Babam Diye Başlayan En Büyük Kırgınlık
Ben dün, bir kadına rastladım...
Gülüyordu
Ama gözlerinde büyüyememiş bir kız çocuğu vardı,
Sustuğu her cümle, bağırarak anlatıyordu içini:
Ben kimseye anlatmadım.
Çünkü kimse, yıkılmadan dinleyemezdi beni.
Cana yakındı,
Ama canına kasteden bir geçmişi vardı.
Babasına “iyi ki varsın” diyemeyen bir evlat gibi
“Keşke hiç olmasaydın,” dediğini
İlk defa kalbimde duydum.
O küçükken masal anlatmadılar ona
Masalın kendisi,
Babası tarafından parçalanmıştı.
Baba...
Bazılarımız için sığınılacak bir dağ,
Onunsa altında kaldığı bir enkazdı.
İlk ihanetini doğar doğmaz yaşadı.
Ve o günden sonra
Gözlerini kapamadan uyuyamadı.
Her gece küçük bir kız çocuğuydu.
Sabahları gülümseyen bir anne.
Geceleri ağlayan bir yalnızlık.
Ve her sabah,
Gülüşüyle çocuklarını kandıran bir güçtü.
Ama ben gördüm.
O kadın her kahkahasında biraz daha azalıyordu.
Ve ben, her kelimesinde biraz daha büyüyordum.
Çünkü bana dedi ki:
“Seni anlıyorum. Ben de yaşadım.”
Ve o an, ben sustum.
Çünkü onun yaşadıkları,
Benim kelimelerimin boyunu aşardı.
O konuştuğunda kıyamet kopardı.
Ama sustuğunda, dünya kararırdı.
Hayat ona susmayı öğretmişti.
Çünkü bağırdığı hiçbir şey,
Babası tarafından duyulmamıştı.
En büyük kırgınlık,
Seni sen yapan adamın
İlk seni yıkmasıdır.
Ve sen büyürken
Babandan öğrendiğin sevgisizlikle,
Her erkeğin içinde bir baba ararsın
Ama hepsi,
Sana bir baba daha kaybettirir.
O kadın,
Herkesin örnek aldığı bir güçtü aslında.
Yalnızdı.
Yalnız büyümüştü.
Kimseden bir şey dilenmeden,
Ama herkese bir parça umut dağıtarak yaşamıştı.
Ve sonunda,
O kadın kalbinde bir nutuk yazdı
Dünyaya, hayata, susanlara, ezilenlere, terk edilenlere:
“Ben, babamdan öğrenmedim sevilmeyi.
Ama ben çocuklarıma sevmeyi öğrettim.
Ben, korunmadım.
Ama ben evlatlarımı kollarımla siper ettim.
Ben, masalsız büyüdüm.
Ama her gece masal oldum onların uykularına.
Ben ilk ihaneti babamdan yedim.
Ama kimseyi ihanetimle yakmadım.
Ben bir kadınım.
Ve her sabah, yeniden doğarım.
Çünkü ben, yıkılmayı öğrendim.
Ama yıkıldığım yerden
Dağ gibi kalkmayı da öğrendim.
Ben sadece babamdan değil —
Kalbime dokunur gibi yapıp
İçimi darmadağın eden adamlardan da yıkıldım.
Söz verip sonra gidenlerden,
Bir ömür diye başlayıp üç gün bile dayanamayanlardan.
Beni sevmeden “senimsin” diyenlerden.
Canımı yaktılar, evet…
Ama ruhumu teslim etmedim.
Bazıları güldüğüm için güçlü zannetti.
Oysa ben, ağlamaya bile zaman bulamadan
Hayatla yumruk yumruğa savaştım.
Beni anlayan çok azdı.
Ama yargılayan çoktu.
Oysa ben sadece sevilmek,
Korunmak,
Varlığım fark edilsin istedim.
Ama bu bile çok görüldü.
Ve sonra anladım:
Ben, kimsenin yarısı değilim.
Ben tam’ım.
Eksik olan onlar.
Sevgiyi bilmeyenler,
Kadını yük sananlar,
Beni değer değil, tüketilecek emek gibi görenler.
Ama ben vazgeçmedim.
Herkesin “yeter artık” dediği yerde
Ben yeniden kalktım.
Herkesin gittiği anda
Ben kendime döndüm.
Çünkü ben,
Bir çocuğun gözünde ışık oldum.
Bir kadının kalbinde umut oldum.
Ben neye dönüştüm biliyor musun?
Yıkılmayan bir duaya.
Bitmeyen bir fısıltıya.
Herkesin sus dediği yerde
Haykıran bir varoluşa.
Şimdi bilsin dünya:
Ben susuyorsam,
Fırtınam dinmiş değil
Sadece kendimi yeniden doğuruyorumdur.
Çünkü ben,
Yıkıldım.
Ama asla kalmadım.
Ve ben bir kadınım.
Herkesin gittiği, unuttuğu, terk ettiği yerden
Kendi göğsümde kendimi doğurdum.
Ve haykırıyorum:
“Ben artık ağlamıyorum.
Ben artık yalvarmıyorum.
Ben artık susmuyorum.
Ben yaşıyorum.
Ve kimse beni,
Kendi hikâyemden koparamaz artık.
Mehmet bildir
17.07.2025
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 10:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!