--------iri siyah bir lekeyim, kar beyaz yüzünüzde!
muharrem, öyle günahsız bir bebek
anasının koklanmamış kır karanfili
yorgun bir babanın iki büklüm sırtında
un çuvalında taşınan körpe cesettir!
ve asfalt yüzü görmemiş patika yolların
üç mevsim karla örtülü sarp yamacında
uzak mezralardan besmeleyle salınarak
şubat’ın zemheri ayazına el yordamıyla
buz yanığı gövdesiyle itilen melektir!
utancı miras bırakmıştır, taş kalbimize
tek odalı hanesinde, sırıtan yoksulluğu
yüksek ateşlerin son tanığı yer yatağını
ilaç kutularını, yarım kalan biberonunu
ve tabanları eprimiş, lastik pabuçlarını
dolar uçmuş, sen aldırma hiç muharrem!
paralel kavgalar’dan elbette ki berisin
kadrajın ucundaki o mahzun bakışınla
steril yüzümüze tükürsene muharrem!
sen ki
çekilmiş kuyulardan, fışkırıp duran arter
yüzyıllık kederlerin gayrı resmi hikâyesi
ve anlatılmaz acıların
ölümsüz fotoğrafısın!
şimdi, ne desem sana bilmem ki yavrum
vicdanları ağartmaya yeter mi bu k/ayıp!
ve deşer mi uykuların dölyatağını
çığ bekleyen vatanımdan ötelerde
yağmalanmış mezarlıkların ilahisi
kürdîlihicazkâr makamı ağıtlarım.
2014/kilis
Alpaslan AkdağKayıt Tarihi : 9.2.2014 16:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
muharrem taş anısına...
Kime : deyzaoglu
Tarih : 17.02.2014 09:57 (GMT +2:00)
Konu : Baba Sırtında Otopsi Yolculuğu
Hangi sözcüğü seçersek seçelim, öyle acılar var ki anlatmaya hiçbir dil, üslup yetmiyor, yetemiyor.
Kime : deyzaoglu
Tarih : 17.02.2014 08:21 (GMT +2:00)
Konu : Baba Sırtında Otopsi Yolculuğu
kalemiz var olsun.
yine harika dizeler düşmüş gönlünüzden kağıda...
saygımla
TÜM YORUMLAR (9)