sürgün oldum sevgilim
yürek menzilinden çıkıyorum
ak sayfalarımın rüzgar(ı) gülü
gece ağrıyan yanım
gündüz düşüm
şiirde başlayan hüzünlü aşkın perisi,
Seni evime vardığım kaldırım gibi
Kaldırımdaki taş gibi özleyeceğim
- sensizliği ayaklarım da tadacak-
Seni evimin duvarı gibi
Duvarımda fotoğrafı asılı Nazım gibi özleyeceğim
Ben sana francala ekmeğim demiştim
Soframın baş köşesinde şarabımın katığıydın
Kıyamadım sana bölüp, parçalamaya
Aşk şarabı da olsa içtiğim
Tek bir karıncayı bile incitmeden DENİZ,
suyunda tuzu sabır, dalgasında köpüğü rüzgar,
bu dünyayı yürek yürek atardamarda GEZMİŞ.
O ne deli aşık, coşkun sevgiliymiş ki
yaşamın sıcacık yatağında sevişirken gençliği
aklında gelecek, içinde dünya
Bir kuş olsam,
Senin avcuna konsam.
Yatsam uyusam, hiç uyanmasam.
Bir avcunun, bir nefesinin sıcaklığı
Hiç ayrılmasam.
sarı sarı gül bana
dudağının kırmızısını unutalı çok oldu
sararmış yapraklarla ört üstümü
baharı beklemeden gel bana;
sana dokunamadığım yılların hasretini
mezartaşımdaki adımın yanına yazmasınlar
Bir acayip Temmuz
Bir acayip oldu İstanbul
Nisan yağmurlarına rastlarsanız temmuzda
Ve de aşıksanız
Daha onun sizi sevip-sevmediğini bilmeden
Sevmesine fırsat vermeden…
Yalnız insanın yalnızlığı kendisine benzer
saydım adımlarını bahçedeki güvercinin,
bir avuç buğday tanesi kadardı...
kanat çırptı bulutlara
onu da saydım;
yalnızlığa öykünen
Bir nehir akıyor içimde
Unuttuğum martı haykırışları geliyor aklıma
kıyısında durup denize hasretliğimi
İçimdeki nehre atıyorum
Deniz kadar derin
Deniz kadar uçsuz bucaksız bir boşluk
aşkı okuyorum bugünlerde kitaplardan
( bildiğimi unutmuşum )
hafıza kaybım seninle başladı.
aşk; yeni bir adres miydi sende
yoksa, kalabalığımızda buğulanan ıssızlığımız mıydı?
merhaba aytaç bey şiirleriniz çok güzel
besteleyesim geldi.
merhaba aytaç