Her yeri bürümüş bir kızıllık...Her yer hüzün!
Ufuklar kapalı; güneş doğmuyor gündüzün.
Alçaldı gökler; etti bulutlar ufka meyil,
Hüzündür bulutlardan bu yağan; yağmur değil.
Artmakta sonbaharda dallardaki kırıklar,
Sonbaharda başlar ağaçlarda hıçkırıklar.
Solar sonbahar rüzgârında güneşin yüzü,
Paylaşır ağaçlar sonbaharda hüznümüzü.
İçimde bir burukluk sonbaharda yapraklar,
Yollar son bulacak gibi içimde bir his var.
Sonbaharın kızıllığında incelir hüznüm,
Her sonbaharda hüzün gülleri açar yüzüm.
İşte düştü ağaçlardaki son sarı yaprak,
Aldı onu da bağrına bastı kara toprak.
Kefenini giymede bütün dağlar,taşlar; yok his,
Yüzünü görüyor suyun aynasında nergis...
Büyük bir öfkeyle esiyor,esiyor rüzgâr...
Uzanıyor karlar üzerine ulu çınar.
Kanatlanıp uçtu ırmaklar,dağlar,dereler...
Panikle deliklerine giriyor fareler...
Savruluyor yukarıdan aşağıya karlar,
Dağıtıyor hüznünü yeryüzüne sonbahar.
Birbirine karışmış geceler gündüzler,
Bulutların ardına saklanıyor yıldızlar...
Hüzün,acı,ayrılık...kokmadadır sonbahar,
Acep Sûr'a mı üfledi melek? Kıyamet var!
Ben hazırım,ne zaman gelirse gelsin ölüm;
Bal şerbeti der,içerim ben onu be gülüm!
Kayıt Tarihi : 2.2.2015 15:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!