Ayrılık Çeşmesinde, Benden Kalan Hâtıra

Cemalettin Turan
2066

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Ayrılık Çeşmesinde, Benden Kalan Hâtıra

Ayrılık çeşmesinde, benden kalan hâtıra
Nemli gözler bıraktım, vedâ ederken sana
Kavuşmak artık hayâl, bir düş gibi bir rüyâ
Nemli gözler bıraktım, vedâ ederken sana.

Dalarım zamân zamân, gönlümdeki hülyâya
Akar durmaz hislerim, benzer engin deryâya
Güvenmem güvenmedim, bu üç günlük dünyâya
Nemli gözler bıraktım, vedâ ederken sana.

Boğazım düğüm düğüm, sözcükler sükût etmiş
Dört bir yanda sessizlik, sînelere hükmetmiş
Dizlerimin bağları, çözülüp tâkat bitmiş
Dudağımda titreyen, nefesim sesim yitmiş.

Nice canlar cânânlar, mola verip geçtiler
Yürekleri yananlar, can suyundan içtiler
Kanatsız kuşlar gibi, birer birer uçtular
Gelenler çoktan gitti, konanlar da göçtüler.

Şimdi vedâ vaktidir, ağla gözlerim ağla
Hazan vurmuş nabzıma, yanık yüreğim dağla
Yankılansın seslerin, çağla pınarım çağla
Gurbet yolu uzundur, kalbimi kalbe bağla.

Cemalettin Turan
Kayıt Tarihi : 1.8.2020 17:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


