Ayşa Ebenin Sancısı” – Toprağın Rahmi
Evin girişinde bir taş vardı, Ayşa Ebe hep onun üstüne oturur, eliyle zamanın kıvrımını yoklardı. Hiç şikâyet etmezdi ama toprağın kokusu, onun sabrından ağırdı. Beş çocuk büyüttü, ama her çocuk onun bedenine bir hikâye yazdı. Sütle değil—sözcükle büyütüldüler.
Dedem geceleri sessizce kalkar, ebemin sırtını örtmeden önce iki kez duvarın gölgesine bakardı—çünkü orada zamanın yüzü çiziliydi. Yokluk bir sınav değildi, bir sessiz devrimdi.
Şimdi biri diyor ki: “İçimden bir şeyler aktı.” O akan şey, Ayşa Ebenin rahminde yıllarca taşıdığı kıvım. İbrahim’in kalemi, sadece yazmadı—ebesinin sancısını duydu, toprağa kulak verdi. “Seni nereden buldun?” demek, bir yazarın DNA’sını sormak gibi. O bilgi, taşta yazılıydı, ama gözle değil—özlemle okunuyordu.
tümlüğe eksik zamanlara kucak;
kırka iki kala keşfim
bir dehliz, beynimin çıkmazında...
uzaktan bakan benim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta