Yıllardır çıkmadı içimdeki sızısı,
Hep boynum büküktü bende kaldı acısı.
O da çekip gitti oysa bu neyin sancısı!
Yüreğim de yara kaldı baba ocağı.
Ben bilmezdim bu kadar zor olduğunu,
alevden daha kötüsünün kor olduğunu;
Gurbetin böylesine kahbe böyle dar olduğunu!
Gözümde buram-buram tütüyor baba ocağı.
Anayı zaten vermiştim kara toprağa,
dayanırım sanmıştım bu amansız ayrılığa,
bile bilsem gidermiydim bu kadar ırağa;
Gözümde buram-buram tütüyor baba ocağı.
Ne kadar zalimsin dünya doymadın gitti;
Ana baba bir yana gardaşlar da göçüp gitti,
tükendi nahti ömrüm dermanım bitti;
Gözümde buram-buram tütüyor baba ocağı.
Kapılar kapandı da tütmez oldu ocak!
Kimler gidip de o topraklara kim kazma vuracak!
Kimler pınarlar açıp da kurdu-kuşu sulayacak!
Gözümde tütüyor buram-buram baba ocağı.
Ne olur yeller sıladan esin bana doğru!
Seher de esin şafaklar daha sökmeden...
Ne olur dağıtmayın kokusunu o kabirlerin!
Gözümde tütüyor buram-buram baba ocağı.
Öpmeye kıyamazdım o nasırlı elleri,
benim için cennet bülbülüydü anamın dilleri.
Duyuyorum ki! Ot’lar büyüyüp diken sarmış her yerleri;
Gözümde tütüyor buram-buram baba ocağı.
Vurgun yemiş gibiyim yanıyor her yanım;
Yangına su kar etmiyor gayrı cananım.
Salın beni yurduma varıp orada kanayım...
Gözümde tütüyor buram-buram baba ocağı.
Okyay kapandı mı yollar izler mi silindi?
Ayaklar altında toprak oldun da kıymet mi bilindi!
Vuslat yaklaştı bak elbisen de biçildi;
Ama yinede gözünde tütüyor baba ocağı.
Hanifi OKYAY
26,03,2009 /23:50
Kayıt Tarihi : 28.4.2018 09:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!