Babam'a Şiiri - Hakan Pomakoğlu

Hakan Pomakoğlu
100

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Babam'a

Şöyle bir dönüp de bakınca ardıma, dağ gibi bir yürekti babam
Sözleri hala çın çın...kulaklarımda, iki damla yaşla gözlerimde;
"Hey gidi be evlat!..." diye başlardı babam.

Ölümü görse gözünü kırpmaz giderdi de dikine dikine
Yıkılır, dağılır yeri gelir bir lokmaya muhtaç kalır da yine
Düşürmezdi dilinden "Namerdin köprüsünden geçmem be evlat!..." derdi babam.

Yenileceğini bile bile kafa tutardı yine nice devlere
Yenildi de belki ama oturturdu taşı gediğine nihayetinde
"Mülküm yok ki adaletim olsun Hakim Bey!" derdi babam.

Ne kadar isyan etse de bazı bazı öfkesinden baskındı şefkati
Zira bilmekten öte görmüştü küpüne keskin sirkenin n'ettiğini
"İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir be evlat!..." derdi babam.

En büyük arzusuydu okutup adam etmek bizi
Cahilliğinden çektiklerini sıralardı bir bir kimi
"Ali okulu değil ama hayat mektebi mezunu olduk be evlat!..." derdi babam.

Ne alinin ne velinin taraftarıydı, yoktu bir Allahın kuluna eyvallahı
Kafanda kırk tilki oynatsan ne, döneceğin yer yine kürkçü dükkanı
"Amman ha, balık gibi yuttum mu zokayı yedin ayvayı be evlat!..." derdi babam.

Hele de haram lokma, kul hakkı yiyene yedirene
Sözünü sakınmaz giydirirdi lafını saman altından su yürütene
"Alma mazlumun ahını, daha gün doğmadan çıkar be evlat!..." derdi babam.

Nasıl da anlar, nerden bilir, bilirdi yalan dolanımızı heyhat
"Bilsen ki binlerce çıkarın gidecek; gene de yalan deme;
Zira yalancının mumu yatsıya da ermez be evlat!..." derdi babam.

Anında cımbızlayıp gösteriverirdi canlı örneklerini
Küçük hayallerin, küçük çıkarların, küçük insancıklarını
"Sizi gidi tatlı su kurnazları sizi; kendi kıçını görmez işte keçi be evlat!..." derdi babam.

Ne denli ayrım-gayrımcılık varsa yumar gözünü basardı da küfürü
Dostu dosta düşman, kardeşi kardeşe kırdıran şeytanlara
"Ne olursan ol hayatta, bir maşa olma be evlat!..." derdi babam.

Marifet denizleri aşıp da derede boğulmak değil
Çekip gitmek değil öyle yüzüp yüzüp de kuyruğuna gelende
"Lafla peynir gemisi yürümez, ille de çalışmak be evlat!..." derdi babam.

Olma keser gibi hep bana hep bana
Hele dene bir de testereyi bir bana bir sana
"En güzeli birlikte çalışmak, yekûnu da hakça paylaşmaktır be evlat!..." derdi babam.

Çekmedi dünyada dost bildiklerinden çektiği kadar
Dostunu iyi belle, düşmanını tanı, en mühimi kendini bul: Sen kimsin?!
"Yalelci dostum olacağına akıllı düşmanım yeğdir be evlat!..." derdi babam.

Ne şan şöhret, ne mal mülk, ne para puldur yücesi
Sevgi, saygı, insanlık dahi dosdoğru olmaktır esası
"Tatlı sözdür yılanı içimizden çıkaran be evlat!..." derdi babam.

-Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol- düsturuydu düsturu
Herkesi kandırsan da dünyada, kendinden kaçmak mümkün mü
"Odun gibi olsun ama doğru olsun sözün, özün bir...be evlat!..." derdi babam.

Sonradan pişman olmaktansa evvela iyice düşün taşın
Gözün olmasın sade yukarda, aşağılara da bakın
"Gör bak kaçan balık ekseri büyük olur be evlat!..." derdi babam.

Çıplak doğdu heyhat, gitti çıplak; adem-havvadan beri
Budur kanunu bu dünyanın, diyen varsa başka, gelsin beri
"Bu naçarlıktan, bu vurdumduymazlıktan ben değil gayrı insanlık utansın be evlat!..." derdi babam.

Uğursuz mudur "onsekiz" batıl mıdır bilmem ama
O dağ gibi yürek söyledi bugün son sözünü:
"Mal da yalan, mülk de yalan; var biraz da sen oyalan!"

-Mekanın cennet olsun be babam!...

Adıyaman, 2001

Hakan Pomakoğlu
Kayıt Tarihi : 7.9.2019 02:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hakan Pomakoğlu