Öğretmen,şair ve ressam,bazı dergilerde yayınlanmış öyküleri bulunmaktadır
eskiyen zaman mı
öyle açılımsız dizeler
yanıyor kızıl gölge
duvara vurmuş tutsak
düşlerimizi keşfetmek için
hangimiz kaç kadeh kıracak
Sen Beyoğlu'nu yaz
caddeler,vitrindeki senin olsun
arka sokaklar benim
ne bıçkın ne bitirim tanırsın
seni kan tutar bilirim
Sen bilemezsin gıcırdayan basamaklarda kendime saydırdığımı,ceketimdeki ağır nikotin kokusunu
Güzellik kalpte
şarap şişeyle mahzende
her ikisinin demlendiği yer karanlık
şarap güzelliğe rakip
güzellik şarabın ötesinde
ilerledikçe aydınlık
Açılmış çan çiçekleri
zangocun eli uzun
kapılar ağır ve eskice
gün puslu
akıyor zaman
Varsa aşkın e-hali
bugünlerde ben öyleyim
ayağıma takılan taşlar kum gibi
ikiyüzlüler uzakta
aklım ise başımda
kendime olan saygımı tüketmedim
Geçip gidiyorsa gün
debelenme boşuna
yazılmış senaryolar
parmağında altın pranga
düşle gerçek çarpışıyor
kaynama noktasında
Dünya eskidi,gitme zamanı
içimde evriliyorum
samanyolu heyecan verici
uzayda bir galaksideki
kirletilmemiş yeni gezegende
mutlu, güneşin pervanesiyim
Afrodit satılınca agoranın ortasında
Hera alabastırlara sığındı utancından
arabesk düşünceler yeşerirken Eros'a
bazilika mezar oldu çift başlı kartallara
çutralara çirişli sefil kumaşlar serdiler
altın saçlar bezendi defnenin dallarıyla
" küf ve gizem kokuyor, irkiliyorsun
yabancısın kendine gökdelen batağında
pencereler çürümüş bin cesedin
ürkünç göz çukurları !
(Pencereler şiirim Antalyanın betonlaşması)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!