Söylenemeyenler.
Söylenenlerin aracındaki insan.
yaşamda bir duvara kayaya çarpıyordu insan.
Yaralanıyor, kanıyor bir şeyler söyleyecek oluyordu.
Söylese.
Dile gelse.
Duvara çarpmakla kalmayacak yaraları daha fazla kanayacak, yaralarının üzerini irin kaplayacaktı.
biliyordu.
Yeri zamanı değil diyordu.
Allah beterinden korusun diyordu
Bildiklerini içine gelenleri anlatamıyordu.
Ölümler devam ediyordu.
tam da dilimin ucuna gelmişti diyordu.
haykıracaktı.
Sonra aklına cesaretin sonu geldi.
cesaret spartakuste ağaca asılmıştı.
Sonra yoluna devam etti.
korkaklığına küfür etti.
Evet.
ben korkağım dedi içine öyle bir haykırdı ki içi ürperdi.
Korkaklığı kalp krizi mide ülseri beyin kanaması cilt hastalıkları halinde dışarı vuruyordu.
İçine korkak değildi dışına korkaktı.
İçinde söylenemeyenleri kendine söylemişti.
O zaman rahatladı.
En azından kendi biliyordu.
ölümler devam ediyordu.
Artık dünya bir ekranın içine sığdırılmıştı.
Allah’ı aldatanlar, Allah’ı yanıltanlar Allah’ı kendi küçük çıkarlarına alet edenlerin dünyasıydı.
Dünyanın her tarafına ibadet yapıları yapılıyordu.
Afrika’da ise çocuklar açlıktan ölüyordu.
Afrika’nın dışında gelişmiş toplumlarda çocuklar sevgisizlikten ölüyordu.
…
Allah ise gerçekleri haykırın diyordu.
gerçekleri haykırın.
Gerçekleri kimse haykıramıyordu.
Gerçekleri haykıranlar Allah’larına tez elden kavuşuyorlardı.
dünya söylenenlerle idare edip gidiyordu.
Ama söylenemeyenler bir söylense dünya rahatlayacaktı.
…
Dün televizyonda çocuk yuvasından canlı yayın yapıyorlardı.
Çocuğa bu yuvanın en güzel çocuğu kim diyordu muhabir.
Çocuk afallıyordu.
Bilmem dedi.
Sorular sınıflandırıyordu insanları.
çocuk afalladı.
korktu.
Sustu.
Demek ki büyüklerin en önem verdiği konu kim en güzeldi.
O zaman ben güzel değilsem benden güzeller var diyordu.
çocukların masalsı dünyaları alt üst oluyordu.
Masal yerini büyüklerin dizayn ettiği güzel çirkin zengin fakir ayrımları ile dolu dünyaya bırakıyordu.
Çocuklar ideal ruh hallerinden çıkıyor maskeleri takıyorlardı.
evet.
ben güzel değilim ama lütfen beni aranıza kabul eder misiniz?
Çocuk annesini hırpalıyordu.
Neden beni güzel doğurmadın diyordu.
Çocuk büyüdükçe sınıflandırılıyordu.
Beni aranıza kabul eder misiniz?
Beni annem güzel doğurmadı.
sıralamada en alt sıralarda bir güzelliğe sahibim.
ey güzeller dünyası ben aranıza kabul eder misiniz?
baba akşam masal okuyordu.
ülkenin birinde yakışıklı prens.
çocuk soruyordu.
ben yakışıklı mıyım diye.
sabah aynaya bakıyordu.
ayna salt gerçeği gösteriyordu.
bütün aynaları kırmak istedi.
Gerçekleri gösteren ayna kişiliklere saldırıyordu benimsemiyordu ret ediyordu.
yanına dahi yaklaştırmıyordu.
Baba bana bu masalı okuma diyordu.
baba kitapçıdan aldığı masal kitabında çocuğun ruhunu sarsacak yakışıklı prens güzel prenses masallarına devam ediyordu.
çocuğuna fedakarlık yapan baba anne çocuğunun ruhunu örseliyordu.
aynalar söylenemeyenleri söyleyendi.
mutfağa gidip annesine ben yakışıklı mıyım diyordu çocuk.
vay haline.
anne.
hayır diyemiyordu.
sen sınıflandırmada en gerilerde değilsin diyemiyordu.
evet.
diyordu.
sen çok yakışıklısın.
yalandı.
yalan.
anne bile bile çocuğuna yalan söylüyordu.
O zaman yaşamda çocuk anne kişilikleri arıyordu.
onlar gerçek dahi olsa onların üstlerini yalanlarla dolduruyorlardı.
anne gibi kişilikler aradığı dünyaydı.
Ayna ise söylemiyordu.
dayak yiyen çocuk.
annesinden her gün azar işiten çocuk da annesini dünyanın en tatlı annesi diye tanımlıyordu.
…
Çocukların masalsı dünyaları büyüklerin tanımladığı bütün olgularla depremlerle sarsılıyordu.
Sonra ya çocuk aldırmazlık hastalığına yakalanıyordu.
Tanımlara aldırmıyordu.
Bana sunduğunuz yarattığınız dünya bu ise ben entegre olmadım diyordu.
Psikiyatri bunları anti sosyal diye sıralıyordu.
Yada kendi içine kapanıyordu.
Bunları da otistik diye.
yarattığımız dünyayı bir baksaydık ya.
Bakamıyorduk.
Yeri zamanı değildi.
Bir gün bütün bu anti sosyallerden otistiklerden kurtulacaktı dünya.
hepsinin ilacı vardı.
hiperaktiflere yatıştırıcı otistiklere uyarıcı.
Bilim adamları söylenemeyenlerin oluşturduğu dünyayı araştırmak yerine söylenenlerin yarattığı dünyaya uyum gösteremeyenleri patolojik diye tanımlıyordu.
Ne kolay.
…
Sonra ne aldırmazlık ne de otistik olmayanlar güzel yakışıklı olamamanın getirdiği açığı kapatmak için kendi içinde ki hırsı büyütüyordu.
işte diyordu.
ben güzel değilim ama çok çalışarak sizin üstünüzde bir yerlere geldim diyordu.
Güzel değilim ama o masalda anlatan yakışıklı prenslerin saraylarına ben oturdum diyordu.
O saraylara yerleşemeyen gerçek yaşamın yakışıklıları güzelleri ise depresyonlara hüzünlere melankolilere dramlara giriyorlardı.
…
İşte söylenemeyenler ile büyütülen insanlar bir gün gerçeklerle karşılaştığında şaşkın panik oluyorlardı.
Söylenenleri inkar edecek oluyordu.
Kaos daha çok artıyordu.
Gerideki bütün yaşamı o zaman heba oluyordu.
bütün anılar gidiyordu.
bütün inandıkları sarsılıyordu.
bütün yaşam alt üst oluyordu.
nasıl bir dünya idi bu.
Söylenenleri arıyordu.
Söylenenler çare olmuyordu.
söylenemeyenlere takılıyordu
…
Söylenemeyenler çok acıydı.
söylenemeyenler çok yakıcı idi.
…
lütfen anne babalar çocuklarımızı sınıflandırmayalım.
E.Tbp. Alb. İlhami Şenol.
Kayıt Tarihi : 18.8.2011 01:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!