31 Temmuz 2020-Altınova Cemalettin TURAN *********************************************** Her gün Marmaray'a bindiğimiz o durakla ilgili bilinmeyen gerçek ortaya çıktı Adı İstanbul'da Marmaray'ın son durağı ile özdeşleşen Ayrılık Çeşmesi'ne 100 yıl önce yazılan şiir ortaya çıktı... Adı İstanbul'da Marmaray'ın son durağı ile özdeşleşen Ayrılık Çeşmesi'ne 100 yıl önce yazılan şiir ortaya çıktı. #Tarih Dergisi'nin Haziran sayısında Ayrılık Çeşmesi'nin hikayesi ele alnırken Alman gazeteci ve sanat tarihçisi Friedrich Schrader'in çeşmeye yazdığı şiir de ortaya çıktı. #Tarih dergisinde Kerem Çalışkan'ın ortaya çıkardığı şiir, Ayrılık Çeşmesi'ne yazılmış. Çalışkan Schrader'in hikayesini şöyle yazdı: "Friedrich Schrader (1865-1922). Schrader bir Alman gazeteci ve sanat tarihçisi. Almanya’da Magdeburg’da filoloji, orientalistik ve sanat tarihi eğitimi gören bu genç Alman’ın yolu 26 yaşında İstanbul’a düşüyor. Ve geliş o geliş. 1891-1918 yılları arasında tam 27 yıl boyunca İstanbul’da kalıyor. Schrader gerçek bir İstanbul aşığı, İstanbul sevdalısı. Bizans ve Bizans öncesi pagan dönemi İstanbulu’nu da çok iyi bilen Schrader, bu ‘bin kocadan arta kalan bive-yi bakir’i (Tevfik Fikret/Sis) gençliğinin bütün ateşi ile seviyor. İki evliliği ve üç çocuğunun doğum yeri İstanbul oluyor. Schrader Robert Kolej’de doçentlik yaptığı 1891-95 yıllarında, aynı okulda hocalık yapan Tevfik Fikret ile de dostluk kuruyor. Onun makale ve şiirlerini Almanca’ya çeviriyor. Schrader 1900 yılından itibaren İstanbul’da hocalığın yanısıra gazetecilik yapmaya başlıyor. Çeşitli Alman gazetelerine ‘İştiraki’ takma adıyla İstanbul’dan makaleler, izlenimler yazıyor. Kod adından da anlaşılacağı gibi daha çok sol ve sosyal demokrat yayınlarla çalışıyor. 1908-1917 arasında İstanbul’da Alman lobisinin Almanca-Fransızca yayınladığı ‘Osmanischer Lloyd’ gazetesinin kurucularından biri ve yardımcı yönetmeni." ŞİİRİN HİKÂYESİ Çalışkan şiiri nasıl bulduğunu ise şöyle anlattı: "Alman yazarın edebiyat ve şiire merakını biliyordum, ancak Schrader'in ‘Ayrılık Çeşmesi’ adlı Türkçe'de benzeri olmayan bu şiirini ‘İstanbul’ kitabı yayınlandıktan sonra fark ettim. Bu şiir yazarın ‘İstanbul’dan Ukrayna’ya Kaçış’ adlı ikinci kitabının başlangıç sayfalarında yer alıyor. Kadıköy’deki bu çeşme Osmanlı'da Doğu'ya yönelen seferlerin, kervanların İstanbul’dan ayrılış noktasına inşa edilmiş. Bir tür veda çeşmesi. ‘Ayrılık Çeşmesi’ ismi buradan geliyor. Ayrılanların buradan son kez bir yudum su içmesi de bir tür ritüele dönüşmüş… ‘Ayrılık Çeşmesi’nin, her türlü tarihsel değerin vahşice yok edildiği İstanbul’da bütün yıkımları atlatıp günümüze kadar gelmesi başlı başına bir mucize… Belki bunu çok geleneksel bir çeşme olmasına ve köklü bir kültürel birikime borçlu… 13 Kasım 1918’de İstanbul'u işgal eden İngilizler, Almanları takibe başlayınca Schrader İstanbul'dan derhal ayrılmak zorunda kalıyor... 1918 Aralık ayı başında İstanbul'u terkeden bir Alman gruba katılıyor... Bu grup Ukrayna'ya giden bir gemi buluyor... Geminin adı Tigris (Dicle)... Gemi çıkış izni için 3-5 gün İstanbul’da Haydarpaşa açıklarında bekliyor... Bekleme uzayınca Schrader bir gün çıkıp gizlice Pera'daki evine gidip karısı ile son kez görüşüyor... Yazar bu arada Haydarpaşa'da İstanbul'u terketmek için bekleşen Alman asker ve subaylar ile de görüşüyor... Oğlu da o askerler arasında... Ama görüşmelerine izin verilmiyor... Schrader, o güne kadar Almanlara yalakalık yapanların, birden Alman düşmanı kesilmesinden de epeyce yakınıyor… Schrader Kadıköy bölgesindeki ‘Ayrılık Çeşmesi’ni ve öyküsünü biliyor… İstanbul’un anıtsal eserlerini derlerken çeşme ile ilgilenmiş olduğu satırlarından anlaşılıyor… Gemide bulunurken çeşmeye de son kez gitmiş veya o civardan geçmiş olmalı... ‘Ayrılık Çeşmesi’ şiirini Dicle (Tigris) gemisinde 5 Aralık'ta (1918) yazıyor.. Tarih atmış... Ertesi gün hareket ediyorlar... Ukrayna üzerinden binbir macera ile Berlin'e gidiyor... Ve 1922'de ölüyor... Schrader'in Yahudi asıllı Bulgaristan doğumlu İngiltere vatandaşı karısı ve bir çocuğu İstanbul'da kalıyor... Bir-iki sene içinde kadın ölüyor... Çocuk da Yahudi kreşinde kalıp sonra Almanya'ya dönüyor... Muhtemelen II. Dünya Savaşı’nda o da ölüyor... Schrader'in şiirindeki olağanüstü başarısı, Osmanlı döneminde o çeşmeden ayrılan insanların duygu dünyasını, kendi ayrılışı ile bütünleştirip, İstanbul'a daha şimdiden içinde doğan özlemi derin bir duygusallıkla vermesi… İstanbul’un denizine, çınarlarına, kahvelerine olan sevgisi, tutkusu satırlara sinmiş…. Bildiğim kadar Türk şairlerin ‘Ayrılık Çeşmesi’ne dair herhangi bir şiiri yok... Schrader’in bu şiiri Türkiye’de bu Tarih dergisinde ilk kez yayınlanıyor…" BELEDİYEYE ÖNERİ Çalışkan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne de bir öneride bulundu: "İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kadıköy’deki ‘Ayrılık Çeşmesi’ civarında veya metro istasyonunda Friedrich Schrader’in ‘Ayrılık Çeşmesi’ şiirine ve öyküsüne Almanca/Türkçe bir pano ile yer verse ne kadar hoş olur. Mülteci krizinin Türk-Alman ilişkilerini sıcaklaştırdığı bu dönemde, Türkiye ve Almanya arasında 100 yıllık bir kültür köprüsünü yeniden canlandırmak, İstanbul aşığı bir Alman yazarın Osmanlı çeşmesine dair şiirini ölümsüzleştirmek, İstanbul’un kültürel zenginliğine de katkıda bulunur. Bakarsınız Merkel de açılışa gelir!.." İŞTE O ŞİİR İşte Kerem Çalışkan'ın bulup Türkçeleştirdiği o şiir: 5 Aralık (1918)- Tigris (Dicle gemisi güvertesi) Bugün yağmurlu bir gün. Umutsuzluk beni ele geçirmeye çalışırken, onu dizginlemek için, Anadolu sonbaharının hüzünlü havasına dair anıları içimde estiren şu dizeleri kâğıda döküyorum: AYRILIK ÇEŞMESİ Orada Kadıköy’de Bağdat Caddesi’nin başında Uzun, gri, taşlarla döşeli yolun hemen yanında Durur bir çeşme Güneşler içinde… Gerçi tatlıdır suyu, ama Çöker ondan içenlerin üstüne Dünyanın tüm acısı… Veda Çeşmesi, Ayrılık Çeşmesi’dir adı, Ve gözyaşlarından çimenler sarmıştır gri taşı Ve yaşlı ağaçlarda Eser sanki kabusun yeli, Ve duyulur sonbahar fırtınalarında eskisi gibi, yitip giden vedanın sesi: ‘Allah korusun seni!’ Bak! Şu yolda gururla ilerleyen kervana Davullar gümbürder, salınır at kuyrukları ve sancaklar üstünde Ama giden adamların içinde, terkederken İstanbul’un canlı, rengarenk, aşina sokaklarını, İstanbul’un pazarlarını, direkli hanlarını, Çınarlarından kuru yaprakların sessizce döküldüğü, O kahvelerini, yaşamın tatlı bir düşe dönüştüğü, Mavi deniz ufuklarını, beyaz köpüklü gururlu dalgalarıyla Yüksek tepelerini, zirvelerinde rüzgarların gezindiği, Hani bir zamanlar yüce ruhların eviydi- Çarpar kalpleri o adamların şimdi, zırhın, kaftanın, cübbenin altında Çılgınca bir acıyla, çünkü yitip gider artık neleri varsa. Bilinmedik yabancı ellere düşer yolu, Sayısız tehlike gözler yolunu, Beyaz atının üstünde yalnızca Hızır’dır koruyan onu… Tanrıya seslenirken yolun başından ‘Allah’a Emanet olun’ yükselir her ağızdan Bu koyu, elemli veda anından- Eşlik ederler çeşmeye kadar, Babalar, evlatlar, oğullar, analar, kızlar, kadın erkek Eğilir onlar eyerden bir kez daha Çeşmeden bir yudum daha almaya- Yaşlı genç yanaklardan dökülür gözyaşı seli- Ve bir kere daha çarpıp yanarlar onlarca değerli bir kalbin ateşinde. Sonra kervan gururla düzülür yola- Davullar gümbürder, salınır at kuyrukları ve sancaklar üstünde… Güneşler içinde, Orada durur çeşme… (Friedrich Schrader-5 Aralık 1918/Kadıköy-Ayrılık Çeşmesi-Dicle gemisi güvertesi) (F. Schrader’in ‘İstanbul’dan Ukrayna’ya Kaçış’ kitabından-Tübingen 1919)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cemalettin Turan