Arkana dönüp bakmadan bıraktığın yerdeyim
zamanın pençesinde çırpınıyorum hâlâ
gömleğimi sıyırrıp kaçsam diyorum ellerinden
iffeti bozulacak yüreğimin korkuyorum
arkana dönüp bakmadan bıraktığın yerdeyim
Uzun uzun baktı yüzüme... Gözlerimi hafif kısıp, başımı iki yanıma salladım. Ne demek istediğimi anlamıştı hayret...
-Deli misin? Dedi.
Yüzümü buruşturup, gözlerimden bir çift soru işareti fırlattım gözlerine.
-Hayırdır? Diyecek oldum vazgeçtim.
-Bu kadar kızma dedi, sana delisin demiyorum, sadece deli misin diye soruyorum.
-Haydaaa... Dedim içimden. İnsan 'haydaaa' der de, 'çattık' demez mi hiç. Alt çenemi öne doğru itip, başımı ileri geri götürdüm. O anlamıştı zaten 'haydaaa çattık' dediğimi. Sırıttı hafiften. Hem de pis pis sırıttı. Madem hareketlerimden ne demek istediğimi anlıyordu, şimdi de ben bu sırıtmanın adını koymalıydım. Adı belli 'çakal sırıtışı’... Çakal nasıl sırıtır demeyin, sırıtır işte.
Gözler kalbin aynasıdır
ki gözlerinde 'ben'i görüyorum
öyleyse sevdiğim
'sen' 'ben' demek niyedir
ben sende kaybolmuşken
Hayalini bende unutmuşsun giderken
bir de bavuluna sıkıştırmayı düşündüğüm gözyaşlarımı
dönüp arkana baksaydın küçümser tavrınla son kez
belki hatırlayacaktın düşlerle yaşayamayacağımı
ve gözyaşlarımı rehin bırakacaktım
rengini bilir misin gözlerinin
her sabah hayaliyle uyandığım gözlerinin
kim bilir anlamını bile bilmiyorsun isminin
üstüne sayısız şiir yazdığım isminin
saçlarıına dokunduğunda heyecanlanır mısın
ya da elin eline değdiğinde...
Bir duraktı sanki ömrüm
beklerken tükendi...
Fatih'ten Beşiktaş'a giderken 28'i
gurbetteyken annemi
Bosna savaşının biteceği günleri
bakma yüzüme öyle hisli
ben bende değilim ki
göremem seni
eski yar ruhu bedenden almış
ben bende değilim ki
bağırsan da duyamam seni
Hasret denizinden içtim
kana kana
tuz değil
meğer zehirmiş
yaram bulandı kana
Farid Farjad inletiyor yine kemanı… Pari Kojaee (Yalnızlık Kutsaldır) … Bu melodiyi telefonuma yükleme gafletinde nasıl bulunduğumu bilemiyorum. Telefon her çalışında Farjad da ömrümden çalıyor sanki. Adamı hırsız ettiğime mi yanayım, ömrümü çarçur ettiğime mi, yoksa numaramı çeviren her bir kişiyi faili kendilerince meçhul, şahsımca malum katliamlara sürüklediğime mi?
Arayan kişinin kim olduğuna bakmasam… Telefonu açar açmaz; ‘ Buyurun ben biraz daha ölmüş Meryem, az evvel beni aramakla bir miktar daha öldürdünüz de… ‘ desem… Kim olduğuna bakmasam, katilimi bilmesem… Ama telefonu açsam… Hadi aç şu telefonu, kapatacak yoksa sabırsız katil!
-Alo! Buyurun, ben Meryem
-Meryemciğim merhaba, ben Sena, nasılsın canım?
Belki her şey bir zandan ibaret
tüm hipotezler,isbatlar, kanunlar...
hepsi yalan belki
ama durun!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!