Bir naz bir naz,
Hayat bize hep nazlanmakta,
Kader hep işvede nazda,
Gelir elbet şen kahkaha,
Bu ten bu canda var oldukça.
Sana uyanmak içinmiş
Yüz yıllık uykum
Sabaha gözlerini açan
Çocuk gibiyim.
Asırlar süren bir yolculuktan
Evine dönmüş barksız gibiyim,
Ne gökyüzünün yaşı diner
Ne de toprak kanar suya,
Gözyaşları, toprağa karışır,
Toprak
Suya…
Ne gülüş kaldı serde
Ne tebessüm buse de
Efsunlu bir gece de
Yine sen dilde
Harlı ateş misin tende
Öyle yazıp durmakla anlatılmaz sevmeler
İçinde hissetmiyorsan gücünü
Büyük laflar etmeyeceksin fütursuzca
İçinde patlayan tomurcuklar
Aşı tutmaz yaşamayınca
Zorla aklanmazmış karanlıklar
Sevgiye küstük biz
Aşka aşık gözlerde kin
Evlerde hiddet
Soframız zehir zemberek
Sevmeye küstük biz
Çocukluk yıllarımdı
Ne çok oyun oynadık
Yağ sattık
Bal sattık
Beş taş oynadık
Sen ki;
Saçaklarına tutunmuş Ay'ın
Bir Dünya’ya bir Güneş'e yönün
Çarpan yıldızlar da saçların
Bir o yana bir bu yana
Raks ediyorsun
Saçıma düşen karlara inat
Kalbim de hala tomurcuk var
Solup giden ömre bedel
Ruhum da açar papatyalar
Titrese de ellerim
Hiç yok mu ahde vefa
Dört yanı sarmış keder ve cefa
Güz gülleri mehtap ve derya
Sür süre bilirsen seyri sefa
Ah ömrümün kış demi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!