Bad-ı Saba İslambol'a Varırsan
Bád-ı sabá
İslámbol'a varırsan
İşte Cezayirli geldi diyesin
Arza girip padişahı görürsen
Káfir gemilerin aldı diyesin.
Yetişip ardından ortaya alıp
Balyemez topların üstüne salıp
Bayrağın ters dikip aman dileyip
Yezidler mikdarın bildi diyesin.
Kılıcın kemend atmış solunda
Seksen dirhem tüfenk atar kolunda
Kimi merhum oldu gaza yolunda
Kimi Hakk'a teslim oldu diyesin.
Deryáya çıktılar gaza kasdına
Gani Mevlá'm saldı şikár üstüne
Her birisi seyfin alıp destine
Hazreti Ali gibi saldı diyesin.
Selám olsun bizden dosta, yárána
Sevdiğini sinesine sarana
Kuloğlu'nun ahválini sorana
Dört duvar içinde kaldı diyesin.
Kayıt Tarihi : 7.2.2019 17:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Murat BARDAKÇI İmparatorluk topraklarının ücra köşelerinde yazılmış şiirlerin, yapılmış duvar resimlerinin, yakılmış şarkı ve türkülerin hemen hepsinin ortak bir noktası vardır: İstanbul hasreti... İşte, bu şiirlerden biri, 17. asırda Cezayir'de yaşamış olan Kuloğlu adındaki bir şair levendin yazdıkları: Şiir, şimdi Cezayir Milli Kitaplığı'nda bulunan bir defterde elli kadar başka şiirle beraber yeralıyor. Eski imparatorluk topraklarının ücra köşelerinde yazılmış şiirlerin, yapılmış duvar resimlerinin, yakılmış şarkı ve türkülerin hemen hepsinin ortak bir noktası vardır: İstanbul hasreti... Uzak topraklarda inşa edilmiş bir binanın yüksek tavanlarını bazan bir İstanbul manzarasının süslediği görülür. Manzara hayalidir, hatta İstanbul'a da hiç benzemez ama ilk bakışta oranın İstanbul olduğunu, resmin o hep hasreti çekilen başkenti gösterdiğini anlarsınız. Bugün artık Türkiye sınırlarının dışında kalmış eski Osmanlı viláyetlerinin kitaplıklarındaki elyazması şiir defterleri ve günlükler de böyledir. Bir kısmı levendlere yahut yeniçerilere ait olan bu elyazmaları bir çeşit akıl defteri gibidir ve içlerinde herşey yazılıdır. Aşk şiirleri hasret mektuplarıyla, barut ölçüleri frenk uyuzunu tedavi edecek iláçların reçeteleriyle biraradadır. Bir yanda İstanbul vardır, vardır, bir yanda da askerliğin getirdiği sert hayat şartlarının gerçekleri... İşte, bu şiirlerden biri, 17. asırda yaşamış Kuloğlu adındaki bir şair levendin yazdıkları... Şiir, şimdi Cezayir Milli Kitaplığı'nda bulunan ve vakti zamanında bir levende ait olduğu ilk bakışta görünen bir defterde elli kadar başka şiirle beraber yeralıyor
Hakan Gezik
TÜM YORUMLAR (1)