Zengin Babil'in kudretli kralı
Tanrılarla yarışırdı bulutları aşan kulelerinde
Zengindi halkı, güçlüydü ordusu, dolup taşan hazineleriyle
Bir cennet sofrasıydı Babil, dünyanın tam orta yerinde.
Kervanlar gelir efsanelerle yarışan ipekler sarmalında
Türlü baharatlar, yeni lezzetlere kanat açmak için
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Madem ki hepimiz Adem ile Havva'nın çocuklarıyız, yeryüzünde insanlar neden binlerce dilde konuşurlar, sorusuna kutsal kitapların verdiği cevap Babil efsanesi olarak bilinir.
Babil'in zengin bir kralı varmış. Büyüklüğünün nişanesi olarak Babil Kulesi'ni yaptırmış. O kadar yüksek ve görkemliymiş ki; bu yapıt ile kral, Tanrıları gücendirmiş. Kendileriyle güç yarışına girdiğini düşünmüşler ve Babil kralının saltanatını sarsmışlar.
Babil Kulesinde çalışan binlerce işçi, bir sabah uyandığında her biri bir başka dil konuşuyormuş. Kimse birbiriyle anlaşamadığı için şehrin zenginliği sönmüş.
Tarihi bilgilere göre ise; Babil, ipek ve baharat yolları üzerinde bir şehirdir. Çin'den, Hindistan'dan gelen ticari mallar Babil'den Arabistan yönüne, Kudüs yönüne, Halep, Gaziantep, Hatay, Konya, Bursa, İstanbul... yönüne dağılırdı.
Babil kralı, Anadolu'dan bir prensesi ülkesini ve zenginliğini öve öve gelin almış. Prenses Babil'e gidince: ' Öve öve bitiremediğin Babil burası mı? Burası baştan başa çöl.' demiş. Mutsuz olmuş.
Karısını çok seven Babil kralı, onun mutlu olması için büyük bir zikkurat yaptırmış. Bu yapıya arabalarla, geniş yollarla çıkılıyormuş. Üzerine villalar, saraylar yaptırmış. Fırat'tan kurduğu teleferik sistemiyle ta tepeye kadar su çıkarıyor, bu sular yukarıdan aşağıya asma bahçelerini suluyor ve taa uzaklardan bakanlar Babil Kulesini çölün ortasında bir yeryüzü cenneti olarak görüyorlarmış.
Tabi, zenginlik ve güzellik de göze gelir.
Tarihte Sodom ve Gomore; Atina ve Isparta; Paris ve Londra... Atina-Truva, Roma-Kartaca...gibi şehirler arasında kıyasıya rekabet
çok yaşanmıştır.
Bu şiirde, Babil'in çöküşü böyle bir rekabete, Kudüs-Babil rekabetine bağlanıyor ve yeni bir yaklaşım benimsenmiş oluyor.
Babil ortadan kalkınca en önemli ticaret merkezi Kudüs olacaktır.
Farklı dillerin konuşulması ise, 'herkesin ayrı telden çalması'ndan başka bir şey değildir. Çıkar çatışmaları ve iletişimsizlik, geleneklerin bozulması, değerlerin tartışılır hale getirilmesi... bir ülkeyi batırabilir!!!
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta