Takvimler 26 Ekim 1993’ü gösteriyor,
Hava soğuk mu soğuk, ayaz var,
Diyarbakır’ın Bismil ilçesi sanki donuyor,
Kurt sesleri insanı ürpertiyor..
Dışarıda tam diz boyu kar.
Ayşe Öğretmen çayı ocağa koydu,
Ali’yi, Fatma’yı, Satı’yı eğittiler,
Okuldaki yorgunluk unutuldu,
İkisi de Mahinur’la oyuna koyuldu..
İçi sıkkın Numan Öğretmenin,
Memleketten acı bir haber mi duyacak ne.
Ayşe öğretmenim bardağı düşürüyor elinden,
“Hayırdır” diyor kendi kendine…
Ocağın alevi içini ısıtıyor,
Karlı günlerde eve girince ne hissediyorsa, aynısı oluyor.
Küçük Mahinur uyudu, çaylar yudumlandı.
Numan Öğretmen yarınki plânını yapıyor;
“İyi ki gelmişiz buralara, görmeyen gözlere göz olduk Ayşem”
Demeye kalmıyor, kapı vuruluyor:
Tak, tak, tak…
Korkunç sessizlikten sonra, ölümün soğuk yüzü…
Geçtiğimiz yaz da böyle olmuş,
Korucunun oğlu Dursun Ali anlatmıştı,
Allah, bismillah…
“Kapıyı açma Numan” diyor Ayşe Hocam:
Kapı açılıyor ve korkunç ses duyuluyor…
Tak, tak, tak…
Öğretmenlerim ölüme giderken bile mutlular sanki:
“Kalem kılıçtan keskindir, bizi öldürebilirsiniz ama
Fikirlerimizi asla, asla…”
“Allah”, diyerek düşüyor olduğu yere Ayşe Bacım,
Numan Hoca da yanına kıvrılıyor vedalaşırcasına.,
Soran gözlerle bakıyor Mahinur teröristlere,
Ama cevap verecek cesaret kimde.
Sizler ölmediniz meslektaşlarım
Yaşıyorsunuz içimizde.
Ve yeni çiçekleri yetiştirmek
Artık kardeşiniz Fikret’in görevi.
İlk ders, Fikret Hoca konuşuyor:
“Bir Numan, bir Ayşe ölür;
Sanmayın vatan bölünür,
Sanmayın vatan bölünür…
Kayıt Tarihi : 2.12.2006 18:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!