Aldım Erciyesi karşıma
Şapka giymiş bugün başına
Böyle şirin olunur ancak
Böyle güzel
Böyle muhteşem
Seven var mı seni
Gesiyi içime çektim bugün Karatepeden
Hava ayaz mı ayaz, toprak kara hasretken
Kuruyan ağaçları okşadım gözlerimle
Yeşermelerini diledim baharda yeniden
Güneş ise, göz kırpıyordu ta Erciyesten
Gökyüzü ağladı,
Ben ağladım
Sandım ki, bir an
Yerleri ıslatan
Benim göz yaşlarım
İçimdeki bozkırda
Bir daha ne zaman, nasıl, nerede kim bilir
Sözler çıkacak ağzımdan sana dair
Gözden ırak olman gönlümü bağlamaz benim
Bu belirsizliğin mutlaka sonu gelir
Dağ derim, taş derim, bülbül-gül derim, aşk derim
Bazen öyle bir yanar ki, içim
Boşu boşuna yollara bakar
Arar durur gözlerim
Sessizce adını haykırır
Susmaya mahkûm dillerim
Her şey güzel, herkes iyi ama
Ben yanıyorum içten içten
Dumanımı görmez misin
Elindeki bir tas sudan
Bir yudum da bana vermez misin
Hiç mi yanmıyor ellerin
Dilinden düşmezken Besmele
Nasıl tutuyorsun
Bunca insanın hakkını elinde
Benim hakkım o akan
Ömer'in, Aslı'nın
Odandan Abdullah kokuyor
Özlemin burnumu sızlattığında
Girip içeri kokluyorum, soluyorum seni
Abdullah'ım bahar gibi içime doluyor
Ömrün uzun olsun hayatımın anlamı
Seni üzenler ahımdan korksun
Birine rastladık geçenlerde
Görmemiştik hiç daha önce
Arsız arsız bakıp
Cehennemlik olacak
Bunların babaları deyince
Tepem attı, dellendim yine
Doğru dolan damarlarımda, dosdoğru
Hatırlar mısın? Hitler'inki de coşmuştu
Fransa, Polonya, Rusya'ya doğru
Ve boşalmıştı bir kurşun deliğinden
Daha asil sandığı o insan suyu...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!