Hayat telaşından bakmak biz bize
Yok olan günlerin kederi dize
Dizmeden hüzünü karası göze
Yazıldı akına süzüldük baba
Geçen hazirandı, güneşli Kars havasının ardından, çayları yudumlarken, sohbet ediyorduk seninle. Bana şiir okumanı istemiştim ve sen, aşık Şenlik’ten dörtlükler okumaya başlamıştın. Ben kamaraya almıştım seni. Okuduğun şiir, baba ile oğul ilişkisini anlatıyordu hatırladın mı? Konusuna hepimiz gülüşmüştük.
Sonra ana emeği mi çok baba emeği mi, diye tartışmıştık. Biz hepimiz, ana’nın emeği daha çok derken, sen tek başına bunun doğru olmadığını söylemiştin. Babalar, orda burda ekmek parası için didinir demiştin, rızkın hangi zorluklarda kazanıldığını anlatmıştın.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yüreğin var olsun hüzünlendirdin beni gerçekten çok güzeldi
]]** Es Babam Yağ Babam **[[
Hiç şikâyet duymam suskun dilinden
Es babam yağ babam söze gir babam
Kızsan da gül açar küskün halinden
Es babam yağ babam saza vur babam.
Kalbinde sevgin var ince nakış var
Hep saygı okunan mağrur bakış var
Dertlere yol veren yaman yokuş var
Es babam yağ babam düze sür babam.
Sebep yokken üzdük çâre yok ah’a
Ses vermez hiç kimse ah ile vah’a
Pişman olsak fayda gelmez eyvah’a
Es babam yağ babam naza yor babam.
Tarifsiz çok zevkler tattık kucaktan
Çocuk yaşta koptuk şirin *bucaktan
Rızk için yol gitsek evden ocaktan
Es babam yağ babam rıza ver babam.
Yokluk deryasında bağrın yakmışsın
İmtihandır deyip boynun bükmüşsün
Anladık gördük ki neler çekmişsin
Es babam yağ babam bize sor babam.
Bir kalpsiz koparttı kızıl gülümü
Dertlere gark etti şen bülbülümü
Buzlarla kaplanan yorgun gönlümü
Es babam yağ babam köze sar babam.
Gelse de söyletmem kem söz dilime
Mal mülk gitti yokluk kaldı elime
Ne haldeyim bir bak mahzun halime
Es babam yağ babam göze fer babam.
Gördüm ki bu yürek bir ömür hardır
Katlanmak söz değil yaşamak zordur
Burhan’a bu haller her daim zârdır
Es babam yağ babam yüze nûr babam.
(16.06.2007)
Burhanettin Akdağ
*bucak: Doğduğum yer olan Kilimli bucağı.
Burhanettin Akdağ
************************************************************
Baba sevgisidir ki, kelimelerle anlatılması çok güç bir duygu. Gecikmiş olarak geçmiş olsun dileklerimle birlikte en kalbi selam ve sevgilerimi gönderiyorum güzel yürekli Sevgili hanıma.
Saygıyla.
merhabalar sevgili sevgilki hanım:)
ben kars akyaka büyük durduran köyünden sizleri ve ailenizi tanıyan bi uzaktan akrabanızım.
şirleriniz etkileyici ve hazin içerikli çünkü doğal ve coğusu yaşanmış olduğunu bende biliyorum
babam şiiriniz cok güzel ve babanızıda tanıyorum. umarım yetişir ve görüşürsürsünüz.bende istanbulda olduyğumdan kars ve köyümüzdeki akrabalarımdan uzağım benim içinde selamlar söleyin topraklarımıza.buraya üye değilim ama en kıosa sürede olmayı düşünüyorum.allaha emanet olun sağlıcakla kalın.
Şiir ve parça'dan çok etkilendim...Bir şiirimi size sunmak istedim...
Baba Özlemi II
İpekten yaygılar üzerinde kesildi zevkler
Boşaldı büyük sözlerin bir çırpıda
Dağların didik didik parçalandı
Buz üstünde anıların bekler
Bülbüller ağlıyor hüzünle
Büyüsü gidince canın
Yalancı nimetler
Geride
Kaldı
Kader buymuş
Dokunamadın baba
Düşebilseydik yan yana
Sevgiyle işlenmiş taht üzerinde
Eşitçe dağılsaydın tüm çocuklara
Büyülü düşler ekebilseydik yüreklere
Gönül kuyularımızdan çekerek sevgiler
Saklayabilseydik yüreklerimizde baharlar
Gül bahçeleri renklendirseydik göz pınarımızla
Çekildin erdemlice, el elde baş başta kaldı
Geride hızla fır fır dönen fani bir dünya
Filitrelendi fingirdek oyuncakların
Arkanda belirdi frapan dostlar
Yanmıştı zaman gözlerinde
Silindi geçiş üstünlükleri
Bir özgürlük genişliğinde
Bir servi çıplaklığında
Bir fundalık tadında
Geceli gündüzlü
Gelincik tozları
Toprağında
Kurtuldun
Şimdi
Baba
Ali Akça
Canim arkadasim, umut ediyorum ki bu huzun dolu, duygu yuklu yazini okudugum anlarda kiymetli babacigin sagligina kavusmustur. Gec okudum bu guzel hasbihali ama cok etkilendim. Allah uzun omur versin saglik ve sifa versin insallah. Selam ve saygilarimla.
her cümlede çocukluğumu yaşadım...çoooookk.. gerilere gittim çok.... offffff...yazamoyorum yaaaa....
şu günlerde anneler günü kutlanıyor, hiç görmdiğim anam ve... doyamadığım babam....
ben güldürdüm, sen ağlattın işte.
paylaşım için teşekkürler.
Sevgili ÖZBEK kardeşim rabbim saglık ve şifalar nasip eylesin sevgili babanıza.Güzel bir hasbihal okudum sayfanızda.Bir çok yerinde kendimi buldum.Gurbette olmak zor.Gurbette bu tür haberler almak zor.Ha deyince gidilmiyor,gidilse bile bazen vaktinde varılmıyor.ben rahmetli babamın cenazesine yetişemedim.Bu duyguları bilirim.ama gönlünüzü ferah tutun.Babanız eski toprak.bekler kızını.hemde saglıklı bir biçimde.Kutlarım efendim.selam ve saygılarımla.
anladım...
Çok iyi hem de..Hiç bir şey yazamayacak kadar..
geçmişler olsun
gecmis olsun bacim (ALLAH) tez sifalar versin yureginin coskularini kaleme almissin okudum ve cok etkilendim yuregin dert gormesin yuzun hep gulsun bacim saygilar selamlar radyo ozan ekibi ve yasar gurlek.....
gecmis olsun bacim (ALLAH) tez sifalar versin yureginin coskularini kaleme almissin okudum ve cok etkilendim yuregin dert gormesin yuzun hep gulsun bacim saygilar selamlar radyo ozan ekibi ve yasar gurlek.....
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta