Ağır Roman’ı bırakıp da gitti, Metin Kaçan. Bir seçimdi sonu. Beşir Fuad’dan bugüne uzanan ya da anlamını Beşir Fuad’da bulan. Enis Batur ardından, İkaros mitine gönderme yapıyor: “…
Göç mevsiminde, geride, bir tek yaralı kuş kalır. Yüksek yaşam ağrısı kanatlarını kırmıştır. Başkalarını yaralamış olabilir, belki yükünü hafifletememesinin nedenlerindendir. Gene de, topluluğa uyum sağlayamamış olmasının kökünde, büyük ve sessiz başka sancılar birikmiştir.
Metin Kaçan, uçmadan yapamayacaktı. Sonucu bile göre, İkaros olmayı seçti.”
Yazarını Aşan Roman
Ağır Roman, bizde pek benzeri görülmeyen bir roman. Bir anlamda yazarını aşmış bir roman. Kolay kolay bir daha yazılamayacak, hatta Kaçan’ın bile yazamayacağı bir roman. Gerçi şimdi böyle bir olasılık ne yazık ki hiç yok! Pek de sevilmeyen, dışlanan, marjinal bir “çevreyi” yazmıştı. Oradaki insan ilişkilerini, trajik, komik öyküleriyle birlikte. Dil de oralara aitti. Ahlakî olarak toplumun pek içine sindiremediği bir kesimi konu edinme ile bazı edebiyat çevrelerince pek yakınlık kurulmayan bir dil! Son derece sert ve sarsıcı yazmıştı Kaçan. Belki daha önce edebiyatımızda, Yeşilçam’da da küçük örneklerine “masumane” biçimde tanık olmuştuk ama Ağır Roman’ın kapsayıcılığı, inandırıcılığı ve sertliği benzersizdi. Öncesi olmayan yani bir bakıma “babasız” bir roman. Belki daha önce Latife Tekin’in romanlarından söz edebiliriz ama doğrusu bence bir “devamlılık” yok.
Jale Parla, Babalar ve Oğullaradlı incelemesinde, “Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri”ni irdeler ki bu da zaten kitabın altbaşlığıdır.
“Beşir Fuad’ı, Dedalus söyleninin İkarus’una benzetebiliriz. Kendi yarattığı labirentten çıkış yolunu bulamayan Dedalus, oğlu İkarus’a ve kendisine mumdan kanatlar yapar ve labirentten uçarak kurtulmayı planlar. Yükselmeden önce de oğlunu tekrar tekrar uyarır. Eğer gökyüzünde yüksekliğin ve güneşin çekiciliğine kendini kaptırır da güneşe çok yaklaşırsa, kanatları mumdan yapılmış olduğu için eriyecektir.” (s.93) İkaros baba öğüdünü dinlemez ve toprağa çakılarak ölür. Parla, “hakikati göstermek için simge olarak güneşi seçen” Beşir Fuad’ın intiharıyla ilgili olarak sözünü şöyle bağlıyor: “Güneş’e yaklaşmak için Tanzimat’ta geçerli bilgi kuramının sınırlarını zorlayan Beşir Fuad’ın yaşamı sanki İkarus söylenini tekrarlamıştı.” (s.103)
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta