şöyle düşün..
soğuk bir istanbul gecesi
zifiri..
ve saat sıfırı birazcık geçmiş..
herkes uykuyla sohbetteyken
oysa ben hep seni düşünürüm..
akşamlar gece olur
geceler güneş.
siyah deniz mavi
ve görmeyen gözler açılır kocaman olur..
bazen yıldız olmazya gökyüzünde..
avuçlarımda kayboldun...
üzerime yürüyen dalgalar,
canavar...
ve aşk,
en son güneşe yazılmış;
soğuk ellerinden...
yoksun ya…
istanbul üstüme yürür bu gece…
üflese
yıkılır sevdadan
duvarlarım.
zihnimde bu kadar senle
bir kış gecesiymiş
dogdugumda...
henüz ağarmamış şafak,
sabah olmamış daha...
karanlıkla ilk tanışmam,
ilk selamlayışım onu,
gemi yaparım sana
kağıttan...
bir de maviden
su...
sonra yağmurdan
birkaç martı
kendini sessize almış dünya bu gece
cümleler beklerken ben.
ayaz arası şarkılar senfonisi,
tütün kokan bir hava,
bulutlarda yağmur kalmamış;
ağlamaktan...
bir yola baktım,
uzun zor patika bir yol;
bir de vişneye çalan kunduralarıma...
ne bu yol bu kunduraya girer,
ne de bu kundura bu yoldan gider dedim…
ayak gitmem dedi,
neresinden başlasam
sen'imin…
şöyle
en hoyrat çiçeğe atıfta
bulunsam da
Ertelenen sevdaların bedelini ödemiyor yaşam derler...
Ertelemek ne kadar yanlışsa sevdayı,
Tekrar tutmak o kadar güzeldir elinden
Ve bilmezler ki hiçbir sevdanın önceden biçilmiş bir bedeli yoktur
Ki zaten yürek işidir sevda,
Paran yeter bazen almaya; ama yüreğin yetmez…
DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKAN GENÇLİĞE HELAL OLSUN...