmamış her şey... Biliyorum ki biz şairler, sakin semtlerin düş sokağında gezenler. Şimdi... Geç olmasa da, gecede yürümeyi başarabilenler sessizliği ile çoğalabilirler.

Sessiz Bekleyiş
..

Devamını Oku
Osman Demircan

Vatani görevini yapan erim, askerim, Adem'ime selam. Nasılsın iyi misin? Rahatın yerindedir inşallah. Bilirim oralarda pek rahat olunmaz ama bil ki vatan için atan için bayrak için savaşıyorsun. Rabbim senin de oradaki askerlerin de yanındadır unutmayasın erim. Bizi soracak olursan çok şükür iyiyiz. Bağla bahçe ile uğraşırken, zaman gelip geçiyor; zaman geçmesine geçiyor ama her gün aldığım şehit haberleriyle yüreğim sızlıyor. İşte o zaman kalbimin vurgununu durduramıyorum. Her geçen gün kötü haber gelecek diye korkuyorum. Teskereni alıp da bir an önce dönsen diye dua ediyorum. Adem'im biliyor musun Memiş dün beşine bastı? Melahat da baba diyebiliyor. Seni bekliyor. Senin yüzüne bakıp baba diye haykırmayı bekliyor. Ananla babanı soracak olursan çok şükür onlar da iyi. Annen her gün senin için dua ediyor,çok ağlıyor ama üzülmeyesin erim ana yüreği işte. Sağ olsun mektubu muhtar emmi yazdı onun da selamı var. Allah razı olsun her işimize koşuyor. Köy halkı da sapasağlam köye ayak basmanı bekliyor. Ayakların üşümesin diye patik örmüşüm. Bilirim Hakkari’nin soğuğunu. Sen orada,sıcak olunca benimde yüreğim çok sıcak oluyor. Mektubuma son verirken oradaki vatani görevini yapan kardeşlerine de selam söyleyesin. Rabbim hep yanınızdadır korkmayasınız. Bizi hiç merak etmeyesin ama habersiz de bırakmayasın. Bol bol telefon et. Sen önce Allah’a,sonra da kendine emanetsin erim.
..

Devamını Oku
Hamdi Oruç

Bakımsız bir bahçe gibisin gönlüm
Meyvelerini toplayan bile yok
Kalmışsın dağlar başında
..

Devamını Oku
Meral Meri

Gizli saklı bir bağa ihtiyaç duyan bir bahçe göremezsiniz.
Tıpkı birikirken azalan birilerini de görmek istemeyeceğiniz gibi...

10.04.15.İstanbul
..

Devamını Oku
Sezai Güler

Sana bakınca, bir yanım hep bahar bahçe, hiç üşümüyorum
Sen gülünce, olsa da olur olmasa da güneşi hiç aramıyorum
Neden bilmem, içime seni çekince bir öksürük bile ölmüyorum...

S.Güler-25.10.2016
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Bana ne fenerbahçe, neyime galatasaray,
Bahçe de sizin olsun saray da sizin olsun,
Hakka gidilen yola, ne asfalt gerek ne ray,
Sevdiğiniz divanda, bekleyin sizi bulsun.
..

Devamını Oku
Sezai Güler

Dün gece yarısı başka bir aydınlandı gök bahçe
Sancısız, uykusuz nur bir yıldız doğurdu Ay hatun
Gecenin mavisi şaşkındı ışıltısından yıldızlar suskun...

S.Güler-22.4.2016
..

Devamını Oku
Gülten Alp

Toplayıp bavulu vurup kendini asvaltsız yollara şehirden kaçmalı.
Kuş sesleriyle uyanmalı, deniz kokmalı her sabah, başak tarlaları arasında gelincik toplamalı çocuklugumuza götüren.
Bahçe sohbetleri, semaverde çay, gramofonda eski şarkılar.
Derin bir nefes almalı yaşama dair. Daralttıkca daraltıyor bu şehir insanı...

..

