sabırlarını yazgısına aşılayan kadınlar
iyi bilirler yalnızlığın kalabalıktan yaratıldığını
kandilsiz gecelerde uğrun uğrun Allah’la konuşmayı
kıvranırlar rüyaların hududunda
kimse bilmez içtikleri zehir mi şarap mı?
Bende değildin
kollarını dolduran sıcaklığın buğusu kalmıştı penceremde
Gözlerinden yağmıyordum toprağına
bir karıncanın ayak izlerine dolandı dünya
Susuz bir sancıya yürüdü dağlar
yüreğini alevle yıkayan bir kadın binlerce kadın doğurdu
gönül sağrısında
Bir leylek sonsuz gün uyudu siyahın eşiğinde
günebakan güneşi aradı çıngılar arasında
salkım saçak gölgelerin ressamıyım ben Şahıgül
kalbim çınladıkça bir kumru çiziyorum kelimelerin ağzıyla.
geçmişimle geleceğimin ortasına çizilmiş bir harftir ellerim.
anlat bana Şahıgül,
gök melali nasıl paklar?
köprü döşenmişken ruh kentinin yakalarına,
ben nedametlerin çitleri arasındaki tövbeyim
zamandan tohumlar düşer ceplerimden teşrine
otuz bahar, az önce yitirdiğim tohumun içresinde
ve sessizce yenildim
sevinç biriktirdim zafer göğünde
ağlayarak yürüdüm gözlerimden zuhur eden yolları
sevdanın çöle karışmış izlerinde seviyorum seni
yeşil bir kilim gibi seni dokuyan gözlerde
kanadında ağzıyla şefkat taşıyan bir kumrunun
Acının nimetle sunulduğu yoldayım
Söyle, önce hangi uykudan uyanmalıyım?
Hangi nedamet bıçağı yırtar yıldızlarımı kaplayan sütreyi?
Hangi karanlığım kilitliyor sana açılan göğü?
Kaç hendek kazmalıyım karanlıklarıma?
Selam yolluyorum sana çatısı eğik gezegenden
Yılları dakika giymiş, kırkmerdiven
Selam yolluyorum sana özlendiğin beldeden
Çiçeklerin betonu yarıp filiz verdiği yerden
Sütüne su katmış bir yüzyılın tarihinden sesleniyorum,
Mükemmel.. insan huzur buluyor..