Ey uzun kış gecelerinde
Bu uzak, toprak köy evinin
Üzerine yağan kar,
Bu evde yaşlı bir nine,
Hasta bir kadın,
Üç sabi çocuk var.
Yaşlı ninenin,
Ve sekiz yaşındaki Adile'nin işidir,
Seni damdan atmak.
Sen yağarken, haramdır,
Bu evde yatmak.
Günün
İlk ışıklarını kuşandığı zemheridir,
Yaşlı nineyi on sekiz yaşına döndüren.
Elinde kar küreği ve süpürge,
Dam yoluna düşüren.
Aynı zemheridir tetikleyen,
Dizlerindeki,
Kollarındaki romatizmayı.
O cesur ve çaresiz,
O gül yüzlü ihtiyarın.
Eski zamanların birinde,
Gençliğinde,
Zengin babasının evinde,
Hizmetkarlar atardı karı damdan.
O günlerde can atardı,
İnanılmaz mutlu olurdu dama çıkmaktan.
Bu kavganın parçası olmaktan.
Şimdi yorgun bedeni,
Artık desteklemiyor
Çocukluk heyecanlarını.
Yine de o,
Biraz da inadına,
Her yağdığında
Çıkıp atıyor evinin damının karını.
On gün sonra baba gelecek
Çay, şeker getirecek,
Sevgi ve sevinç getirecek.
İki gün, üç gün,
Kar yağarsa o süpürecek.
Çocuklarını sevip,
Annesinin ellerinden öpecek.
Karısıyla hasret giderecek.
Ve bir öğlen sonrası,
Yeniden bir aylığına,
İşine dönecek.
Bahara ne kaldı şunun şurasında,
Kar da bitecek,
Çayır çimen yeşillenip,
Kuzular meleyecek.
Baharsız kış görülmemiş ki,
Bu yıl da bahar gelecek.
21.10.2010
Şahbettin UluatKayıt Tarihi : 26.11.2010 18:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ben şu an bir tiyatro oyununda,aynen bu şiirdeki gibi bir nineyi canlandırıyorum...
sanki o roldeki nineyi anlatmışsınız gibi yakın hissettim şiiri :)
TÜM YORUMLAR (1)