Devamını Oku
Zeynel Cengiz

İşte onur,işte adamlık budur.
İşte böyle gönüllerde taht kurulur.
Sen izzetinle helallik dilerken,
Bahçe sahibi hala yerinde oturur.
..

Devamını Oku
Ayşe Tural

Toprağım bahçede
Bahçe çocukluğumda
Çocukluğumsa
Masallarda kaldı....
..

Devamını Oku
Işık German Ersoy

- Bir bahçeden gecenin geç saatlerinde armut çalarken ev sahibine
yakalanan iri yarı adam utanır ama bahçe sahibi yaşlı adam gülümseyerek
- Ye kardeşim ye...der. - Helal olsun..Armudun iyisinden anladığın nasılda
belli oluyor...
..

Devamını Oku
Güler Talay

20/11/2006
Bize olan inancımızla içtenlikle,sabırla,sevgiyle kurduk bahçemizi.Ama payıma yalnız bahçıvanlık düştü.Bahçıvanlığı ben üstlenmiş gibi oldum.Koca bir bahçe ve bir bahçıvan,taşları temizlemek,fidanları,çiçekleri ekmek,çimleri biçmek,masalar hazırlamak,hamak kurmak,salıncak yapmak,çitleri yapmak,didikleyecek hayvanlardan bahçeyi korumak için korkuluk dikmek,bahçemizde huzurlu yaşamak için dinlenmek için hep uğraşmak gerekti.Ama yalnız bir bahçıvanım,hepsine yetişmek ağır gelir.Her defasında sulamak canlı tutmak...Ya sular kesilirse endişesi,bu bahçıvan olan beni aşar ki.Su varsa bahçeyi canlı tutabilirim,yoksa gel beraber taşıyalım suyu kovalarla.Bahçe ekip biçmek,ekilip biçilenleri canlı tutmak,korumak ağır işlerdir.Ağır yalnız işler gönül yorar,soldurur canlı renkleri de...Gönlüm yoruldu,renklerim soldu,bahçem kurumaya yüz tutup kıraç topraklara benzedi.
Ekip biçtim kendimce hasat sonunu erken göremedim,bu havalardandır havalar düzelir güneşi de görür bahçem,yağmuruda alır kuru toprağına canlanır sandım.Meğer kıraç topraklara gönlümün tohumunu atmışım,ömrümü naçar sevdaya ekmişim.Her gün kök salsın diye koparılıp bakılmaktan köklerim sökülüp ekilmekten tutunamadı.Tohumum sağlamdı,toprağım uğraşılırsa semeresi olur hasatta ziyanım olmazdı.Ama ekildiğim yerde hep köklerin tuttumu diye için sökülüp bakılmaktan her sökülmemde köklerimin her bir damarı kuruyup bütünüm ekildiğim yerde ayakta ama içten içe kurumayla gönül tohumumda ömrümle naçarlıkla kurumaya yüz tuttu.Güneşe,yağmura hasret bekleyişilerinde içten içe çürüdüm,ciğerim yandı,yüreğim yoruldu.Hani nerde benim terim,nerde benim ektiklerim,nerde çiçeklerimin rengi,nerde benim sohbet için kurduğum masalarım,nerde benim dinlenmeye uzandığım hamağım,nerde benim kahkahalarla salınacağım salıncağım,nerde benim ağaç olacak gölgesinde oturacağım fidanlarım,nerde benim bahçemin sınırı çitlerim,nerde benim didikleyecek hayvanlardan korunmak için yaptığım korkuluk nerde benim ömrümü ektiğim huzur bahçem....Benim naçar ömrüm....
Güzel bahçemizdeyken evimizdeyken,en güzel ev,en güzel araba,en güzel elbise zaten bizim olanlardı,bizim aldıklarımız zaten herşeyin en güzeli sahip olduğumuz en güzelliklerdi.Herşeyin en güzelini sözüm sana bizim için almak isterken unuttuğun tek bir şey vardı; varlığımız ve sadece olduğumuz en güzel halimiz.Almak istediğim tek şey senden gelicek sıcak bir bakış,söz ve en güzeli en değerlisi sevgindi.! '! !
Duvarımda saatlerim olmadı olanı kaldırdım.Uykusuz gecelerimde bekleyişlerimin tik takları yüreğimi titretirdi yüreğimin tik takları acı verirdi.Saatleri susturdum ama duvarları susturamadım,üzerlerime gelişlerini durduramadım.'Duvarların dili olsa da konuşsalar 'derlerdi ya şimdi anlıyorum ve iyi ki duvarların dili yokmuş diyorum.Çünkü biliyorum saatleri susturduğum gibi onları susturamayacaktım ve her yerim duvardı ve ben dört duvar arasındaydım.
Beklerdim seni camlarda yaşamından endişemden başka endişelere hiç kapılmazdım,gelirdin rahatlardım.Beklerken ki hiddetim,endişem sana reftardan öteye olmazdı,aşkı tadardık en arşlarda,bizdik,vardık ve hep varolacağızdı sabahlarda.Yemek yaparken yemediklerine kızar yediğini kızartırdım,tepsine döşer,önüne serer,bitince tepsini alır,çayını getirir şekerini de atardım.İki sigarayla tavda sohbetle seni yakalamak geçen gününün ardından sana ulaşmaya çabalardım.Önceleri güzeldi yada ben avunurdum.Artık yalnız gelmez oldun eve.İşler,adamlar,çekler,senetler,öfkeler,hırslar,bencilliklerle kalabalıklaştın,seni bulamıyor,seni arıyor olurdum.Kalabalığın bizim içindi; ama bizim seni kalabalığa itecek öyle büyük beklentilerimiz,isteklerimiz olmadı,bizim için hiç yalın olamadın.Her defasında seni kalabalıklar içinde aramaktan yorulur,kalabalığının kaosunda senin hiddetinde kaybolurdum.Sadece sana sığınırdım,sana tutunurdum.Kalabalığında aramaktan yorgun beni gördüğünde,elimi tutmazdın giderdin.Arayıp bulmalarıma ardından yetişmeyi de ekledin, yorgunluğuma aldırışın bile olmazdı.Ama hep sen yorgun olurdun.Yorgunluğun hiç benden olmazdı,ben dışında o kadar çok uğraşın vardı uğraşlarından yorgun olur,yorgunluğunu almamı beklerdin.Yine yorgunluğuma aldırmaz bir rahatlıkla hep senin olmamın rahatlığını kullanırdın.Yorgunluğuma yorgunluğunu yükleyecek ve bunları taşıyacak benim yılacağımı,yorgunluğuma yenik düşebileceğimi,düşünmeyecek kadar bencil olabileceğini düşünmemiştim,yaşayarak öğrendim ve bunları düşünmeye sen ittin beni.Senin gözünle baktığım bazı noktalarda ki körlüğümü,senin sözünle konutuğumda laflarımın acıtacak kadar sivri ve suskunluğumda kendi sözlerimin düşündüren sessiz derinliğini gördüm.
Evim, bahçem mabedimdi.Ben sen diye hep mabedime sığındım.Her karanlığıma mum yakıp aydınlatacağımı sandım ama mumun dibine ışık vermediğinin çaresini her yere mum yakmakla buldum.Öyle bir aydınlık olduki karanlık bir nokta kalmamıştı ama mumlardan adım atacak yerin kalmadığını gördüm.Kalakalırdım aydınlık karanlıklarımda mabedimde.Sığınağımda herşey serbestti,gülebilir,kızabilir,herhalde dolaşabilir,hanım olmak zorunluluğunu göstermeler yoktu.Ama dışarı da öyle değildim,ben ben değildim,senin istediğindim.Gülmem kahkahalardan yoksun soğuk bir mimik çizgisinde kalırdı sen öyle istersin diye,düğünlerde duvar çiçeği olurdum sen öyle istersin diye,hem elbiselerim hem senin benliğime girdirdiğin elbiseleri taşırdım sen öyle istersin diye ve diyeler...
..

Devamını Oku
Yesrib Arslan

Düşünsene ormanı,senin gibi sessiz,ıssıız, sakin.
Sen bir orman olsaydın,hiç girilmemiş olmanı ve sana ada olmayı sterdim.
Ada yanlızlık ada özgürlük ada her şeyden uzak bi başka şey.
Sen bir ada olsaydın keşvedilmemiş olmanı ve seni saran okyanus olmayı isterdim.
Okyanus sonsuzluk,okyanus derinlik gözü gönlü doyuran başka bir heybetli.
Sen bir okyanus olsaydın yüreğine hiç inilmemiş olmanı ve sana ait bir damla su olmayı isterdim.
Su saflık, su bereket, su seeeen.
..

Devamını Oku
Navruz Kaplan

Bahçe bahçe dolaştım ben
Her çiçekten aldım demet
Ağlayan çiçekler solmasın
Göz yaşımla sularım ben

Gönül yatmaz ağlar hergün
Boyun eğdim demez nedir
..

Devamını Oku
Uğur Aydin 2

kanasa da yüreğime batan dikeninin actığı yara
bir hoyrat rüzgar esti seni elimden aldı
kavuşmak hayal anlımaza yazılmış kara
benim aşk kokulu güllerim arka bahcede kaldı

dünya bu ne mecnun leylayı nede ferhat şirini aldı
kavuşmak hayal aslı ile kerem türkü de kaldı
..

Devamını Oku
Ahmet Aksoy 2

ben burdayım der
demir bahçe kapısı
kim gelip gitse
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Nesih Konusu

Bu konuya felsefi açıdan bakacağım. Ayrıntı dini literatürde fazlasıyla mevcut! Yani yazdıklarım dini bilgi değil! Sadece zaman ve zemin açısından insan davranışlarının farklılaşmasının, değişimin yeni bir durum olmadığını hatta standartlaştırmanın da doğru olmayacağını söylemek isterim. İnsan adedi kadar geniş bir alan bu gelişim ve değişim alanı.

Eski iş yerimin güzel bir bahçesi vardı! Çimenler yemyeşil harika bir manzara. Bahçe içindeki beton yollar ve asfalt kaplama her yere ulaşıma müsait olsa da personel bazı kısa yolları kullanırdı ve çimenlerin o kullanılan kısmı patika gibi iz yapardı, bu da görünümü bozuyordu. Buna çözüm getirildi; çiğnenen kısa yollara beton dökülerek yol açıldı böylece kısa yollar da bahçe planındaki yollara dahil oldu! Önceden meşru olmayan yollar meşrulaşmış oldu!

Bu olay benim aklıma nesih konusunu getirdi; aslında tarihsel süreçte insanların alışılmış yaşamları kolay değişmiyor. Dinler ise bazı kurallara meşruiyet getirerek kural içi yapıyor! Bazılarını da kural dışı… Hatta bazıları o zamanlar kural içi iken sonradan kural dışı da oluyor! Eskiden kızların evliliğindeki yaş sınırı daha küçük iken günümüzde bu daha yukarı çekildi! Kızların reşit olması kişilik haklarını koruyacak akli gelişimi sağlaması daha da önem kazandı! Bu geleneksel olduğu kadar hukuki bir durum! Evlatlığın boşadığı eş ile evlenmek konusu ise hem ayette hem sünnette var! Yani evlatlık olan, gerçek evlattan sayılmıyor. Miras açısından da bu böyle! Önceleri sayılırmış… İçki için ise üç aşama var! Birinci aşama, meşru ama bazı zararlarına vurgu var! İkinci aşama, sakıncalı yerlere vurgu var! İçkiliyken namaz kılmamak gibi. Üçüncü aşama ise tamamen yasak. Yani süreç bazı yasak yönünde aşamalı, bazı da yasağı kaldırma yönünde. Zina eden kişiyle zina eden evlensin şeklinde olan hüküm daha sonra serbest şeklinde düzenlenmiş. Bu duruma “Kuranda nesih” denmiş.
..

Devamını Oku