‘Taştır, topraktır dünya
Ve sudur her şeyden fazla
Her memleket uzak
Aynı anda da yakındır
Yaşam, birikintidir bir çeşit
Yağmurdan, geçmişten
Sevinçten ve hüzünden artakalan
Rüzgar alır zerresini bazen
Bazen sıçrar sarstıkça
Bazen de güneş buharlaştırır, gibi
Harcanır yaşam
Farkına varılmadan.’
Aziz’in felsefesi var yaşamaya dair
Ama haberi yok bundan
Babasının ölümündense
Gece yarısı haberdar ettiler
Paslı bir demire sürtünür gibi
Aralandı uykudan telefonun sesiyle
Çelik bir halat gibi geriliymiş
Ölürken bile, babası
Dualı ve imanlıydı
Ama minnetsizdi Aziz’in babası
Birikintisini sakınmazdı
Ateşten, güneşten ve rüzgardan
Temmuz ortasında
Harman zamanı geldiğinde
Kaldırmış başını bakmış göğe
Beş gün demiş, yelin, yağmurun
Beş gün ölçüsü kaçmasın da
Zahiremiz olsun kışa
Temmuz güneşinde olmaz ya
Gene de bilesin, diye eklemiş
Dört gün geçmiş, harman tozunda
Ve yarım bir gün daha
Bitti bitecekken iş-güç
Gök griye, sonra siyaha kesilmiş
Belli, koparacak kıyameti
Fırtına kadar hızlanmış Aziz’in babası
Ama nafile, bastırmış göğün hışmı
Tane bile kurtaramamış
Yabana akmış selle harmanı
Yüzünden yangın fışkıracak gibi
Gerili Aziz’in babası, bakmış göğe
Peki, demiş yalnızca.
Unutamadıklarındandır Aziz’in
Babasına dair hikayeden
İftara beş dakika kala
Yakıp sigarasını, çekip içimini
Göğe doğru savururken
Daha dur, demiş, bu ne ki
Kurbanda eşek kesip dağıtacağım
Dualı ve imanlıydı
Ama minnetsizdi Aziz’in babası
Tahmini odur ki can verene kadar
Usandırmıştır Azrail’i bile.
Hikayedir yaşamak
Gerisi de hikaye
Ve baba, hikayedir artık…
Kayıt Tarihi : 19.7.2007 14:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!