Güldür Türk!
Hem çelik hem güldür Türk!
Damarımda Türk kanı
Akar ''güldür güldür! '' Türk!
Her hali uyum sunar;
Olmaz, paldır güldür Türk!
Ağlatanlar olmazsa ağlayanlar olur mu?
Yükseklik değişmezse çağlayanlar olur mu?
Ümidini yaz ve kış karla kaplı dağlara
Dağlanmış yüreklerle bağlayanlar olur mu?
İtikadımız bir, minberimiz bir!
Allah'ımız birdir, rehberimiz bir!
Geleceğimiz bir, kaderimiz bir!
Rize'yle kardeştir Muş'umuz bizim.
Her şey feda olsun, can da, canan da;
Mizanda bakılır amelden vezne,
Resul'ün rahmeti eksilmez hazne,
Kula şefaati tabidir izne,
Acep Rab'ten özge neyim var benim?
Kul borcunu nasıl etsin tediye?
İrem bahçesinden kokular saçar
Çiçekler içinde deste deste gül.
Gönül sarayıma kapılar açar
Neva makamından beste beste gül.
Bunaldım, sıkıldım ben bu şehirden
Zamane insanı dinlemese de
Tatmayan kimseye bal anlatılmaz.
Felek kahpe, devran böyle dese de
Halden bilmezlere hal anlatılmaz..
Kiminde pusula ibresi kayık
EŞSİZ GÜZEL
Yolda bir güzele rastladım demin,
Düşündüm, neyleriz yaksa cihanı?
Başında yer aldı hemen gündemin,
Bırakılmaz, o bıraksa cihanı...
Meydan dersin, nerde diye sorarlar!
Her belayı merde niye sorarlar?
Har'ın hesabını fiye sorarlar;
Baharlar nadana kış birer birer.
Bahar öncesi kış; güz evveli yaz.
Kediler, ciğere gelir, dediler.
Giderden çok olsun gelir, dediler.
Senin de başına gelir dediler,
Komşunun haline gülemez oldum.
Dervişin çilesi riyazet ile,
Boşuna dolanır hazan arısı,
Renge küs çiçekte, dalda ne kaldı?
Gülenin başına gelir darısı,
Tat değişmiş; dilde, balda ne kaldı?
Akıl, sır ermiyor gönlün işine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!