Vehmeden odur ki...
Güneşi görmeden
Görmeden ayı ve yıldızı
Susturmadan içimdeki arsızı
Ve tevbe ettirmeden kalbimdeki hırsızı
Dalıyorum karanlığa
Gökkuşağının altından geçmeden
Atlı karıncalarda uçmadan
Siyah smokin giyip bir kır düğününde
Leblebili şeker ve bozuk para saçmadan
Geldiğim gibi bir bilinmez karanlıktan
Dalıyorum karanlığa...
Mahveden odur ki...
Bakışlarında sevdamı çözmeden
Kapatıyorum gözlerimi
Hayata
Bazan ela bazan grileşen
Sevdikçe çocuklaşan
Coştukça masumlaşan
Hasretlerde donuklaşan
Yollarıma sabitleşen
Affetmeyen gözbebeklerinin
Derinlerinde kaybolmadan
Kapatıyorum gözlerimi
Hayata...
Zehreden odur ki...
İhanetten yıkılarak
Tam sırtımdan vurularak
Giriyorum tabuta
Yalan gülüşüleri
Dudak büküşleri
Sahte alkışları
Sırıtan yaslanışları
Dalkavuk bakışları
Bertaraf edemeden
Giriyorum tabuta...
Kahreden odur ki...
Sevmeden gidiyorum
Şu yalan Dünyadan
Doyasıya
Kara ve üzüm gözlü bir kızı
Kıyıya vurmuş bir yakamozu
Yaprağa düşmüş bir çiy tanesini
Dudakları yakan bir eski zaman ağıtını
Öpmeden gidiyorum
Şu yalan Dünyadan...
Kayıt Tarihi : 27.7.2013 14:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!