.
şöminenin uzayan elleri hüznümüzü okşardı
kızıl gölgeler dans ederken gözlerimizin ateşinde
zillerin şıkırtısıyla içimize dolardı ılık bir buhur
.
vals yaparken yağmur kollarınızdaydı sımsıkı
kirpiklerinizin ardında dans etti çapkınlığınız
dalgalar kumsala yetişecek gibi telaşlıydı
.
güneşin yanan gözlerine sapladık soğuk geceyi
yalaz lale tohumları ektik şahikasına uykumuzun
şakağımızdaki silahla mermisizlikten delirecektik
.
önce beyazındaki yaban hüznü ehlileştirdiniz
göbeğindeki gölette serinlettiniz yangınınızı
adaçayı kokan sahillerine demirlediniz
.
gözlerinde kayıp bir kent,
kirpiklerinde asılı kalan bir cambaz
.
‘ayrılık’ hüzünlü bir aşk antolojisi
biri giderken diğeri hep dönmemiş miydi
biliyorum, ölüm bana iki kez gelecek
.
yağmur soğuk mevsimi işledi şehrin ceketine
iğne iplik kalbim, çelik makas ellerim
ruhunuzdaki söküğü diktim
.
alev alan suyu döktüm şiirime, parmaklarımı yangında yitirdim
cehennem çiçekleri yetiştirdim huzursuz uçurumumda
yıldızları misketle vurdum çocukluğumdan kalan sapanla
.
geceyi yakalayıp turuncu şarkılar söylettiniz
portakallara hapsettiniz kalbinizin sesini
efendisi oldunuz sihirli sözcüklerin
.
babam sardunya ekerdi gönlündeki bahçeye
annem terasındaki saksılarda güz yetiştirirdi
geceleri gürültüyle fısıldaşırken sardunyalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!