Aziz Nesin Şiirleri - Şair Aziz Nesin

20 Aralık 1915 - 6 Temmuz 1995
Aziz Nesin

Yükseklerden bakamıyorum
Korkuyorum
Derinlik çekiyor kendine
Düşecekmişim gibi içimin derinliğine
Başım dönüyor yükseklerden
Çekiyorum beni kendi derinliklerime

Devamını Oku
Aziz Nesin

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun
Yada şiir tutunmak

Devamını Oku
Aziz Nesin

Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık
Yalnızladıkça birbirimizi
Haydi çoğalalım
Çoğaltarak kendimizi
Bir canım çoğal da bin can ol
Isıt yaşlıların yalnızlıklarını ilinsin üşümüşlüğü bırakılmışların

Devamını Oku
Aziz Nesin

Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Anla ki yalnızsın

Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan

Devamını Oku
Aziz Nesin

Nasıl bittiyse bundan öncekiler
Bu da biter.
Bite bite
Sonunda ben de biterim
Olur biter.

Devamını Oku
Aziz Nesin

Herşey herşey belli
Ortada ve açık
Birlikte çekilmiş resimlerimizden pişmansın
Resimde sarıldığın yaşlı adam
Üç beş yıla kalmaz ölür
Kalıtı arasında resimlerin görülür

Devamını Oku
Aziz Nesin

sözverdiğimiz yerde buluştuk
sözverdiğimiz zamanda değil.
ben yirmi yıl erken gelip bekledim
sen geldin yirmi yıl geç
ben seni beklemekten yaşlıyım
sense beklettiğin için genç

Devamını Oku
Aziz Nesin

Dişi ağrıyor gibi bir eli yüzünde, başını sağa sola sallaya sallaya içeri girdi. Bir yandan elini yanağına vuruyor, bir yandan da:

- Tuh rezil olduk, rezil olduk... deyip duruyordu.



Devamını Oku
Aziz Nesin

Mutluluğun capcanlı anıtını gördüm geçen gün
Dimdik bir yokuştan çıkıyor
Çok yaşlı bir kadınla bir erkek
Kol kola elele
Dayanmışlar birbirine
Bakışları gülüşleri titrek titrek

Devamını Oku
Aziz Nesin

“Seni Seviyorum TÜLSÜ”

…..yazılı telgrafımı alınca bu da ne demek oluyor, Tülsü de kim oluyor diye şaşırmış olmalısın. Aklı başında bir insanın yazacağı bir şey değildi doğrusu; ama o telgrafı çekerken tam olarak aklımın başında olduğunu söyleyemem, o gün bir uyur gezer gibiydim; istencim dışında o telgrafı çektim sana…

Yabancısı olduğum dünyanın bu sayılı kalabalık kentinde bir haftadan beri ilk o gece bir başıma kalmıştım. Yabancı bir kentte insanın yalnızlığı daha da katmerleniyor. Yalnızlıktan içinde bulunduğum hava sanki yoğunlaşıp ağdalandı ve ben bu ağda içinde zorlukla kımıldıyorum. Bu ruh hali içinde bilincimi içkide yitirip, kendimi unutmaktan başka umarım yoktu. Kaldığım otel dolaylarındaki pahalı restorantlara gazinolara gitmek istemedim. Çünkü kolalı insanlar kolalı masa örtüleri, kolalı konuşmalar değil; buruşuk insanlar, buruşuk masa örtüleri, buruşuk konuşmalar arasında salt kendimle baş başa kalmak istiyordum.

Devamını Oku