senli rüyaların her sabahında
yüzümde oluşan o mağrur gülümsemenin içinde
sen gizliydi...
ve ellerimdeki o nem
parmak izindi...
açmamak için nasıl yumuyorsam gözlerimi
bekle dedin..
bekle demeseydin beklemezdim
şu mevsimi bu kadar..
keşke hangi mevsim olduğunu
söyleseydin..
döksem sevdamı şiire
sağa sola söz uçar
alsam elime çalsam
dinlemezsin saz uçar
haykırsam dağa taşa
sizinkilere laf uçar
bir gün çıkar biri
aşk nedir diye sorar hiç ummadığın bir an da...
aşkı tanımlamaya cümle ararken zihnin
aşık olmadığını anlamaya başlar kalbin
bana...
bir düşün..içindeyim..
yemyeşil..
buruk olsa ne gökyüzü..
ya da..
şımarsa dilediği kadar
Anlatsam
Üzülür;
Anlatmasam
Zulüm...
Konuşsam
Bu dilim yerinden kopar;
zaman kötü kedi,
vakit ayrılık dedi,
hadi git...
bakma arkana sakın...
yağmur mu?
takip eder ayaklarım
gölgesini..
kendisinden bir adım önde yürüyen...
arkasında adi bir sessizlik..
Hata ola ''bir'' ola
İki olunca ''pır'' ola dağlar aşa
Derman bulamaya
Cihan o'na ''dar'' ola...
ya matematikte bir şey var
ya da aynalarda..
yoksa ikiden biri çıkarsa sıfır kalmaz hiç bir kitapta..
ve bir artı birin bir olmadığını herkes bilir,
aynalar dışında...
DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKAN GENÇLİĞE HELAL OLSUN...